Rönesans'ın başladığı şehir: Floransa

Floransa, Kuzey İtalya’daki Toskana bölgesinin başkenti. Arno Nehri ile çevrelenmiş Avrupa'nın en önemli ticaret ve kültür merkezlerinden… Moda, sanat, tarih ve mimari açıdan oldukça doyurucu bir şehir. Küçük bir şehir olsa da gezilecek çok yer olduğu için en az iki gününüzü ayırmalısınız. Bazı önemli müzeleri gezmek neredeyse yarım gününüzü alıyor. Dan Brown'un 'Cehennem' adlı kitabına konu olmasından dolayı da birçok kişi Floransa ya ayrı bir ilgi duyuyor.




Konaklama ve ulaşım

Ülkemizden Floransa'ya direkt uçuş imkanı ne yazık ki yok. Uçakla gidişler için genelde aktarmalı seferler bulunuyor. Pisa'ya ve Roma'ya direkt uçabilir, oradan tren yolculuğuyla Floransa'ya ulaşım sağlayabilirsiniz. Konaklama için Signoria ve Duomo Meydanı’ndaki otel ya da evleri tercih edebilirsiniz. Şehirde gezilecek birçok yer olmasına rağmen, önemli noktaları yürüyerek kolaylıkla gezebilirsiniz.




Mutlaka görülmesi gereken yerler

Piazza del Duomo Meydanı: Şehrin en ünlü ve büyük dini yapısı olan Floransa Katedrali meydana girdiğiniz anda tüm ihtişamıyla sizi karşılıyor. 1296-1436 yılları arasında inşa edilmiş. Bana göre şehrin en görkemli yapısı. Yapıyı bitirmek için Floransalı mimarın pek çok alet geliştirmek zorunda kaldığı söyleniyor. Katedral o kadar büyük ki, tek bir kareye sığdırmanız mümkün değil. Floransa’nın en eski yapısı olan Aziz Giovanni Vaftizhanesi, Floransa ve çevresinin en güzel manzarasını sunan Giotti'nin çan kulesi de bu meydanda yer alıyor.

Piazza della Signoria: Senyörler Meydanı yani ‘Piazza della Signoria’ Floransa'nın meşhur meydanı. Heykellerin çoğu Signoria Meydanı’nda yer alıyor. Heykeller içerisinde en ünlüsü Michelangelo’nun Davud'u 400 yıl boyunca burada yer alıp, daha sonra Floransa Güzel Sanatlar Akademisi Galerisine götürülmüş. Başınızı biraz sola çevirdiğinizde ise yılan başlı medusayı elinde tutan Perseus heykelini göreceksiniz. Kentin eski sarayı Palazzo Vecchio, Loggia dei Lanzi, Neptün Çeşmesi meydanda yer alan diğer heykeller.

Ponte Vecchio (Eski Köprü): Arno Nehri üzerinde bulunan, Floransa'nın en meşhur köprüsü... Şehrin iki yakası bu köprü sayesinde birleşiyor. Ponte Vecchio yani Eski Köprü, Floransa’nın en bilindik sembollerinden biri 1345 yılında inşa edilmiş.

Uffizi Müzesi: Medici Ailesinin yönetim ofislerinin bulunduğu dünyanın en iyi Rönesans tablolarının yanında ülkenin erken Ortaçağ, barok ve maniyerist dönemlerinden de birçok eser barındıran Uffizi galerisi, dünyanın en eski galerisi. Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi sanatçıların eserleri de burada yer alıyor. Sanat ve edebiyatın harmanlandığı Rönesans etkilerini, sanatçıların eserlerinde görebilmek mümkün.

Palazzo Pitti (Pitti Sarayı): Rönesans çağının başlamasına vesile olan Medici ailesine ev sahipliği yapmış yazlık bir saray. Bu kadar görkemli yapının içinde Palazzo Sarayı biraz sönük kalıyor. Mimari olarak büyük bir yapı olsa da görsel anlamda pek ilgi çekmiyor. Ama yine de Floransa'nın görülmesi gereken yerleri arasında...

Galleria Dell'Academia (Akademi Galerisi): Duomo Meydanı’nın kuzey tarafına konumlanmış. Michelangelo’nun Davud heykelinin orijinali burada yer alıyor. Heykelin üç yılda yapıldığı söyleniyor. Galeride birçok sanatçının eseri de bulunmakta.

Piazzale Michelengelo / Michelangelo Tepesi: Floransa'nın müze ve tarihi yapısının bulunmadığı tek yer diyebilirim. Floransa'nın ihtişamlı eserlerine tepeden bakmak isteyenleri manzarasıyla bekliyor.

Yemeden dönmemeniz gereken lezzetler

Republica Meydanı’nda yer alan Cafe Gilli’de şehrin meşhur tatlısı tramisuyu tadabilirsiniz. Tadı Türkiye de yediklerimizden biraz farklı, muhallebi kıvamında yapılıyor. Floransa’da sokak yemek kültürü çok yaygın. Yerliler bu kültüre çok önem veriyorlar. Şehrin birçok yerinde seyyar yemek arabalarını görebilirsiniz. 'I’ Trippaio di San Frediano' isimli sandviç dükkanın da şehrin en lezzetli sandviçlerini yiyebilirsiniz. Özellikle salsa verde soslu, yahni etli sandviçini tatmalısınız. Şehrin Lezzetli pizzalarını ise Antica Friggitoria ve Gusta Pizza da bulabilirsiniz.