Sinem Rumeli Sönmez
Elif Zorlu Tapan 
Ayşegül DOMANİÇ YELÇE
Sen Nehri kıyısında 36 saat
Fransa’nın başkenti hayatını Sen Nehri’ne borçlu. Kentin ilk yerleşimi nehir üzerindeki adacıklardan Île de la Cité’e kurulmuştu. Bugün bu ünlü nehir 37 köprünün altından geçiyor ve Işık Kenti’nin etrafında 12 kilometrelik kavis yapıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren taş duvarların arasından akan nehir başlı başına bir cazibe merkezi. Tarih, mimari derseniz Notre Dame’ın ortaçağdan kalma kuleleri, 19. yy anıtı Eyfel Kulesi, Monde Arabe Enstitüsü gibi post modern yapılar... Sanat, tasarım derseniz Louvre ve Musee d’Orsay’ın yanı sıra dünya çapında eserlerin sergilendiği pek çok küçük müze... Yemek, festival derseniz hedonistleri cennete taşıyacak restoranlar... Bunların yanında kentin soluk aldığı Tuileries bahçeleri, Jardin des Plantes... Nehir kenarını takip eden 72 numaralı otobüse, nehirdeki Batobus’a atlayın ya da büyük bölümü trafiğe kapalı parkurda doyasıya yürüyün. Sonbaharda Sen kıyısında keşfedecek çok şey var.
Cuma
17.00
Uçalım, görelim
Şapkanızı uçuracak panoramik Paris manzarası için uzun kuyruklar beklemek, astronomik bilet fiyatı ödemek ya da Eyfel’in tepesine tırmanmak gerekmiyor. Parc Andre Citroen’den atlayacağınız helyum dolu Ballon de Paris sizi sessizce 135 metre yükseğe çıkarıyor (90 TL). Bulvarları, parkları ve Gustave Eiffel’in kulesini kuşbakışı izleyin. Yeryüzüne döndüğünüzde günbatımında uçuşunuzu La Javelle’de bir kadeh şarapla (40 TL) kutlayın. Sonra nehir kıyısındaki diğer seyyar açıkhava barlarına, mutfak ve yüzen platformun üstündeki konser mekanlarına göz atın.
19.30
Fransız frekansları
Tay çorbasındaki morinadan tapyoka tatlısındaki hindistan cevizi sütüne kadar RadioEat’in mutfağından çıkan her üründe tropikal esintiyi hissetmek mümkün. Muz yaprağında karamel soslu tavuk madalyon, kan portakallı ve antep fıstıklı tiramisu, Gorgonzola peyniri sosuyla sunulan kuşkonmaz, üstüne ızgara pırasa dilimleri yerleştirilmiş ton balığı filetosu damakta iz bırakan lezzetlerden bazıları. Geniş pencerelerden seyredeceğiniz Sen Nehri manzarası, meraklıların Paris’te Son Tango filminden hatırlayacağı Bir Hakeim köprüsü gözlerinize, binadaki konser salonunda yemek sonrasında dinleyeceğiniz konser kulaklarınıza ziyafet olacak. İki kişi, üç tabaklık akşam yemeği ortalama 750 TL.
21.30
Müzede gece
Eğitimli yetişkinler için adeta bir eğlence... Palais de Tokyo hayret veren, çekici detaylarla dolu. Bibliyofil ve estetler çağdaş sanat eserlerinin bulunduğu galerilerin, koridorların, sanat ve tasarım kitaplarıyla, dergilerle dolu kitapçının keyfini gece yarısına kadar çıkarabilir (giriş 90 TL). Ayrıca Monsieur Bleu, Les Grands Verres gibi şık ve geniş restoranlarda bir kadeh içkiyle gecenizi renklendirebilirsiniz. Kokteyl listesinde roze şarap ve karpuz suyundan Frozen, cin, greyfurt likörü, şampanya ve amber çiçeğinden One Night in Paris eğlenceli seçenekler ilginizi çekecektir (90 TL). Müzik, DJ eğlencesi arzu ederseniz kandili Yoyo’da söndürebilirsiniz.
Cumartesi
10.00
Sarayda sanat paylaşımı
Gratuit “ücretsiz” demek. Günümüzün pahalı Paris’inde bu sözcüğe nadiren rastlıyorsunuz. Neo klasik Petit Palais ücretsiz gezilebilen nadir yapılardan. 1900 yılında Uluslararası Fuar için inşa edilen yapıda geniş bir Avrupa sanatı koleksiyonu sergileniyor. Antik Yunan vazolarından, Flaman dinsel resimlerine, İsa’nın gökyüzüne yükselişini betimleyen Gustave’ye pek çok eser burada görülebilir. İzlenimci ressamlardan Monet ve Pissarro’nun puslu Sen manzaraları, post empresyonistlerden Cézanne’nın natürmortları, romantiklerden Géricault’un kasvetli peyzajları, Rodin’in heykelleri de koleksiyondu.
13.00
Tanrıların yemekleri
Geniş terası kemerler, sütunlar, firavun çağından mozaiklerle süslü Minipalais’te gizemli Mısır ve Roma simgelerine dalın... Asırlık Grand Palais binasındaki restoranın mönüsünde Avrupa yolculuğuna çıkın. Gazpaço, ızgara ahtapot, İspanyol sosisi chorizo, tütsülenmiş somon başlangıç listesinde. Sonrasında beyaz kuşkonmaz ve üstünde incecik İtalyan salamı dilimiyle servis edilen fırında tavuk göğsünü deneyebilirsiniz. İki kişi ortalama 750 TL.
15.00
Estetik santral
Louvre ve Musée d’Orsay gibi dev müzelerin yanı başındaki Musée de l’Orangerie boyutları nedeniyle pek dikkat çekmiyor. 19. yy’da sera olarak inşa edilen yapı sanatsal açıdan güçlü bir koleksiyona sahip. Başyapıtı Monet’nin nilüferli tabloları. Bununla birlikte post empresyonist koleksiyon da göz alıcı. Henri Rousseau, André Derain ve Maurice Utrillo’nun her birine bir salon ayrılmış. Büyük ustalardan Modigliani’nin uzun yüzlü oturan kadınları, Matisse’nin oryantalist odalıkları, Picasso’nun nüleri de koleksiyonda. Giriş 60 TL.
17.00
Orkideler ve dondurma
Sen kıyısındaki alışveriş rotası kitapçılar, tarihsel önem taşıyan adacıklar, Île de la Cité ve Île St.-Louis’den geçer. La Reine Margot’ta kendi Louvre’unuzu yaratabilirsiniz. Müze benzeri mağazada Antik Yunan, Mısır ve diğer uygarlıklardan esinlenmiş objeler, mücevherler satılıyor. Daha sonra Marche aux Fleurs’de kendi bahçenizi yaratın. 1830’dan beri hizmet veren pazar bitki sevenlerin cenneti. Nadir orkidelerden heykele benzeyen kaktüslere, çiçek özlü sabunlardan meyve reçellerine sizi cezbedecek pek çok ürünü burada bulabilirsiniz. Sonra Pont St. -Louis Köprüsü’nü geçin dünya modasına yön veren caddeleri turlayın (Şair Charles Baudelaire ve dünyanın en zengin ailelerinden Rothschildlar bir zamanlar burada yaşardı). Upper Concept Store, bağımsız modacıların tasarımlarını sunan bir kafe – butik. Caddede göreceğiniz uzun kuyruk şehrin en popüler dondurmacısı Berthillon için bekleyenler...
20.00
Deniz ürünleri ve baskül
Sen Nehri’nden çıkan balığı yemek pek iyi fikir olmasa da Sen boyundaki restoranlarda balık yemek keyifli. Cumhurbaşkanlığı sarayının eski aşçılarından Nicolas Tribet’in iki yıl önce açtığı küçük restoranı Le Vent d’Armor, kalitesini dekorasyonuyla ilk bakışta belli ediyor. Başlangıç mönüsünde dikkat çekenler tereyağı soslu sulina, krema kıvamında wasabi sosla sunulan yengeç. Ana mönüde ise kimyonlu, limonlu sosla hazırlanan levrek, kabukluların suyunda pişirilip tereyağı ve trüf dilimleriyle servis edilen mini ıstakoz... Çift kişi, üçer kap yemek ortalama 900 TL.
22.00
Nehirdeki sığınağınızı bulun
Paris’te “péniche” sözcüğü “mavna” anlamına gelmiyor sadece. Müzik, eğlence, şölen demek aynı zamanda. Nehir boyundaki rıhtımlara bağlı mavnalarda akşamları eğlencenin dozu yükseliyor. Asırlık tekneden dönüştürülen Île St.-Louis manzaralı Péniche Marcounet sahnesini caz gruplarına açıyor. Şarapların kadehi 90 TL. Bitişiğindeki Les Maquereaux iç mekân ve rıhtımdaki bal rengi kanepeleriyle daha seçkin müşterilere hitap ediyor. Cin-tonik ve kokteyllerden Moscow Mule barının spesiyalitesi. Konyak-tonikte de iddialı (85 TL)
Pazar
10.00
Parkta pazar
Jardin des Plantes’e girdiğinizde Paris’in kent görüntüsü geride kalıyor, kendinizi doğanın içinde buluyorsunuz. Göz alabildiğine uzanan çayırlar, gökyüzüne uzanan ağaçlar, şık çiçek tarhları, birkaç tarihi yapı, koşucular, piknikçiler ve yüzlerce egzotik canlı... Dünyanın en eski ikinci hayvanat bahçesi katedral büyüklüğündeki bir yapıda. Burada 170, çevredeki kovan büyüklüğündeki korunaklarda 900 tür canlı yaşıyor. Ayrıca yüzlerce tür bitki ise Asya, Afrika, Güney Amerika’yı temsil eden seralarda. Havuz ve mağaraların çevresi baharat ağaçlarıyla, asmalarla süslenmiş. Seralara giriş 55 TL.
12.30
Pikselli Paris
Şehre son kez uzaydan bakın, sanal teknolojinin yardımıyla geçmişe yolculuk yapın. Kentleşme ve mimari açısından Paris’i ele alan Pavillon de l’Arsenal yaklaşık 40 metrekarelik dokunmatik ekrandan meraklı gezginleri bilgiye boğmak için hazırlanmış. Her sokak, meydan, yapı, anıtı detaylı incelemek mümkün. Geçmişe yolculuk için giriş katındaki çemberde yürüyüşe çıkın. Ortaçağdan günümüze Paris’in gelişimine tanık olun. Le Corbusier gibi mimari dehalarla tanışın. Giriş ücretsiz.
Nasıl gidilir?
Eylülün son haftasında İstanbul’dan Paris’e aktarmasız gidiş-dönüş biletler Air France’da 1552 TL’den, Atlas Global’de 1588 TL’den, Pegasus’ta 2 bin 46 TL’den, THY’de 2 bin 146 TL’den başlıyor.