GeriSeyahat Manzara her adımda bizi de değiştirdi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Manzara her adımda bizi de değiştirdi

Manzara her adımda bizi de değiştirdi

Haftalar öncesinden başlayan hazırlıklarımız, hayallerimizi süsleyen Likya Yolu’nun en iyi şartlarda yürünmesi içindi. Hayali büyük olan rotanın keyfi de doyumsuz oldu. Daha ilk yürüyüşümüzde hedeflediğimiz 50 kilometre bittiğinde biz de artık değişmiş, başka insanlar olmuştuk. Biz dönmüş olsak da aklımız orada kaldı.

Planımız Fethiye Ovacık’tan başlayıp Alınca Köyü’ne kadar 4 gece 5 gün Likya Yolu’nu yürümekti. İlk günü, ayaklarımızın pasını atmak için, Kayaköy- Ölüdeniz arasında ısınma yürüyüşü olarak geçirdik. Her ne kadar Likya Yolu üzerinde olmasa da Kayaköy’de bir gece geçirmenizi tavsiye ederim. Ölüdeniz’le Fethiye arasında kalmış bir vaha olan Kayaköy, yazın en sıcak günlerinde bile boğucu havası olmayan bir yer. Kayaköy’de, mübadele yıllarında Rumlar tarafından terk edilmiş yüzlerce taş evi bir arada görebilirsiniz. 2-3 saatlik bir yürüyüşle Kayaköy’den Ölüdeniz’e geldik ve günü denizde bitirdik. İlk gün için grubumuzdaki herkesin iyi iş çıkardığını ve Likya Yolu yürüyüşüne hazırlıklı olduğunu gördük.

Sabahları hava serin

İkinci güne erken saatlerde başladık. Sabahları hava serin. Yükseklerde yürüdüğümüz için ancak öğlene doğru ısınmaya başladık. Ovacık-Faralya arası Likya Yolu’nun ilk etabı. Doyumsuz Ölüdeniz manzarası eşliğinde Babadağ’ın eteklerinde batonlarımızın çıkardığı sesle meditasyon yaptığımız bu etap yaklaşık 4-5 saat sürüyor. Tabii ki bu süre sizin hızınıza, molaların sıklığı ve uzunluğuna göre değişiyor. Yolda Kozağaç’ta otlu gözlemelerimizi yedik. Yol boyunca akan çeşmeler olduğundan yanımızda çok su taşımamız gerekmedi. Hava da çok sıcak olmadığından su tüketimi az. Tepemizde uçan Babadağ’dan havalanmış yamaç paraşütleri, aşağıda masmavi Akdeniz ve doğanın burnumuza getirdiği çeşit çeşit kokular eşliğinde günlük turumuzu tamamladık.

Manzara her adımda bizi de değiştirdi

Üçüncü gün nispeten daha kısa bir etap yaptık. Likya Yolu klasiklerine girmiş Faralya-Kabak Koyu etabı Kelebekler Vadisi’nin tepesinden geçiyor. Burada birçok fotoğraf çektik. Karadan ulaşılamayan ve hâlâ doğallığını koruyan Kelebekler Vadisi yakın zamanda maalesef çevredeki tesislerin vadiden geçen suyu çekmesiyle gündeme gelmişti. Böyle olunca da kelebekler vadiden uzaklaşmış. 3 saatlik bir yürüyüş sonrası Kabak Koyu bizi masmavi denizi ve göğe duvar gibi yükselen dağlarıyla karşıladı. Günün sonunda herkes Kabak’ın turkuvaz sularına kendini bıraktı. Koyun sol tarafındaki deniz mağarasına gitmenizi ve yüzerek mağaraya girmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Bu deneyim sizin için unutulmaz olacaktır.

Dördüncü gün, turumuzun en zor günü oldu. Kabak Koyu’ndan Alınca Köyü’ne, 3 saat süren bir yürüyüş yaptık. Çoğu çıkış şeklinde olan bu etap, grubu biraz sıkıntıya sokabilir diye düşünürken, havanın kapalı ve sıcak olmamasından dolayı, beklediğimiz gibi zor olmadı. Daha önce haziran ayında 32 derecede aynı yolu yapmış ve çok zorlanmıştım.

Şelalede yüzdük

Mevsimi doğru seçmek gerçekten çok kritik. Alınca’ya çıkarken yol boyu kekik kokuları, çiçekler ve Likya Yolu’yla özdeşleşmiş portakal renkli sandal ağaçları bize eşlik etti. Alınca’da Ramazan’ın Yeri’nde mola verip, bu yolu yıllarca eskiten Yörükleri tanıdıktan sonra, aşağıya farklı bir yoldan inip Kabak Koyu’nun yukarılarındaki şelaleden geçtik. Gruptan bazı arkadaşlarımız şelalenin oluşturduğu doğal havuza girip serinledi. Kabak Koyu’na indikten sonra, bir gece önce konakladığımız yere döndük. Yaklaşık 7 saat yürüyüp 18 kilometre yol yaptığımız dördüncü gün, gezinin en güzel günü oldu. Beşinci gün dönüş günümüz. Sabah geç kalktık, eşyalarımızı toplayıp yola koyulmadan önce Kabak Koyu’na son bir kez baktık. Herkesi bir düşünce sardığı kesindi. Geçirilen harika zamanlardan sonra aynı kişi olamazdık, Likya Yolu’nu yaptıktan sonra artık başka biri olmuştuk ve hayatımızın geri kalan kısmını farklı geçirecektik. 535 kilometrelik Likya Yolu’nun sadece 50’sini yürüdük ve Likya bizi geri çağıracak. Dönmemek de mümkün değil...

Manzara her adımda bizi de değiştirdi

Dünyanın en iyi yürüyüş yollarından

  • Likya Yolu’nun birinci bölümünde Uzunyurt (Faralya) Köyü, Dodurga Köyü, Sdyma, Pınara, Letoon, Xanthos kentleri ve incecik kumlarıyla eski bir liman bölgesi olan Patara var.
  • İkinci bölümündeyse yol Antiphellos, Apollonia, Simena, Myra, Limyra, Rhodiapolis, Gagai, Melanippe, Gelidonia, Edrassa, Olimpos, Chimaera ve Phaselis’ten geçiyor.
  • 1992’de çalışmalarına başlanan Likya Yolu 1999’dda Kate Clow tarafından yürüyüş rotası olarak hazırlandı.
  • Çeşitli kaynaklarca dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösteriliyor.
  • 535 kilometrelik parkurun tamamı kırmızı-beyaz çizgilerden oluşacak şekilde işaretlenmiş durumda.
  • Parkur üzerindeki Gelidonya Feneri manzarası 2007 yılında Türkiye’nin en güzel manzarası seçildi.
  • Rota üzerindeki yerleşim birimlerinde konaklama olanağı var.
False