GeriSeyahat Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Next Sosyal
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir

İstanbul’dan sadece üç saatte ulaşabileceğiniz Eskişehir, günübirlik bir kaçamak için sonbaharın en şiirsel adreslerinden biri. Renk renk yapraklar arasında tarihi Odunpazarı sokaklarında yürümek, modern sanatla buluşmak ve Porsuk kenarında bir kahveyle soluklanmak… Valizsiz, plansız ama ruhunuzu tazeleyen bir yolculuğa hazırsanız, tren sizi bekliyor.

Sonbaharın kendine özel bir dili var. Sessiz konuşur, yavaş adımlarla yaklaşır ve insana düşünmek için bolca zaman verir. Kimisi için sararan yaprakların arasındaki yürüyüşlerdir güz mevsiminin güzelliği, kimisi içinse şehir sokaklarında geçmişle bugünü harmanlayan atmosferde kaybolmak.

Benim tercihim hep ikincisi oldu. Ve böyle bir sonbahar gününde yine valizsiz, telaşsız, sadece ruhumu alıp çıktım yola: İstikamet Eskişehir.

İstanbul’un kalabalığından birkaç saatliğine bile olsa sıyrılmak istiyorsanız, Eskişehir bunun için en doğru adreslerden biri… Hele bir de yüksek hızlı trene binip Bostancı’dan üç saatte şehrin kalbine inebiliyorsanız... Ben bu durağı tercih ettim, Bostancı dışında Bakırköy, Halkalı, Pendik ve Söğütlüçeşme’den de binebilirsiniz.

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir

Fotoğraflar: İsmail SARI


Konforlu koltuklar, sessiz bir yolculuk, yanınızda bir kahve ve camdan akıp giden manzaralar… Yol boyunca güz, kendini renk renk ağaçlarla, serin ama yumuşak bir ışıkla gösteriyor. Şehir geride kalırken, yavaş yavaş başka bir ritme geçiyorsunuz.

ODUNPAZARI’NIN RENKLİ RUHUNA YOLCULUK

Eskişehir’e iner inmez soluğu Odunpazarı’nda aldım. Burası, zamana inat ayakta kalan Osmanlı evleriyle dolu, sokaklarında tarih, duvarlarında renk taşıyan bir yer. Sarı, turuncu, mavi... Renklerin her tonu bu evlerde can bulmuş sanki. Hele ki sonbahar yağmuru yeni dinmişse, yerler ıslak, yapraklar parlak, hava serinse ama iç ısıtıyorsa... Atmosfer resmen bir kartpostal gibi.

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir


Odunpazarı sadece mimarisiyle değil, kültürel zenginlikleriyle de kendine hayran bırakıyor. Gezerken yağmur sonrası toprağın kokusu, sessizliğin içindeki hafif melodi gibi sokakları dolaşan rüzgâr bana eşlik etti.

KELİMELERİN İZİNDE: ATAOL BEHRAMOĞLU KİTAPLIĞI VE EDEBİYAT MÜZESİ


Odunpazarı’nın kalbinde yer alan Ataol Behramoğlu Kitaplığı ve Edebiyat Müzesi, bir edebiyatsever için kaçırılmayacak bir durak. İçeri girdiğiniz anda sadece kitaplar değil, şiirin kendisi karşılıyor sizi. Behramoğlu’nun yaşamına, eserlerine ve Türk edebiyatının derinliklerine açılan bu müze; dinginliğiyle, bilgeliğiyle ve sıcaklığıyla sarıp sarmalıyor insanı. Birkaç sayfa bir şiir kitabı karıştırmadan çıkmak ne mümkün…

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir


GEÇMİŞE SAYGI DURUŞU: KURTULUŞ MÜZESİ

Bir diğer durak ise Kurtuluş Müzesi. Her köşesinde Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına dair detaylar gizli. Belgeler, fotoğraflar, dönemin ruhunu yansıtan eşyalar… Sessizce dolaştım odaları. Bu şehir sadece sanatla değil, tarihle de örülü. Eskişehir’in nasıl bir direniş ve yeniden doğuş hikâyesine sahip olduğunu görmek, insana derin bir saygı duygusu bırakıyor. Müzede 20 dakikalık kısa film gösterisi var, asla es geçilmemesi gerekiyor.

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir


MODERN SANATLA BULUŞMA: ODUNPAZARI MODERN MÜZE (OMM)

Odunpazarı’nın tarihi havasına modern bir dokunuş katan Odunpazarı Modern Müze hem mimarisiyle hem de sergilediği eserlerle etkileyici bir deneyim. Ahşap bloklardan oluşan çağdaş mimarisiyle insanı daha dışarıdan içine çekiyor.

Türkiye’den ve dünyadan birçok sanatçının eserine ev sahipliği yapıyor. Sessiz, dingin ve düşünmeye alan tanıyan bir atmosferi var. İçerideki eserlerden çok fazla bahsetmeyeyim sizlere sürpriz olsun. Ancak en etkileyici olanı Japon bambu sanatçısı Tanabe Chikuunsai IV'ün buraya özel olarak tasarladığı yerleştirme... Müzenin ana salonunda yer alıyor ve gerçekten çok etkileyici bir çalışma.

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir


BU MÜZELERİ DE LİSTENİZE EKLEYİN

Zaman dar, gezilecek yer bol. Günübirlik bir kaçamak olunca, bazı durakları bir sonraki gelişime bırakmak zorunda kaldım. Daha önce gezmiş olsam da, yeniden görmek güzel olacaktı; fakat bu kez zamanla yarıştım.

Yine de siz mutlaka rotanıza ekleyin derim: Özellikle Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ve Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi, Eskişehir’in kültürel zenginliğini daha da derinlemesine hissettiren yerler.

Balmumu müzesi, Türkiye’de benzeri pek bulunmayan, gerçekten özel bir deneyim sunuyor. Yerli ve yabancı birçok önemli ismin birebir heykelleriyle karşılaşmak hem şaşırtıcı hem de etkileyici.

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir


SONBAHARIN GÜZELLİĞİ SUYLA BULUŞUNCA: PORSUK ÇAYI

Odunpazarı’ndan sonra rotamı Porsuk Çayı’na çevirdim. Çayın kenarında yürümek, suya yansıyan sarı yaprakları izlemek... Gerçekten başka bir dünya. Gondollarla süzülen insanlar, çay kenarında kahvesini yudumlayanlar, fotoğraf çeken turistler... Porsuk bu mevsimde bir tablo gibi. Hele ki elinizde bir fotoğraf makinesi varsa, sonbaharın Eskişehir’de ne kadar cömert davrandığını daha net görüyorsunuz.

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir


HANGİ LEZZETİ TATMALI?

Eskişehir’e gelip de çi börek yememek, bir anlamda bu şehrin ruhunu eksik yaşamak demek. Neredeyse şehrin her köşesinde bulmak mümkün ama Odunpazarı ve çevresindeki küçük, salaş yerlerde bu lezzeti tatmanızı öneririm.

Günübirlik bir sonbahar masalı: Eskişehir


Bir diğer vazgeçilmez ise balaban köfte… Tereyağlı sosu ve yanında sunulan pidelerle çok lezzetli. Üstelik porsiyonlar da oldukça cömert.

False