Türkiye'nin pek bilinmeyen yeşil cenneti... Kartpostallık manzarasıyla hayran bırakıyor

Akgöl Tabiat Parkı Türkiye’nin doğa harikası yerlerden biri. Karadeniz Bölgesi’nin turistik illerinden Sinop’a yaptığımız seyahat esnasında, bir günümüzü de çadır kamp yapmak üzere planladığımız yer olmuştu Akgöl Tabiat Parkı… İyi ki de planlamışız…

Fotoğraflar: Erdoğan Gümüş, Alamy

Doğa keşiflerimize bir yenisini daha eklediğimiz ve de hayran kalarak döndüğümüz Türkiye’nin saklı cennetlerinden biri burası…

Peki neler yapmalı? İşte size yeşilliklerin içinde güzel bir hafta sonu tatili için Akgöl Tabiat Parkı gezi rehberi…

Kartpostallık manzara, köknar ağaçlarının yaydığı enfes bir koku, tertemiz hava, kuş sesleri arasında tatlı tatlı esen bir rüzgar ve göl üzerinde iltifat bekleyen nilüferler…

Doğanın kucağına kendinizi emanet edeceğiniz yeşil ile mavinin gölde buluştuğu harika bir mekân…

Sabahattin Ali’nin şiirinde geçtiği gibi Karadeniz’in deli dalgalarının yaladığı Sinop Cezaevi’nin kasvetli ve hüzün dolu duvarları arasında sıkışmış kalmış bir duygunun arkasından, gökyüzünde özgürce dolaşan bulutların ve etrafımızı saran ağaçların suda yansımasının görsel hazzı içinde, bedenimizi ve ruhumuzu teslim edeceğimiz büyüleyici bir huzur ortamında bulmuştuk kendimizi.

Sinop’un Ayancık ilçesi sınırlarında kalan Akgöl Tabiat Parkı, Çam, köknar, meşe, gürgen, kayın, dişbudak, karaağaç türleriyle zengin bitki örtüsüne sahip ‘Çangal Ormanları’ içinde yer alıyor.

Kayadibi ve Çatalçeşme derelerinden gelen su ile beslenen yapay bir göl esasen. 2018 yılında tabiat parkı olarak tescillenmiş.

1020 metre rakımlı göl, yaklaşık 400 dekar alana sahip ve derinliği 5 metreye kadar çıkıyor.

Ayancık-Kastamonu karayolunun 31. km’sinde ayrılan yoldan yaklaşık 5 km içeride kalan alana özel araç dışında ulaşım imkânı bulunmuyor.

Geçtiğimiz yıl ‘Abant alası’ denilen alabalık türünden 30 bin yavru balık bırakılmış gölete.

Tabiat Parkı olarak ilan edilmesinden sonra piknik, yürüyüş yolları ve kamp alanları oluşturmak;

koruma kullanma dengesini de gözeterek yeni peyzaj uygulama alanıyla birlikte burada ihtiyaç duyulan tesislerin yapımı planlanmışsa da henüz bu konuda ilerleme kaydedilmemiş.

Ücretsiz girilebilen alanda su ve tuvalet ihtiyacını gidermek üzere tesis de bulunuyor.

Tabiat Parkı, genellikle yakın yerleşim yerlerinden gelen ziyaretçilerin piknik amaçlı kullandıkları mesire alanı olarak kullanılıyor.

Ayrıca son yıllarda çadırlı kamp yapmak isteyenlerin keşfettikleri ve tercih ettikleri yerlerden biri olmuş burası.

Bir de her mevsim görsel güzelliği ile fotoğraf tutkunlarının elbette…

Ancak belirtmeden geçemeyeceğim bir husus var ki; o da özellikle hafta sonu ve günübirlik gelen ziyaretçilerin arkalarında bıraktıkları çöp yığınları…

Böylesine tabiat harikası bir ortamı kullananların buna hassasiyet göstermeleri gerekse de yerel yönetimin de çevre temizliği konusunda destekleri şart.

Bu arada unutmadan hatırlatmak isterim. Akgöl’e kadar gitmişken 8 km uzaklıktaki İnaltı Köyü’nde aynı adı taşıyan İnaltı Mağarası, sarkıt-dikitleriyle, ilginç sütunları, damlataş havuzlarının yarattığı mistik ve gizemli havasıyla mutlaka görülmeden dönülmemesi gereken yerlerden biri.

Bir gece konakladığımız, etrafında yürüyüş yaparak bol oksijeniyle nefes aldığımızın farkına vardığımız, kamp ateşinin sıcaklığı ve yıldızların eşliğinde şarkılarla şenlendiğimiz Akgöl Tabiat Parkı’nın bizim için hazırladığı en büyük sürpriz; güneşin ilk ışıklarıyla birlikte içimizde de açan güneşe karşı gölün üstünde bize gülümseyen nilüfer çiçekleri olmuştu…

Unutmayın!.. “Dağların özgür ruhları, derelerde akan suların coşkusu, havada uçuşan göçmen kuşlar bizlere seslenirken, ormanların çam, yaylaların kekik, tarlaların nane kokuları ruhumuzu dinlendirmek üzere bizleri bekliyor”