DHA
455 yıllık Mağlova Su Kemeri çekim merkezi olacak
Kermerburgaz’da bulunan tarihi Mağlova Su Kemerinin, Kemerburgaz Kent Ormanının ziyaretçilere açılmasıyla birlikte İstanbulun önemli turizm noktalarından biri haline gelmesi bekleniyor.
Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, Burası güzel bir ormanın içerisinde. İstanbullulara bir seyir terası hazırlamak gerekiyor. Ancak oradan seyredebileceğimiz bir eser. Karşısına geçip dakikalarca bakabilirsiniz. Çünkü hem bir mühendislik eseri hem mimarlık ve estetik tarihi açısından çok ilginç diyor.
Yaya ulaşımının olmaması nedeniyle gizli kalmış olan Mağlova Su Kemeri, ziyaretçilere açılan Kemerburgaz Kent Ormanıyla birlikte yerli ve yabancı turistler için çok önemli bir çekim alanı olacak. Yaklaşık 455 yıl önce Mimar Sinanın inşa ettiği kemer, 255 metre uzunluğu ve 38 metre yüksekliği ile oldukça etkileyici bir görünüme sahip.
Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, Burası güzel bir ormanın içerisinde. İstanbullulara bir seyir terası hazırlamak gerekiyor. Ancak oradan seyredebileceğimiz bir eser. Karşısına geçip dakikalarca bakabilirsiniz. Çünkü hem bir mühendislik eseri hem mimarlık ve estetik tarihi açısından çok ilginç. Tasarım gerçekten çok başarılı. Yani sadece amacı bu vadiyi geçmek ama kemerlerin büyüklü küçüklü dizilimi gerçekten çok etkileyici. Herhalde Kent Ormanı projesinin bir parçası olarak yakında burada göreceğiz, bir seyir terası ve platformu. Onu değişik açılardan izleyebilmek çok keyifli olacak. Ben inanıyorum ki bu gelecekte, hem İstanbullular hem de kenti ziyaret eden turistler için çok önemli bir çekim alanı olacak dedi.
KENTİN SU İHTİYACINI KARŞILAMAK İÇİN İNŞA EDİLDİ
Mağlova Su Kemerinin İstanbulda görülmeye en layık anıtlardan biri olduğunu ifade eden Yılmaz, Kentin su ihtiyacını karşılayabilmek için 16. yüzyılda 1550lerde büyük bir projeye başlandı. Kanuni, Mimarı Sinan Trakyanın içlerinden kente eski Roma su sistemini de kısmen kullanarak bir hat oluşturmaya çalıştılar. Kırkçeşme tesisleri. Ve 1550lerin sonunda, 1560’larda bu proje tamamlandı. Ama 1564te bir sel felaketi buradaki muallak kemeri büyük ölçüde tahrip etti ve Sinan, kendi eserini muhtemelen yeniden inşa etti ya da büyük ölçüde tamir etti. Ve İstanbula muhteşem bir hediye sağladı
SU KEMERİ MİMARİSİNİN DÜNYADAKİ EN GÜZEL ÖRNEKLERİNDEN BİRİ
Bulunduğu hat üzerinde başka kemerlerin de olduğunu fakat mimari açıdan en etkileyici kemerin Mağlova olduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Alibeyköy deresinin yatağı üzerine kurulmuş bir kemerdi bu. Gerçekten çok etkileyicidir. Herhalde su kemeri mimarisinin dünyada da en güzel örneklerinden biri. Aslında vazifesi, bu vadinin üzerinden suyu geçirmek. Dışarıdan, uzaktan getirmeye başladıkları suyu vadinin üzerinden aşırıp, kente İstanbula doğru taşımaya çalışıyorlar. Bu hat üzerinde bir sürü kemer var ama herhalde estetik açıdan en etkileyicisi bu. Bazıları büyük, bazıları küçük hazırlanmış kemerler. Özellikle açıları çok ilginç. Çok büyük boyutta kemerler oluşturulmuş. Öyle ki bir Osmanlı eseri olmak ile birlikte bunu daha önce inceleyen uzmanlar 16. yüzyılda, 19. yüzyılda onu bir Roma eseri zannetmişler. ’Bu kadar muhteşem bir eser ancak Romalılar tarafından yapılır’ diye düşünülmüş. Ama artık bugün biliyoruz ki bu kemer kesinlikle, Osmanlı döneminde Kanuninin emri ile Mimar Sinan tarafından tasarlanıp inşa edildi. Ama bir şanssızlığı var maalesef. Burada bir Alibeyköy Barajı hazırlandı 1975 yılında. 83 yılına doğru tamamlandı ve tabii su tutuluyor. Ancak bu tür mevsimlerde su seviyesi biraz düştüğü zaman, kemer tüm ihtişamı ile ortaya çıkıyor ama baraj gölünün su seviyesi yükseldiğinde kent için tabii iyi ama kentin mimarlık tarihi açısından önemli anıtlarından birini yarısına kadar suya gömüyor. 3te 1i daha doğrusu. O zaman kemeri bu ihtişamı ile göremiyoruz. Bugün çok şanslıyız. Özellikle akşamüstü kemeri ziyaret edenler, bu kent ormanına girenler için inşallah bir hat hazırlanır. İstanbullular çok hoş bir hatırayı burada izleyebilirler.
"Alibeyköy deresinin yatağı üzerine kurulmuş bir kemerdi bu. Gerçekten çok etkileyicidir. Herhalde su kemeri mimarisinin dünyada da en güzel örneklerinden biri. Aslında vazifesi, bu vadinin üzerinden suyu geçirmek. Dışarıdan, uzaktan getirmeye başladıkları suyu vadinin üzerinden aşırıp, kente İstanbula doğru taşımaya çalışıyorlar. Bu hat üzerinde bir sürü kemer var ama herhalde estetik açıdan en etkileyicisi bu. Bazıları büyük, bazıları küçük hazırlanmış kemerler. Özellikle açıları çok ilginç. Çok büyük boyutta kemerler oluşturulmuş. Öyle ki bir Osmanlı eseri olmak ile birlikte bunu daha önce inceleyen uzmanlar 16. yüzyılda, 19. yüzyılda onu bir Roma eseri zannetmişler. ’Bu kadar muhteşem bir eser ancak Romalılar tarafından yapılır’ diye düşünülmüş. Ama artık bugün biliyoruz ki bu kemer kesinlikle, Osmanlı döneminde Kanuninin emri ile Mimar Sinan tarafından tasarlanıp inşa edildi. Ama bir şanssızlığı var maalesef. Burada bir Alibeyköy Barajı hazırlandı 1975 yılında. 83 yılına doğru tamamlandı ve tabii su tutuluyor. Ancak bu tür mevsimlerde su seviyesi biraz düştüğü zaman, kemer tüm ihtişamı ile ortaya çıkıyor ama baraj gölünün su seviyesi yükseldiğinde kent için tabii iyi ama kentin mimarlık tarihi açısından önemli anıtlarından birini yarısına kadar suya gömüyor. 3te 1i daha doğrusu. O zaman kemeri bu ihtişamı ile göremiyoruz. Bugün çok şanslıyız. Özellikle akşamüstü kemeri ziyaret edenler, bu kent ormanına girenler için inşallah bir hat hazırlanır. İstanbullular çok hoş bir hatırayı burada izleyebilirler.
YAKLAŞIK 255 METRE UZUNLUĞUNDA VE 35 METRE YÜKSEKLİĞİNDE
Su Kemerindeki kanalın hala sağlam ve olduğunu ve üzerinden su işlemeye devam ettiğini kaydeden Yılmaz, Aşağı yukarı 250 metre uzunluğunda. İki tane kalkan duvarı var başında. Ondan ona 250 metre ama aslında bu çok daha uzun bir sistemin sadece kemer üzerinde kalan kısmına verilen rakam bu. 35 metre de yüksekliği. Dere yatağından aşağı yukarı bugünkü en üst noktaya kadar. Üstünden bir kanal geçiyor. Kanal hala sağlam ve hala su da üzerinden işlemeye devam ediyor. Kanalların mimarisi bozulmasın, diye İSKİnin vakıf sular bölümü hala hem su sistemini hem de kemerleri büyük ölçüde ayakta tutmaya çalışıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde, üç büyük kemerin (Bozdoğan, Eğri ve Uzun) restorasyonu sürüyor şu anda, onlar da tamamlandığında İstanbullular bu su sistemini daha iyi hatırlayacak. Bu çok güzel, yarısı Osmanlı yarısı Roma kemerlerin. Ve hakikaten iki büyük uygarlığı, su mimarisini ve mühendisliğini çok iyi anlatan bir şey ve Osmanlı uygarlığının Roma ile birlikte nasıl güçlü bir Akdeniz uygarlığı olduğunu çok iyi anlatan eserler bunlar ifadelerini kullandı.
HEM İSTANBULLULAR HEM TURİSTLER İÇİN ÇOK ETKİLEYİCİ BİR ÇEKİM ALANI OLACAK
Kemerburgaz Kent ormanı projesi ile gizli kalmış mimari eserin hem İstanbullular hem de kenti ziyaret eden turistler için çok etkileyici bir çekim alanı olacağını vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
Bütün Akdeniz dünyasında su kemerlerinin bazıları çok ilgi çekiyor. Fransanın Güneyindeki Pont du gard neredeyse 1 milyonun üzerindeki ziyaretçisiyle en fazla ziyaretçi kabul eden su kemeri. Segoviadaki kemer çok meşhur ve birçok ziyaretçisi var. Burası güzel bir ormanın içerisinde. İstanbullulara bir seyir terası hazırlamak gerekiyor. Ancak oradan seyredebileceğimiz bir eser. Karşısına geçip dakikalarca bakabilirsiniz. Çünkü hem bir mühendislik eseri hem mimarlık ve estetik tarihi açısından çok ilginç.
Tasarım gerçekten çok başarılı. Yani sadece amacı bu vadiyi geçmek ama kemerlerin büyüklü küçüklü dizilimi gerçekten çok etkileyici. Herhalde Kent Ormanı projesinin bir parçası olarak yakında burada göreceğiz, bir seyir terası ve platformu.