GeriSeyahat Boğaz’ın en güzel kızı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Boğaz’ın en güzel kızı

Boğaz’ın en güzel kızı

İstanbul’un tarihine 2 bin 500 yıldır görgü tanıklığı eden İstanbul Boğazı’ndaki tek orijinal ada ve sadece İstanbul’un değil, tüm Türkiye’nin simge yapılarından Kız Kulesi’ni anlatayım size…

Kız Kulesi’nin 2 bin 500 yıllık geçmişi antik dönemde başlar. Eski Yunan, Bizans ve Osmanlı yaşantılarına tanıklık eden kule; savunma kalesi, gümrük istasyonu, deniz feneri, mezar abidesi, gösteri alanı, hastane, ev, zindan, radar olarak kullanılmış.
İstanbullu bir Rum araştırmacı olan Evripidis’e göre Asya kıtasında bir çıkıntıyken zamanla kara parçası sahilden kopar. İstanbul Boğazı’nın Marmara Denizi’ne açılan yerinde bugün üzerinde Kız Kulesi olan adacık, o kopan kara parçasıdır.

Roma dönemi: MÖ 410’da Boğaz’dan geçen gemileri denetlemek ve vergi almak için ada üzerine Atinalı komutan Alkibiades bir kule yaptırır. O dönemde adeta gümrük istasyonu olan bu kuleden nasıl mı sağlanır kontrol? Sarayburnu’ndan kuleye zincirler gerilir ve ödeme yapılınca zincir denize indirilir. MÖ 341’de mermer sütunlar üzerine Yunanlı Komutan Chares ölen çok sevdiği eşi için bir anıt mezar yaptırır.

Bizans dönemi: MS 1110 yılında yani Roma İmparatorluğu zamanında İmparator Manuel Comnenos şehrin düşman gemilerine karşı savunması ve ticari gemilerden gümrük vergisi almak için Topkapı Sarayı’nın sahiline ve Kız Kulesi’ne iki kule yaptırarak kuleler arasına zincir bağlatır. İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethi sırasında Venedikliler burayı üs olarak kullanır.

Osmanlı dönemi: Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra kuleyi yıktırarak etrafı mazgallarla çevrili ve içinde toplar olan küçük bir kale yaptırır. Osmanlı döneminde savunma kalesinden ziyade mehteranın top atışı eşliğinde ‘nevbet’ adı verilen davulun çalındığı bir gösteri alanı olur. Bugünkü kulenin temeli ve alt kat Fatih döneminden kalır.  1510’da küçük kıyamet diye tarihe geçen depremde oldukça hasar alır. Hasar Yavuz Sultan Selim tarafından onartılır.

17. yüzyılda etrafı sığ olan kuleye fener eklenir. Artık bir deniz feneri olan kuledeki toplar da korunma için değil, törenlerde selamlama atışı için kullanılır. İlk kez Şehzade Selim’in tahta çıkışında, sonra da tahta çıkan her padişah için top atışlarıyla adeta halka müjde verilir.
1719’da içi ahşap olan kule yağ kandilinden çıkan ateşin rüzgârla büyümesiyle yanar. 1725’te Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından onartılır.  Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde yine savunma kalesi olur. Artık toplar kutlamalar için değil şehri savunmak için ateşlenir. 1830’da kolera salgınında karantina hastanesi olarak kullanılır. 1837’de yaklaşık 30 bin kişinin öldüğü veba salgınında hastaların bir kısmı burada tecrit edilir.  II. Mahmut döneminde büyük onarımdan geçer. 1833’teki tadilat sonrası Sultan II. Mahmut’un tuğrasını taşıyan bir kitabe konur.  1857’de bir Fransız şirketi tarafından yeni bir fener yaptırılır.

Cumhuriyet dönemi: II. Dünya Savaşı döneminde ahşap olan bazı bölümleri yıkılarak betonarme yapılır. 1943’te kulenin oturduğu kayanın çevresinde ve rıhtımdaki ambar ve gaz depoları kaldırılarak kulenin denize kaymasını önlemek amacıyla çevresine kayalar yerleştirilir. 1959’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı, Boğaz’ın deniz ve hava trafiğinin denetlenmesini sağlayan Mayın Gözetleme ve Radar İstasyonu olur. 1983’te Denizcilik İşletmeleri’ne devredilerek 1992 yılına kadar ara istasyon olur.  2000’de Hamoğlu Holding tarafından beş yıl süren restorasyonun ardından gündüzleri kafe-restoran, akşamları özel restoran olarak kullanılır.

Boğaz’ın en güzel kızı



2 bin 500 yıllık kuleye dair efsaneler

YILANLA GELEN ÖLÜM

Antikçağda Arkla yani ‘küçük kale’ ve Damialis yani ‘yavru dana’ olarak isimlendirilir. Leandros’un Kulesi ve Kız Kulesi isimlerini de alır.
Bizans krallarından birinin kızı olur ve doğumuyla beraber kız hakkında 18 yaşında bir yılan tarafından sokularak öleceğiyle ilgili bir kehanet dilden dile dolaşır. Bunu duyan kral, müneccimden aldığı akılla yılan suyu geçemeyeceği için denizin ortasındaki bu kuleyi prensesin yaşayabileceği bir eve dönüştürür. Prenses 18 yaşına gelince bir rivayete göre hizmetçilerin getirdiği bir üzüm sepetinin, başka bir rivayete göre de prensese âşık olan genç bir subayın getirdiği çiçek sepetinin içindeki yılan adaya ulaşır ve prensesi sokarak öldürür.

Battal Gazi’nin aşkı

Başka bir efsaneye göre Battal Gazi, Selçuklu döneminde Üsküdar tekfurunun kızına âşık olur. Bunu istemeyen tekfur, kızını Kız Kulesi’ne hapseder ama Battal Gazi’yi kim tutabilir? Bir kurtarma macerasından sonra âşıkların kavuştuğu söylenir.

Nasıl gidilir?

Üsküdar ve Kabataş’tan tekne seferleriyle ulaşabilirsiniz. Üsküdar kalkışlı Kız Kulesi seferleri 09.15-18.30 saatleri arasında her 15 dakikada bir; Kabataş-Kız Kulesi arasında hafta sonu 10.00-10.30 ve 11.00’de gidiş, 12.00 ve 13.00’te dönüş seferleri düzenleniyor. Akşam yemeği rezervasyonu olanlar için gidiş ve dönüş ulaşımı ayrıca organize ediliyor.

False