Sergiye dönemin Osmanlı’sı da eklendi

DÜN yazdığım ‘Büyük Ustalar’ sergisinin bir özelliğine değinmek istiyorum bugün.

Haberin Devamı

O yüzyıllarda Osmanlı ne yapıyordu?
Serginin hazırlayıcılarından Hakan Elbir, yurtdışından Türkiye’ye gelen sergilerin yerelleştirilmesine de uğraştıklarını belirtiyor. İşte sorduğum soruya bu yaklaşım bir cevap niteliği taşıyor.
Gerçekten de serginin bütünlenmesi, karşılaştırmalı bir sonuca varılması için gereken anlayış bu.
Leonardo, 3 Temmuz 1503’te Sultan II. Bayezid’e gönderdiği mektupta, İstanbul için Haliç üzerinde tek kemerli bir köprü tasarladığını yazmış, ayrıca rüzgâr değirmenleri ve yenilikçi hidrolik cihazlar imal etmeyi teklif etmiş. Sergide sözü edilen Galata Köprüsü’nün modelini de görebileceksiniz.
Küratör Alessandro Vezzosi, konuşmasında Leonardo, Michelangelo ve Raffaello’nun İstanbul ve Türkiye ile ilişkilerinden söz etti: “Sizlere ünlü deha Leonardo, Michelangelo ve Rafael’in Türkiye ile ilgili hiç bilinmeyen ilişkilerinden söz edeceğim. Gelecekte yeni araştırma ve incelemelere açık nitelikte, şaşırtıcı, tutku uyandırıcı ve tematik açıdan iç içe geçmiş bu bulgular birçok belgeye dayanmaktadır. Bu belgeler olmasa bunlara inanmak oldukça güç olurdu diye düşünüyorum.”

* * *

Haberin Devamı

SERGİYİ gezerken ya da gezmeden önce katalogdaki üç yazıyı okumanızı salık vereceğim. Böylece o dönemde Osmanlı ve sanat arasındaki ilişkiyi öğrenmeniz mümkün olacak.
Banu Mahir’in 16. Yüzyılda Osmanlı Dünyasında Resim yazısı, sergideki o bölümlere bilerek bakmamızı sağlıyor:
“16. yüzyılda Osmanlı dünyasında resim, elyazması kitapların içerisinde yer alan minyatürlerden ibarettir. 1453’te Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul’un (Constantinopolis) alınmasından sonra davet edilen Venedikli Centile Bellini ve Costanzo da Ferrara gibi sanatçılar Osmanlı minyatürünü kısa bir süre etkilemişse de bu etkiler uzun soluklu olmamıştır.”
Yazıdaki bilgiler eşliğinde görsel malzemeyi, dönemin sanatçılarının çalışmalarını değerlendirebilirsiniz.
Ayla Antel’in 16. Yüzyılda Rönesans ve Osmanlı Mimarisi yazısında, dönemin camileri başka mimari çalışmaları hakkında bilgi vermektedir:
“Lâle Devri’nin başlamasıyla Osmanlılar Fatih Sultan Mehmed’den sonra ilk defa Avrupa kültürüne ilgi duymaya başlamışlardır. Bu ilgi Barok üslûbun sarayın sanat anlayışını etkilemesiyle sonuçlanmış; yeni bir yorumlamaya başvurularak, Osmanlı’ya özgü bir tarzda kendini göstermiştir.
Barok üslûp etkisinin hissedildiği eserler arasında Nuruosmaniye (1755), Lâleli (1763) ve Fatih camileri sayılabilir.
16. yüzyılda Osmanlı mimarisinin kayda değer eserleri arasında Bayezid, Şehzade, Süleymaniye ve Selimiye camileri ile Mağlova su kemeri ve Büyükçekmece köprüleri sayılabilir.”

* * *

Haberin Devamı

ÜÇ ustanın ekseninde, sanat tarihinin etkileyici bir döneminin en iyi ürünleri üzerinden bir sanat tarihi gezisi yapabilirsiniz. Hepsi hakkında kulaklığınız aracılığıyla sesli bilgi de alabilirsiniz.
(MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Meclis-i Mebusan Caddesi No: 24, Fındıklı, İstanbul)

Yazarın Tüm Yazıları