Serdar Turgut: Marmara'nın dibi

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Çok sevdiğim ve ilerde yaşama planları yaptığım Yalıkavak'ta 29 Ekim günü dostum Erkan Ayral ile sohbet ediyorduk.

Ayral, Sualtı Teknolojisi Araştırma Enstitüsü'nun (SUTA) kurucusu.

Yalıkavak'ta deniz kenarındaki evi çok ilginç. Bahçeye girer girmez ilk gözünüze çarpan şey Ayral'ın yaptığı 3.5 tonluk bir denizaltı.

Büyük alana yayılmış atölyede ayrıca bu denizaltının yanı sıra, çeşitli etkinlikte Remote Operated Vehicle (ROV) var.

Bunların ne olduğunu daha sonra anlatacağım, zira deprem uzmanlarının Marmara Denizi'nin dibinde ne olup bittiğini görememekten yakındıkları bu dönemde bu aletlerin önemi bence büyük olabilir.

***

Erkan Ayral, denizin dibinde ilginç araştırmalar yapıyor.

Evin duvarında Deniz Kuvvetleri Komutanı'ndan gelmiş olan takdirname asılı.

Subayları üç buçuk tonluk denizaltıyla daldırıp, onlara kurs da veriyor.

Ayrıca robotlarla da araştırmalar yapıyor.

Gerçi buna rağmen ona birçok bürokratik engel de çıkarmaya çalışıyorlar ama sonuçta yapılan işler ülke yararına olduğu için bunlar birer birer de aşılıyor.

***

O gün evde sohbet ederken, Erkan Bey ‘‘Durun size birkaç video göstereyim’’ dedi.

İlk filmde subayların denizaltıyla yaptıkları eğitim dalışı vardı.

Dalış Bodrum'da yapıldığından denizin dibi pırıl pırıldı.

İkinci videoda ise Remote Operated Vehicle'ın (ROV) deniz dibindeki görüntülerini izledik.

Denizin dibinde bir metreden daha kalın beyaz bir tabaka vardı.

Dahası adeta denizin dibinde lapa lapa da kar yağıyordu.

Bu ne? dedim, Marmara Denizi'nin dibinin kirliliği olduğunu söyledi.

Ben o gün bugündür sadece çiftlikte yani Ege kıyılarında yetiştirilmiş Çupra yiyorum, lüfer filan yemeyip bıraktım haberiniz olsun.

Yani o denizde yaşayabilen balık zehirlenip ölmüyorsa bile vücudu mutlaka bir kimya deposuna çevrilmiştir.

Bunun da uzun dönemde insan vücuduna zararı olması ihtimali büyük.

Ben bu işte uzman değilim ama o görüntüleri izleyince başka sonuca da varmak mümkün değil.

***

Asıl konumuza geleyim.

Bu ROV'lar adı üstünde uzaktan kumandalı robotlar.

Belirli aşamalarda yükselticiyle kuvvetlendirilmiş kablo aracığıyla istediğiniz kadar derine inip olan biteni araştırabiliyorsunuz.

Ne kadar derine derseniz şunu söyleyeyim: Bu robotların gelişmiş modeliyle okyanusun 10 kilometre derinine de inilmiş durumda.

Dünyada okyanusun en derin noktasına inildiğinde orada da yaşam bulundu.

Bu tabii ki büyük bir sürprizdi çünkü o mutlak karanlıkta ve tonlarca basınçta yaşam olması teorik olarak beklenmiyordu.

Erkan Ayral'ın anlattığına göre şimdi bu organizmalardan üretilen ilaçlarla romatizma ve başka birçok kronik hastalık tedavisinde önemli adımlar atılıyor.

Erkan Ayral'ın ürettiği robotlar şu anda Marmara'nın dibini baştan aşağıya tarama gücüne sahipler.

Üstelik kendisi bu robotları talep olduğu takdirde hemen bilimin emrine sunmaya da hazır.

Tek istediği gerekli kablo uzunluğuna ulaşmada yardım edilmesi.

Bu yapıldığı takdirde Marmara Denizi'nin dibinin bilim adamları açısından gizli kalacak yanı olmayacak çünkü robotlar her şeyi insan gözü gibi en yakından görüp yukarıya net görüntü veriyorlar.

***

Bu şu açıdan önemli.

Ben de belki paniğim hafif azalır diye son günlerde televizyona çıkan bütün bilim adamlarını dinliyorum.

Hemen hepsi Marmara Denizi'nin dibini göremedikleri için yapılacak tahminlerde hata payının çok olabileceğini söylüyorlar.

Anlayacağınız bu görüntülere ulaşmak şu aşamada hayati bir önem kazanmış durumda.

Dostum Erkan Ayral ile konuştum, o bu işe soyunmaya hazır...

Bilim adamları da işbirliği isterler belki diye bu yazıyı yazdım.

Onun sağlayacağı teknolojik imkánlarla jeofizikçiler Marmara Denizi'nin dibini incelerlerse bu belki de ilerde çok hayat kurtaracak bir sonuç getirebilir.

Kendi izniyle Erkan Bey'in telefonunu da veriyorum: 0-252-386 3039.

İnşallah daha güvenli bir gelecek için bu işbirliği gerçekleşir.



Yazarın Tüm Yazıları