Serdar Turgut: Kendi kendime de konuşuyorum

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

HİÇBİR işe yaramadığı apaçık belli olduğu halde spor yapmayı sürdürüyorum. Eve koşu bandı aldık.

Bu alet zaten inzivaya çekilmiş olan bir insanı kısa yoldan tımarhaneye sevk etmek için birebir, size söyleyeyim.

Yani zaten bütün gün ya kitap okuyorum, ya yazı yazıyorum ya da yazı düşünüyorum. (İnternette pornografi de bakıyorum ama bu tamamen başka bir yazı konusu olacak kadar zengin ve trajik bir içeriğe sahip, bunu da bilin istedim.)

Bütün gün düşünen adam görüntüsü altında malak gibi yayıldıktan sonra hareket etme saatim geldiğinde de sadece bir metre öteye gidip koşu bandına çıkarsam bu had safhada dramatik olabilirdi.

Hiçkimseyle konuşmadan bütün gün oturduktan sonra bir de üstüne üstlük hiçbir yere gitmeden yürümeye başlarsam bu en azından felsefi anlamda tamamen manasız bir yaşam olarak tanımlanabilirdi. Üstelik bu kinetik enerji kavramına da inanılmaz bir hakaret anlamına gelirdi.

Tamamen delirmemi en azından bir süre erteleme girişimi yapayım diye kasırga filan olmadığı durumlarda sokakta yürümeyi sürdürüyorum.

* * *

Şimdi kendimle ilgili yeni bir gelişmeyi size açıklıyorum.

Sokakta yürürken kendi kendime konuşmaya başladım.

Belki şimdi size bu vahim bir gelişme olarak gelecek ama aslında durum öyle değil.

Yani vahim olabilir de bu bir ‘‘gelişme’’ değil çünkü ben yıllardır böyleyim.

Yürürken acayip sıkıldığımdan sürekli bir şeyler hayal ediyorum, hayal etiğim şey güzelse o konuda kendi kendime yorum yapmaya başlıyorum.

Ve bazen de bu yorumlarımı yüksek sesle yapıyorum.

Konuştuğumu biliyordum da bunu yüksek sesle yaptığımın farkında değildim uzun zamandır. Ancak bir gelişme yaşandı ve ben arada bir de olsa kendi kendime yüksek sesle konuşmakta olduğumu fark ettim.

(Yazının bu aşamasında ellerini ovuşturarak beni potansiyel bir müşteri gibi görmeye başlayan psikiyatristlere bir mesajım olacak. Hiç ümitlenmeyin çünkü bu konu yıllardır bilimsel takip altında ve yepyeni bir mucizevi tedavi bulunmadığı takdirde benim iyileşebilmemin mümkün olmadığına bilim álemi karar vermiş durumda. Yani anlayacağınız yeni bir denemeye girmeme katiyen gerek yok, bilmem anlatabiliyor muyum?)

* * *

Geçen gün yine sokakta yürüyordum.

Bir gece önce evde ışıklar aniden sönmüştü. Ben de o olayı düşünüyor ve ev aniden karanlıkta kalınca yaşamış olduğumuz bir dizi orta derecede trajik olayı tekrar gözden geçiriyordum.

Bir daha bu tür bir kesinti yaşanınca yapılmaması gereken şeyleri gözden geçiriyor ve elektrik kesildiği andan itibaren atmak zorunda olduğum her adımı detaylı bir şekilde sıralıyordum.

Birden ağzımdan tamamen kontolüm dışında ‘‘Vay canına be, elektirikler kesildi’’ cümlesi çıkıverdi, sevgili okurlar.

Ve sol gözümle yanından geçmekte olduğum arabanın aniden yerinden şöyle bir oynadığını gördüm.

Bir metre kadar yanından geçiyordum arabanın ve ön sağ koltukta oturmakta olan bir adam dehşet dolu gözlerle bana bakmaktaydı. Araba onun korkudan sıçraması sonucunda sallanmıştı.

Düşünsenize hava masmavi. Saat sabah 10 civarı. Güneş yazdan kalma bir şekilde kafamızda parlıyor.

Ve siz aniden yanınızda beliriveren grotesk bir adamın ‘‘Vay canına be elektrikler kesildi’’ diye konuştuğunu duyuyorsunuz.

Dehşet verici bir şey bu yemin ediyorum. En müthiş korku filminde bile böyle bir sahne olamadı şimdiye kadar.

Birden adamı istemeden de olsa ne kadar korkutmuş olduğumu fark ettim.

Ve özür dilemek için ona doğru döndüm.

Gülümsemeye çalıştım.

Yürüyorum ya. Yorgunum ya. Kronik depresyonum da var ya. Gözlerim korkunç derecede şaşılaşmış tabii ve doğal olarak gülümsemeyi de tam başaramadım.

Size yemin ediyorum adam şoför koltuğuna doğru panik içinde çekildi. Biraz daha üzerine gitseydim mutlaka ya korkudan ölecek ya da polis çağıracaktı.

Ben de daha fazla dramatik bir gelişme olmasın diye adamı arabasının içinde kendi haline bırakıp yürümeme devam ettim.

Bu olay komikti komik olmasına ama benim için çok da orijinal değildi.

Çünkü yıllar önce buna oldukça benzer bir şeyi aynen New York'ta da yaşamıştım. Bu hatıramı da yarın anlatacağım.

Yazarın Tüm Yazıları