Serdar Turgut: Bir cesur yürek daha

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

TAŞINMAMIZ bitti. Birkaç hafif yara izi ve kalıcı olacağını tahmin ettiğim disk kayması gibi ufak şeylerin dışında fazla bir olay yaşamadık.

Kendim için seçmiş olduğum yaşam biçimi beni iyice tuhaflaştırmaya başladı, bunu açık yüreklilikle kabul ediyorum.

İnsan görmemek ve odama kapanıp çalışmak üzere kurulu bir yaşam bu. Dolayısıyla da sadece Rana ile konuşuyorum. O da ‘‘konuşma’’ fiilinin anlatmaya çalıştığı eylemi içermiyor. Ona daha çok ‘‘dinleme’’ denir.

Yani artık insanlarla kontak kurma yeteneğim neredeyse tamamen sıfırlanmış durumda.

Kısa süre önce en azından sabah yürüyüşlerinde etrafta insan görürdüm. Şimdi yürüyüşlerde sadece birkaç canlı görüyorum, onların da mutlaka dört ayağı oluyor nedense.

* * *

Dışarı çıkmadığım sürece mutluyum.

Buna rağmen neden bugüne kadar sadece varlıklarını duyduğum ama görmediğim megahipersüpermarketlere gidip de alışveriş yapmaya taktım, bunu anlayabilmem mümkün değil.

Megahipersüpermarket fikri bile benim yaşam biçimimle çelişiyor.

Anladığım kadarıyla bende cesur bir yürek var. Ben yeni heyecanlara, maceralara, tehlikelere açık bir insanım. Kendimi riske atmayı seviyorum ve zorluklar karşısında kendimi sınavdan geçirmekten de hoşlanıyorum.

Çıktım gittim megahipersüpermarkete. Rana arkamdan eşini savaşa gönderen bir asker kadının hüznüyle bakıyordu. Veya alay ediyordu içinden benimle, bilemem artık.

Bir bardak suyu da merdivene döktü arkamdan.

* * *

Benim gözlerimin durumunu biliyorsunuz. Şaşılık, olağanüstü astigmat ve miyop karışımı, insana büyük oyunlar oynayabiliyor. Yakın maddeleri uzak, uzak maddeleri yakın görüyorsunuz her defasında.

Eski mahallede bakkala gittiğimde bile, içeride benden başka bir müşteri olsa, hareketlerim antisosyalleşmeye başladığından bir kazaya neden olurdum hep.

Bu nedenle bakkal, yıllar içinde benim siparişlerimi rekor hızıyla eve yollamaya başladı. Hatta ona hiç uğramayacağımı bilse para da almayıp, üste para vermeye bile razıydı.

Megahipersüpermarkete ilk girdiğimde bayılıyordum az daha. Bütün o insanlar -ki sayıları benim yaptığım hesaplamaya göre en azından birkaç yüz bini bulmaktaydı- ve bütün o raflar, üzerime üzerime gelmeye başladılar.

İçeriye girdiğim anda büyük bir kazaya neden olacağım korkusuyla donakaldım yerimde.

Geri döndüm ve Rana'ya aradığım tek bir şeyin bile orada bulunmadığını söyledim, ‘‘Ne biçim megahipersüpermarketmiş ki bu’’ diye bağırdım ve eski mahalledeki bakkalı özlediğimi belirttim.

O da bana ‘‘İ. The Plexiglass B.’’yi ara dedi ve odasına gitti.

* * *

Size onun hakkında son yazdığımdan bu yana ‘‘İ. The Plexiglass B.’’nin yaşamında bir sürü olaylar oldu.

Bir ara hastalandı, doktorlar onu inceledi ve kolesterolü olmadığı ortaya çıktı.

Bu tıp áleminde büyük bir şaşkınlık yaratırken, doktorlar kendisine test sonuçlarının normal olduğunu, ancak bu şekilde yemeyi sürdürdüğü takdirde ya dünyada büyük bir kıtlık fırtınası eseceğini, ya da kendisinin bu dünyayı erken terk edeceğini söylediler.

Bir ara hayatı erken terk etme alternatifini ciddi biçimde düşündü, doktorlarla bunun eksi ve artılarını tartışmaya çalıştı. Doktorlar onu azarladılar, o da uzun yaşama fikrini kabul etmek zorunda kaldı.

Rejime girdi. Yani şimdi ancak diğer insanlar kadar yemek yiyor. Sinirleri çok bozuk şu aralar. Puro da az içiyor ve bu onu hiperaktif yaptı.

Dolayısıyla hayatımda ilk kez bir megahipersüpermarketin içine gireceğim gün bana yardımcı olmak üzere geldiğinde, çizgi film karakteri Willy B. Cayote gibi hızlı hareket ediyordu.

‘‘Attention span’’ denilen bir şeye konsantre olma süresi ortalama beş saniyeye inmişti.

Beni dinlemiyor, kendi sorularına cevap veriyor, benim sorularımı duymuyor, cevap vereceğim anda da yanımdan uzaklaşıyordu.

Gitmemize karar verdiği (evet, zaten eskiden de çok demokrat değildi, ama son gelişmelerden sonra Hitler onu görse yanından kaçardı, yemin ediyorum. Kararları hep o veriyor artık) megahipermarkete yaklaştık, şoförü azarladı, yanlış yere getirdiği için.

Şoför megahipermarketin sağ tarafta olduğunu söyleyince de kendisinin sağ tarafa bakmayı unuttuğunu söyledi.

Ben o anda gerçekten korkarak evime dönmek istedim, ama bunu ‘‘İ. The Plexiglass B.’’ye söylemekten de aşırı korktuğum için kaderime razı olup içeriye girdim.

(Yarın: Megahipersüpermarket'te SKANDAL!!!)

Yazarın Tüm Yazıları