Sen insan mısın?

RİKO'yu sonunda gurbet ellere postaladık. Eleman uzun süredir hayalinde olan işi başardı ve BBC'ye kapağı attı.

6 aylık sözleşme yaptı ama bence o sözleşme uzar. Tabii Riko için iyi oldu fakat, biz burada kıymetli bir biraderimizi kaybetmiş olduk.

Hoş, hain bir grup, Riko'nun son gece Kaktüs'ten gidişini alkışlarla kutladı ama dokunmadık.

Bunun gideceği belli olduğundan beri bir son gece planlaması yapılıyordu. Kardeşimizi öyle ‘‘Hııı, gidiyorsun demek sen’’ diyerek yollamak her şeyden önce bize yakışmazdı.

Şöyle pastadan kızların çıktığı bir parti filan da yapmadık. Daha efendi bir ambians yaratıldı, Rikoperverler ve Riko'nun hakikaten gittiğine bizzat şahit olmak isteyenler Saki'de toplandı.

Ben Cimbom'un erteleme maçından sonra olay mahaline geldim. Bu arada masanın bir bölümü hafiften alkole doymuş tabii ki.

Alkollü ortama sonradan kabak gibi girince biraz tuhaf oluyor ama neyse açığı kapatmaya çalıştık elimizden geldiğince.

*

Masanın en sonunda bir kitap kalabalığı dikkatimi çekti. Baktım Martin Mystere ciltleri. Ciltlerin hemen yanında da bizim Domat Efendi'nin eşi oturuyor.

*

Şimdi burada bir parantez açmak gerekiyor. ‘‘Domat diye isim mi olur?’’ diyeceksiniz. Olur kardeşim. Benim hiçbir arkadaşımın ismi normal değil. Hem Domat, isim değil lakap.

Fakat Domat'la yıllardır muhabbeti olup da esas adını bilmeyen bir dolu insan var. Bu arada hazır parantezi açmışken, bu sevimli noktalama işaretinin gazıyla devam edelim. Duyduğumuz kadarıyla ikinci bir insan ‘‘Ben Domat'ım’’ diye ortalıkta geziniyormuş.

Olmaz kardeşim! Biz bir tane Domat Efendi tanırız. ‘‘The one and only Domat. Kaf Kaf Domat...’’ Yanlış olmasın.

Her neyse, parantezin suyunu çıkardık.

‘‘Nedir bunlar?’’ diye bizim Domat Efendi'nin zarif eşine sordum.

‘‘Riko'nun Martin Mystere'leri’’ dedi. Ama suratındaki ifade, hikayenin bu kadar basit olmadığına dair işaret çakıp duruyor.

Bir anda Mayk Hammer tribine girdim ve ‘‘Niye buradalar?’’ dedim.

‘‘Ben getirdim’’ diye cevap verdi.

‘‘Yoksa?...’’ diye endişeyle sordum ve direkt suçunu itiraf etmeye başladı.

Meğer Domat Efendi, bir süre önce çok başarılı bir operasyonla, Riko'nun Martin Mystere zulasını patlatıp, direkt kendi kütüphanesine indirmiş.

Riko zaten gittim gideceğim telaşında. Gözü Martin Mystere, Zagor Tenay görecek durumda değil.

Domat, Martin Mystere ile memnun mesut yaşayacağını düşünürken, eşi de hain planlar yapmakla meşgulmüş meğer.

*

Domat, garibim, Ukraynalar’da ekmek parası kazanmaya gitmiş vaziyette. Riko'nun gecesinde eşi tarafından temsil ediliyor. Ve tabii ki Martin Mystere'lerin evinde ve emniyette olduğunu düşünüyor.

Fakat fena planlarını uygulamakta kararlı olan eşi, Domat Efendi'nin yokluğunu fırsat bilerek, Riko'ya, ‘‘Aaaaa! Senin bizde çizgi romanların vardı’’ diyerek oltayı atıyor.

Çok afedersiniz, tabir biraz ayıp kaçacak ama, eşeğin aklına karpuz imajını yerleştiriyor böylece.

Riko ‘‘Hakikaten yahu!’’ diyor ve Martin Mystere'ler için görüşmeler başlıyor. Ve emanetin teslimi için Riko'nun veda gecesi uygun görülüyor.

Tabii ben bu durumu öğrenince hiddetlendim ve ‘‘Hiç mi vicdanın sızlamadı?’’ diye sordum Domat Efendi'nin eşine.

Vicdansız kadın, ‘‘Yooo, entel kitaplarıma yer açtım kütüphanede, oh ya!’’ dedi.

Bunun kesinlikle boşanma sebebi olduğunu, eğer hakim olsaydım ve böyle bir davayla karşılaşsaydım, bu hanımefendiyi nafaka bile bağlamadan boşayabileceğimi, Domat Efendi'nin bahtsızlığının kalbimi nasıl derinden yaraladığını filan anlatıp durdum.

Fakat ne fayda!

Kumpas kurulmuş, olan olmuş, gerek planlama, gerek uygulama açısından çok başarılı bir operasyona imza atmış olan Domat biraderimiz Martin Mystere'ler'i kaptırmış.

Esefle kınadık tabii ki.

*

Neyse Saki'den kalkıldı ve Kaktüs Kahvesi'ne gidildi. Kaktüs tayfası, bir süredir her çaldıklarında ‘‘Usta bak, Riko'nun anısına çalıyoruz’’ dedikleri şarkıyı bir kez daha çaldılar.

Şarkı Goldfrapp'in ‘‘Are You Human?’’ı. Yani, ‘‘Sen İnsan mısın?’Terbiyesizlik tabii canım, başka izah yolu yok.

Riko yaban ellerde memleket hasreti çekmesin diye bir arkadaş, özel paket hazırlamış. Pastırma, zeytin, eski kaşar ve çay.

Riko'yu, ‘‘Deli Dana hadisesi varken bunu Britanya'ya sokamazsın’’ diye doldurup, pastırma zulasını patlattık.

Kaktüs'te herhalde ilk kez pastırma yenmiş oldu. Çayı da demletse miydik yahu?..

Neyse, öyle de iyiydi.
Yazarın Tüm Yazıları