Selahattin Demirtaş'a

"İsrail'in altın tepside sunacağı Kürdistan yerine, Türkiye Cumhuriyeti'nin zulmünü tercih ederim."

Haberin Devamı

Bu sözler Selahattin Demirtaş’a ait. 2011 yılında kendisine yaptığımız ziyarette, samimiyetle söylediğine inandığım sözler.

O günden bugüne Demirtaş’ı takip ediyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki duruşu, dindarlık-laiklik tartışmalarından yorulan insanlara “Bunların dışında da siyaset yapılır.” mesajını vermesi.

Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde Recep Tayyip Erdoğan’ı alkışladığı için kendisini eleştirenlere “Salonda iki Cumhurbaşkanı adayı vardı, biri kazandı. Adaylardan biri de bendim. Rakibim kazanmış, kürsüde yemin ediyordu. Salonda hiç kimse alkışlamasaydı dahi ben alkışlardım. Erdoğan'ın kişiliğini alkışlamak değil, yüzde 52 oy veren iradeye duyduğum saygının ifadesi. Alkışlanması gerekiyordu o iradenin. Adaletsiz olduğunu biliyoruz ama ona oy verenler aptal, geri zekâlı ya da hırsız değil; halktır. Ve halk ayakta alkışlanır. Halkın iradesi ayakta alkışlanır. Ben yapmasaydım benim kişiliğime, siyaset anlayışıma ters olurdu.” diyerek gönüllerimizi fetheden bir Demirtaş vardı.

Haberin Devamı

Kürtlerin siyasi hareketinden endişe duyanların bile sempatisini kazanan biri, nasıl olur da sokak eylemlerinin mimarlığını yapar anlayamıyorum ve yakıştıramıyorum. “Eylem” dediğimiz şeyi biz de yaptık, yabancısı değiliz. Bugün yapılanlar eylem değil, iradesine saygı duyduğunuz halkı anlamamaktır.

Benim Demirtaş’tan beklediğim Sebahat Tuncel’in tehditkâr söylemlerinin bir tık ötesidir. Partisine rağmen bunu yapabilmesidir.

Siyaset uzun vadelidir. Bugün yapılanları önümüzdeki seçimlerde nasıl savunacaksınız? “Bize güvenin” nasıl diyeceksiniz?

Sizden korkan insanları nasıl ikna edeceksiniz?

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, Refah Partisi döneminde birlikte siyaset yaptığım arkadaşım; HDP’yi kastederek “Bunların seçim kazanmaması lazım.” dedi. Nedenini sordum, “Korkuyorum.” dedi. “Hatırlıyor musun, bir zamanlar da bizden korkuyorlardı?” dedim. “Aynı şey mi? Biz farklıyız.” dedi.

Haberin Devamı

Aslında hepimiz aynıyız. Yok birbirimizden farkımız. Seçimlerde de korkularımızla oy kullanıyoruz.

Kimse diğerini oy verdiği parti sebebiyle kınamasın, küçümsemesin. Dönüp mensubu olduğu siyasi partiye baksın.

Siyasi partiler ne zaman ki, kendi seçmeni dışındaki insanların korkularını anlar politikalarını buna göre düzenlerse, işte o zaman farklı-sağlıklı seçimler yapılır.

Yarın, “bugünler değerlendirirken” ne konuşacağız, akıllarda ne kalacak?

Hükümetin yanlışları mı? Linç edilen insanlar mı?

*Sayın Demirtaş; dilerim bir gün bunları sizinle konuşma fırsatım olur.

Yazarın Tüm Yazıları