Şeker hastası olmak beni korkutuyor

Sevgili ablacığım, size bugün sağlıkla ilgili beni çok endişelendiren bir sorunum için yazıyorum. Ben 37 yaşında, genç evli bir erkeğim. Bir süreden beri bazı sorunlar yaşıyorum, kısacası rahatsızım. Böbreklerimden, karaciğerimden kuşkulandılar. Çeşitli testler ve tahliller yapıldı. Şekerime de bakıldı. Normal dediler.

Ancak şimdi doktorum tokluk kan şekerime bakılmasını istedi. Bu beni düşündürüyor. Bu ne demek? Kan şekerinin toklukla ilgisi nedir ve neden tokluk kan şekerini önemsediler? Bu genç yaşta şeker hastası olmak beni korkutuyor. Şeker hastası olmak, erkekliğimi kaybetmem demek değil mi? Herkes böyle söylüyor. Çok korkuyorum, baktırmadan önce size danışayım dedim. Siz her derde deva değil misiniz?

RUMUZ: ENDİŞELİ


Ah oğlum, keşke dediğin doğru olsa da her derde deva olabilsem ve insanların dertlerine biraz olsun yardımcı olabilsem. Elimden gelen ancak bu köşeden sizleri biraz ferahlatabilmek işte.

Neyse, gelelim derdine. Elbette bu ciddi konuyu araştırma gereği duydum. Tokluk kan şekeri, sabah aç karnına yapılan kan tahlilinden sonra, hastanın oldukça yüklü bir kahvaltı sonrasında iki saat arayla tekrar kanının alınması ve bu şekilde pankreasın ne kadar çalıştığı, tok karnına şeker düzeyinin nereye kadar çıktığı bilgisini veren bir araştırma. Haydarpaşa GATA Hastanesi Endokrinoloji ve Diyabet uzmanı Prof. Dr. Metin Özata hocamızın çok değerli bir kitabından bu konuda bilgi aldım: "Tokluk kan şekeri yüksekliğinin, damar sertliğini artırdığı yapılan bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Yemek sonrası kan şekeri düzeyi yüksek olan hastalarda damar sertliğinin daha sık ortaya çıktığı ve şeker hastalığına bağlı olarak oluşan organ hasarlarının daha fazla olduğu saptanmıştır.

Açlık kan şekeri ne kadar iyi olursa olsun, şeker hastalarında yine de komplikasyonların oluştuğu görülmektedir. Bu nedenle tokluk kan şekerinin de kontrol altında tutulmasının önemi artık ortaya çıkmıştır. Tokluk kan şeker düzeyi yüksek hastalarda kalp hastalığı riskinin fazla olduğu ortaya konmuştur. Özellikle şeker yükleme testinde 2. saat kan şeker düzeyi ile kalp hastalığı riski arasında ilişki vardır.

Yemek sonrası artan şeker, LDL-Kolesterol denen kötü kolesterolün damar sertliği yapıcı etkisini artırmaktadır. Ayrıca damarların içini döşeyen endotel isimli zar tabakasının iyi görev yapması da bozulmaktadır. Kan şekerinin hızlı artmasının pıhtılaşma faktörlerini artırarak damar içinde pıhtı oluşma riskini artırdığı da biliniyor. Kan şekerinin yemek sonrası aniden yükselmesi doku hasarına da neden oluyor."

Endişe ettiğin bu konuda daha fazla bilgi edinmek istersen, Prof. Dr. Metin Özata, Endokrinoloji ve Diyabet Uzmanı (0216) 3486519; "Şekerli Yaşam"/ Epsilon Yayınevi

Gençleri uyuşturucuya karşı uyarın

Merhaba Güzin Abla, ben bugünlerde çok gündemde olan bir konudan bahsetmek istiyorum: uyuşturucu. Artık iş çocuklara kadar düştü. Üstelik çocukları kandırmak o kadar kolay ki! Çevremde o kadar kullanan genç var ki... Birilerinin bu ülke çapındaki derde "Dur" demesi gerekiyor. Her gün birileri bu korkunç maddeye bağımlı oluyor. Başlayanların hepsinin sonu ölüm ve bu ölüme doğru giden yolda krizler, para bulmak için yapılan yasadışı işler, hırsızlık, gasp... Saymakla bitmez. Onun için ne olur, genç okurlarını ve aileleri uyar bu konuda. Bütün bunları bile bile uyuşturucunun hiçbir türüne başlamasınlar...

RUMUZ: HEPSİ 13


Sevgili okurum, bu ülke çapında değil, dünya çapında bir sorun ne yazık ki... Ve işin en korkuncu da, gençleri bu illete bulaştıranlar ya en yakın arkadaşları ya da sevgilileri oluyor. Bu konuda bir yararım olacağını bilsem, her gün yazarım.

Ağız kokusundan yakınan okurlarınıza bilgi

Sayın Feyza Algan, yazılarınızı ilgiyle ve beğenerek okuyorum. Şiddetli ağız kokusundan şikayetçi olan bir okurunuzun yazısını gördüm. Aynı sorun babamda da uzun yıllar vardı. Her şeyi denememize rağmen kendisini bu dertten kurtaramadık. Sonra internette insanların midesine yerleşen bir mikrobun buna neden olabileceğini okudum. Bu mikrobun adı helikobakter pilori. Anılan mikrop mideye yerleşip, midede oluşan asitten korunmak amacıyla bir enzim üretiyor ve midedeki asidi zararsız hale getirirken gaz oluşuyor. Bu gaz ise nefes yoluyla ağızdan koku olarak çıkıyor. Halkın yaklaşık yarısında bu mikrobun olduğu, bazılarında daha fazla bazılarında daha az koku yaptığını okudum. Her dahiliyeci doktor, nefes testi ile bu mikrobun midede olup olmadığını test edebiliyor. O zaman 1 hafta boyunca günde 1 hapla bu dertten kurtuluyorsunuz. Hemen hemen 30 sene ağız kokusu çeken babamı 1 hafta içerisinde rahatlattık. Tabii ki dişlerde herhangi bir hastalık veya çürük yoksa ve başka bir hastalık söz konusu değilse, aşırı ağız kokusu olan kişilerin mutlaka bu mikrobu taşıyıp taşımadıklarını test ettirmeleri uygun olur. Bu mikrobun mide ülserine de neden olduğu dikkate alınırsa, kurtulmakla bir taşla iki kuş vuruluyor. Bu bilgileri yayınlarsanız okurlarınıza yararım dokunacağını düşündüm

RUMUZ: AĞIZ KOKUSU

Sevgili okurum, bugünü sanırım sağlık konularına ayırmış olduk böylece. Ama gerçekten çok yararlı bilgiler bunlar. Ve pek çok okurumun da bu sıkıntısına yararı dokunacaktır. Onlar adına size sevgilerimi yolluyor, çok teşekkür ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları