Seçime giderken ‘sağlıklı’ bir proje

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Gönül istiyor ki, 18 Nisan seçimlerine hazırlanan Türkiye ‘‘daha beter olmaktan nasıl sıyırırız’’ yerine önüne konan projeleri tartışsın.

İnsanlarımız, korkularını körükleyen negatif enerjiler aksine umutlarını pekiştiren pozitif enerjiler arasında seçim yapmanın sıkıntısına düştükleri gün, işte o zaman, muassır medeniyeti kucaklayacağız. Üstelik bu enerji insanımız için yeni bir taam da değil. Hepimiz hálá ağzımızda, lokması yutulmuş olsa da, bir nebze şerbeti duran Özal dönemi ‘‘projelerinin’’ lezzetini damıtıyoruz.

Benim 18 Nisan'a giden yolda bilgi sahibi olduğum en somut ve en detaylı proje DYP'nin ‘‘sağlık reformu’’.

21. Yüzyıl'da toplumların en verimli sermayelerinin insan sermayesi olacağı artık uluslararası akademik çevrelerde nerede ise dogma düzeyinde kabul görür hale geldi. Sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim de bu en kıymetli sermayeyi korumak, kollamak ve yoğaltmak için elimizdeki en önemli politika aletleri. İşte DYP programı bu aletlerden birisi üzerinde gerçekten rasyonel ve uygulanabilir (fizibilitesi olan) öneriler getiriyor.

* * *

Sağlık Bakanlığı eski müsteşarlarından Dr. Aytun Çıray mimarlığında hazırlanan proje, uzun etütler sonucu gerçek bir reform kıvamında sağlık politikaları vaaz ediyor.

Her şeyden önce proje şu anda sağlık sigortası kapsamında olmayan 21.400.000 kişiyi de içleyerek TC vatandaşı olan herkesi kucaklıyor.

Aile hekimliği müessesesini ön plana alan reform, hastaneleri rekabete açarak bir çığrı aralıyor ve hastayı devlet hastaneleri önünde asalak durumundan kurtarıp, ‘‘müşteri’’ haline getiriyor.

Bu bakış açısı Türkiye için bir devrimdir. Devlet bu yöntem sayesinde tüm vatandaşlarının ‘‘sosyal ekonomilerini’’ (sağlık, eğitim, sosyal güvenlik) finanse etme yükü ve zırvasından kurtulup, sadece ihtiyacı olan vatandaşını finanse etme görevi ve akılcılığına yükselebilir.

Hatta zamanla bu alanlarda üretim yapma sıkıntısını tamamen üzerinden atıp, sadece sosyal devletin asli görevi olan fukara vatandaşına sahip çıkma edimini gereği gibi uygulayan duruma gelebilir.

Vatandaş istediği sağlık kurumundan istediği sağlık hizmetini alacak ve devlet hastaneleri dahil tüm hastaneler hastalardan kazandıkları ücretler ile kendi kendilerini finanse edecekler. Hali ile hazırlop bütçelerin üzerine artık oturamayan hastaneler de hizmetlerine getirecekleri kalite ile artık birer müşteri haline gelen hastalarını kendilerine cezbetmek zorunda kalacaklar.

* * *

Devlet önemle ‘‘ihtiyaç sahibi’’ vatandaşının sağlık masraflarını karşılayacak, isteyen vatandaş da ilave sağlık sigortasını serbest piyasadan temin edecek.

Dr. Aytun Çıray'ın verdiği bilgiye göre 21.400.000 ek insanımızı sağlık sigortası kapsamına almak için gerekli ilave fon 1 milyar 70 milyon dolar. Yapılan hesaplar bu rakamın % 50.4'nün vatandaştan tahsil edilebileceğini gösteriyor. Devletin payına düşen 531.000.000 dolar. Ancak, bu rakamdan halihazırda yeşil kart (artık ihtiyaç kalmayacak) ve 3294 sayılı kanun gereği yapılan harcamalar ile bu model ile sağlanacak tasarruf (devlet artık hastanelerinin yakacak, elektrik, su vb. masraflarını ödemeyecek) düşülünce ilave yük 104 milyon dolara düşüyor.

Bu rakam da ülkemizde kişi başına düşen yıllık 50 dolar sağlık harcamalarına sadece % 2 bir yük getiriyor.

Türkiye'nin sağlık finasman yüküne sadece % 2 ilavede bulunarak 21.400.000 daha fazla insanımızın sağlık sigortası kapsamına alınması mümkün. Hem de hastayı hastaneye değil, bizzat hastaneyi hastaya muhtaç eden bir modellle.

18 Nisan'da Meclis'e girecek efendiler! Lütfen bize kayıkçı kavgası değil, hizmet halkası üretin.



Yazarın Tüm Yazıları