Seçim bize nefes aldırırdı

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Dün ekonomi piyasalarının bir numaralı sorunu ‘‘Seçim’’ manşetiydi. Başbakan Mesut Yılmaz'a, ‘‘Durup dururken neden seçim ihtimalini ortaya attınız’’ diye soruyorum.

Cevabı şu oluyor:

‘‘Seçim bize nefes aldırırdı’’ diyor. Sonra ANAP Başkanlık Divanı'nda dile getirilen gerekçeleri anlatıyor.

ŞİMDİLİK VAZGEÇİLDİ

Bazı illerin milletvekili sandalyeleri boş. Birçok yerde belediye başkanlıkları boş.

Anayasa gereği, bu iki seçimin birleştirilerek yapılması zorunlu hale geliyor.

Yılmaz, ‘‘İşte bu nedenle fikir bana da sıcak geldi’’ diyor.

Ya şimdiki durum:

Yılmaz'a göre, ‘‘Şu aşamada bundan vazgeçildi’’.

Ama bunu son bir defa ortaklarına götürecek.

Borsaları bir anda etkileyen fırtınalı gecenin bir başka ayrıntısı daha var.

Yılmaz, ANAP Başkanlık Divanı toplantısına girmeden önce DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'i arıyor.

Yılmaz, Başbakan Yardımcısı'na, haziranda ara seçimlerle yerel seçimleri birleştirme önerisi yapıyor.

Ancak Ecevit bunu kabul etmiyor. Gerekçesi de şu:

‘‘Bunun arkasından genel seçim havası gelir. Bu da ülkeyi uzun süre seçim stresinde tutar. Onun yerine yerel seçimlerle genel seçimi birleştirelim.’’

Başbakan, Ecevit'ten olumsuz cevap almasına rağmen bunu yine de Başkanlık Divanı'nda görüşmeye açıyor.

ORTAKLAR ZİRVESİ

Yılmaz, bu pazar günü iki ortağı ile yeniden bir araya geliyor. Önerisini ortaklarına resmen bu toplantıda yapacak. Yılmaz'ın ortaklarını ikna edebilmesi için kuvvetli argümanlar bulması gerekiyor.

Tabii böyle yapınca da insanın aklına bir başka soru geliyor.

Madem seçim yapılacak, o halde genel seçimleri de aynı tarihe alarak, ülkeyi bir seçim stresinden kurtarmak daha yararlı olmaz mı?

Olabilir, ancak ANAP'ın böyle yapacağını sanmıyorum.

Çünkü Başbakan Yılmaz'ın henüz unutmadığı bir 1991 tecrübesi var.

O tarihte ANAP Genel Başkanı olup, başbakanlık koltuğuna oturduktan üç ay sonra seçime gitmiş ve o koltuğu kaybetmişti. Ara seçimle birleştirilmiş yerel seçim, onun açısından iki noktada elverişli olabilir.

REFAH'IN KAYNAĞI

Birincisi, başbakanlık koltuğunu tehlikeye atmadan durumunu görme imkânına sahip olur.

İkincisi ve daha önemlisi ise şu:

Bugün Refah'ın elindeki en büyük güçlerden birisi belediyeler.

Kapatılan Refah Partisi, başka hangi isimle seçime girerse girsin, elindeki belediyelerin seçime büyük kaynaklar ayıracağı kesin.

İstanbul Belediyesi'nin elindeki kaynak, sekiz on bakanlıktan daha büyük.

O nedenle muhtemel bir genel seçimden önce bu kaynağı Refah Partisi'nin elinden almak, ANAP'ın çok işine gelebilir.

Ortakların bundan çıkarı ne olur sorusuna gelince...

Ara seçim yapılacak illerden çoğunlukla bir milletvekili çıkacağı için, bu ancak birinci ve ikinci sırayı paylaşan partiler için yararlı olur.

Oysa ne DSP, ne de DTP böyle bir şansa sahip.

Belediye seçimlerine gelince...

Bu seçimde iki turlu sisteme geçildiği takdirde, bu da yine birinci ve ikinci pozisyondaki partilere yarayacağı için bundan da iki ortağın sağlayabileceği bir siyasi menfaat görünmüyor.

O nedenle Yılmaz'ın pazar günü iki ortağına sağlam argümanlar götürmesi gerekiyor. Ya kabul ettiremezse ne olur?

İşte o zaman iyi olmaz. Çünkü ANAP Başkanlık Divanı, bu konuyu karara bağlayarak ülkeyi ister istemez bir seçim atmosferine soktu.

Yani cin, şişeden çıktı ve bunu artık tekrar şişeye sokmak çok güç.

ÇİLLER'İN ZİYARETİ

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, bu hafta sonu Başbakan Yılmaz'ı ziyaret edecekti. Ben bu ziyaretin merkez sağda yeni bir gelişmenin başlangıcı olabileceğine inanıyordum.

Ancak olayın bir başka yönü var. Çiller bu ziyareti, ‘‘Anamuhalefet partisi başkanı’’ olarak yapmayı planlıyordu. Ancak Refah Partililer hep birlikte Fazilet Partisi'ne geçince, Çiller'in anamuhalefet gerekçesi suya düştü.

Yine de böyle bir gerekçeye gerek görmeden bu ziyareti gerçekleştirmesi, siyasette istikrarın sağlanması için bir umut ışığı yakabilir.













Yazarın Tüm Yazıları