Saydamlığa doğru bir adım

ÁDETİMİZDİR, yaşamımızda devrim yapacak kadar önemli birçok konuya veya gelişmeye önce hiç tepki göstermeyiz. Aradan zaman geçer, o gerçek karşımıza çıkar, ancak o zaman ayılırız.

Yıllardır ‘‘herkesin gerçekleri öğrenme hakkı’’ olduğunu yazar, söyler dururuz.

Bu hakkın Anayasamızda yer alması için -hem Basın Konseyi olarak hem de şahsen- çalmadık kapı bırakmayız.

‘‘Tabii’’ derler, ‘‘doğrudur’’ diye onaylarlar, ama sıra adım atmaya gelince dururlar.

Gerçi Mesut Yılmaz başbakan iken bir taslak hazırlandı ama o taslak asıl amacından çok, sevgili bürokratlarımızın iktidar kavgalarına göre şekillendiği için zaten işe yaraması söz konusu değildi.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek nihayet Bilgi Edinme Hakkı Kanun Tasarısı'nı hazırlattırdı ve Adalet Bakanlığı'nın internet sitesi aracılığıyla her isteyenin eleştirisine açtı.

Önce Sayın Çiçek'i yürekten kutladığımızı vurgulayalım. Çünkü hem partisinin vaatlerinden birini gerçekleştirmek için önemli bir adım attı, hem de Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ün başlattığı bir projeyi geliştirdi. Örneğin, Adalet Bakanlığı'nın tasarı taslaklarını bile internet sitesi aracılığıyla kamuoyuna açtı.

Tasarı, yukarıda dediğimiz gibi başta medyamız olmak üzere kimsenin fazla ilgisini çekmiş gibi görünmüyor. Nitekim gazetelerde bir kenara sıkıştırılmış birkaç küçük haberle geçiştirildi.

Oysa tasarı yasalaştığı takdirde demokrasimiz ilk defa bilgi bazında işleyen bir demokrasi olacak. Yani sandık başına giden seçmen artık ‘‘Verdiğim vergi çarçur ediliyor mu bilmiyorum; kamu kurumları ihale vs. yoluyla soyulsa bile ben onu sorup öğrenemem ki’’ deme hakkına sahip olmayacak. Çünkü vatandaş olarak istediği kamu kurumundan istediği konuda -elbet yasal istisnalar var- bilgi talep edip alacak. Böylece bilmeden oy kullanma dönemi kapanacak.

Bunlar bilgi edinme hakkı devreye girdiği zaman olması gerekenler.

Yasa bu beklentiyi ne ölçüde karşılıyor sorusunun yanıtı ayrı...

Biz tasarıyı inceleyince genelde tatmin edici bulduk. Bununla birlikte tasarının ‘‘bilgi edinme hakkını’’ tanırken kaşıkla verip sapıyla geri aldığı izlenimi yaratacak kadar çok istisna koyduğunu görünce rahatsızlık duyduk.

Elbet ulusal savunma, ulusal güvenlik ile ilgili bilgiler, usulüne göre belirlenmiş devlet sırları, devletin elindeki kişilik kayıtları, ticari sırlar, zamanından önce açıklanırsa ulusal çapta zarar doğacak bilgiler, istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgiler, hazırlık soruşturmasına ilişkin bilgiler, yargının görevini yerine getirmesini engelleyecek bilgiler, diplomatik yazışmalar isteyene verilmez.

Ama bunların sınırları yasayla belirlenmeli. Yoksa tasarının getirdiği gibi tüzük ve hatta yönetmelik hükümleri bile bilgi edinmeyi önleyecek sınırlar koyarsa, bu yasa göstermelik hale gelir.
Yazarın Tüm Yazıları