Savunma ekolü

Güncelleme Tarihi:

Savunma ekolü
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 28, 2003 00:00

Türkiye'de taktiÄŸin ikinci plana atıldığı, savaşçı bir savunma anlayışı giderek yayılıyor. Örs ve Yılmaz, Milli Takımı bıraktıklarında göğüs göğüse savaÅŸmanın kurucuları olarak anılabilecekler. Ama onlarla ayrı düştüğümüz bir ayrıntı var.MÄ°LLÄ° Takımımız iyi yolda. Litvanya karşısında ÅŸanssız bir maç kaybettik, ama Ä°sveç için umudumuz arttı. Türkiye'de taktiÄŸin ikinci plana atıldığı, savaşçı bir savunma anlayışı giderek yayılıyor. Milli Takım oyuncularımızın neredeyse tamamını kadrolarında bulunduran Efes ve Ãœlker bu (yalınkılıç) savunma anlayışının temsilcileri. Ama bireysel sorumluluÄŸun, birebir yenilmeme, (GEREKÄ°RSEN) korkunç yardım kavramı ve uygulamasının Milli Takım'da zirveye tırmanma ÅŸansı var.Bence Aydın hoca ve Çetin Yılmaz'ın Milli Takımı bıraktıklarında, ‘‘Türk basketbolu savunma ekolü’’ diye, gururla tanımlayabileceÄŸimiz, göğüs göğüse savaÅŸmanın kurucuları olarak tarihimize geçme ÅŸansları her geçen gün artıyor. Aslında onlarla ayrı düştüğümüz bir ayrıntı var. Biz zone savunmaya karşıyız. Herhangi bir zone savunmanın, arkası yardıma hazır, ölümüne bir adam adama savunmaya karşı en ufak bir üstünlüğü olduÄŸuna inanmıyoruz. Milli Takımımız'ın ara sıra, sırf rakip takımın kafası karışsın diye uyguladığı zone savunmanın, ‘‘Biz sizi adam adama tutamıyoruz, bir de bunu deneyelim’’ gibi özgüveni sarsacak bir anlayışı da beraberinde getirdiÄŸi kanısındayız.Kafa karıştıracak sürprizKafa karıştırmak için Milli Takımımız'ın zaman zaman uyguladığı, saldırganlığın zirveye taşındığı tam saha presler, biz seyircileri gururlandırıyor. Ama yarı saha zone için aynı kanıyı taşımak olanaksız.Litvanya maçının uzatma dakikalarındaki zone uygulamasının, Türk basketbolu savunma ekolü içinde yeri olmamalı diye düşünüyoruz. Bizim hücumda rakip savunmanın kafasını karıştıracak sürprizlere ihtiyacımız var. Türkiye'de kulüplerin çoÄŸunun hücum anlayışları aynı. Koçlar maçtan önce taktik verirken, bizim kafamızı kaşıyarak belirttiÄŸimiz oyunu, onlar yakalarını çekiÅŸtirerek tanımlıyorlar; ‘‘Aman dikkat edin’’ demeleri yetiyor.Milli Takım'ın Hollanda maçında, sayı pozisyonu hazırlayacak özel oyunlara geçmeden önce top dolaÅŸtırıp, oyuncuların yer deÄŸiÅŸtirmeleri Türk basketbolu için iyi bir örnekti. Ama ikinci maçta bu hazırlık hareketlerini yapmadan özel oyunlara geçtiler. Ve zorlama atışlar Litvanya'ya fast-break ÅŸansları yarattı, fark oluÅŸtu. Haa, bence Tutku, o dakikada Türk Milli Takımı'ndaki ilk oyununa girdi ve ilk aldığı topu gitti, turnike attı. Ve yaptığı savunmayla takımı kendine getirdi. Tutku, o güne kadar sadece savunma yapar gibi yapıyordu.HoÅŸgeldin TutkuTutku'nun savunmasının elle tutulur sonuçları Litvanya maçında geliÅŸti ve o da Kerem ile birlikte Milli Takım'ın baÅŸarı sorumluluÄŸunda rol alabileceÄŸini ispatladı. Bu yüzden ben Tutku'nun yerinde olsam, ‘‘Kaç kere milli oldun?’’ diye bana sorduklarında, ‘‘Bu büyük maceraya Litvanya maçı ile baÅŸladım’’ derim. Biz de ona ‘‘HoÅŸgeldin’’ diyoruz.Ä°kinci çok olumlu katkı Kaya'dan geldi. Kaya, oynadığı takımı yüreklendiren, arkadaÅŸlarına saldırganlık aşılayan özel bir yetenek. Ama ÅŸutunun her gün tehdit olmayışı, onu tutan adamın adeta zone yapmasına fırsat tanıyor. Daha açık ifadeyle, Kaya ÅŸutları sokamadığı gün, onu tutan adam arkadaÅŸlarının başına bela oluyor. Bu yüzden biz Kaya'ya ‘‘Yatağını yorganını topla, salona taşın’’ demiÅŸtik. Ama son Efes maçlarında Kaya'nın attığı iki ÅŸuttan birini bile sokamayışını görünce, ona tavsiyemizi ‘‘Git salonda yat, uyu’’ diye algıladığından şüphe etmeye baÅŸlamıştık. Litvanya maçından sonra ondan özür diliyoruz. Kaya, böyle oynarsa, NBA sendromu ile ego sorunları ve küskünlüklerin çözülmesinde teknik ekibin elinde müthiÅŸ bir silah olacaktır.Ä°lk 5 sorunuGelelim Hüseyin'e... Litvanya Avrupa'da ilk Amerikalı basketbol bilen papazların ayak bastığı ülke. Özetle basketbolun Avrupa'daki eÅŸiÄŸi. Litvanya'da Hüseyin çapında bir pivot olduÄŸunu kimse iddia edemez. EÄŸer Hüseyin Indiana'da böyle oynasaydı, ÅŸimdi en azından dünya dördüncüsüydük.Olası küskünlükler derken, ilk 5 sorununu kastediyoruz. James Naismith yıllar önce, ‘‘Basketbol 5 kiÅŸiyle oynanır’’ dediÄŸinden beri, bu kural yerinde duruyor. O günden beri görünüşte bu kurala kimse karşı çıkmıyor. Ama giderek basketbolun 5 kiÅŸi ile oynanacağını yıldız oyuncular, ancak 1 ÅŸartla içlerine sindirebiliyorlar. Ä°lk 5 içinde kendileri varsa.Çare tükenmez Kerem'e gelince... Yaptığı müthiÅŸ savunmanın ona hücumda da bazı ekstra haklar kazandırdığını yazmıştık. O bu hakları sadece ÅŸut atmakla sınırlıyor. Halbuki Kerem, ısınmalarda topu smaçlayacak kadar iyi bir oyuncu. Kerem'in özgüvenini kazanması için dalıp, faul kazanması ÅŸart. Litvanya maçında ilk faulü attığında oyunun son çeyreÄŸi oynanıyordu. Kerem'den korkmayan rakip savunmaların tüm dikkatleri malesef Ä°bo üzerinde toplanıyor. Top Kerem'in elindeyken, tüm oyuncular, hakemler, hatta seyirciler, nefeslerini keserek onun topu Ä°bo'ya vermesini bekliyorlar. Bu paslaÅŸmanın arada bir sürprize ihtiyacı var.Ä°bo'ya gelince... O hala süper yeteneÄŸini, pota dibinden arka sokaktan köşeye çıkıp, ÅŸut atmakla sınırlıyor. Siz, zaman zaman sürpriz olarak Ä°bo'nun topu getirip, pivota verip, turnike atmasını çok mu güç görüyorsunuz? Veya Kerem'in oyunun baÅŸlarında drive edip, topu smaçlamasının olumlu katkısını düşünebiliyor mumsunuz? Son söz yetenek varsa, çare tükenmez. Önümüz açık.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!