Sağlık'ta hırs küpü bir bakan

PROF. Recep Akdağ, Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı...

Babası eski MSP milletvekili olan Akdağ, üniversite çevrelerinde 'zeki' biri olarak tanınıyor. AKP'den gelen teklif üzerine Erzurum 1. sıradan aday gösteriliyor; hatta iktidar olunduğunda kendisine bakanlık sözü veriliyor. Evlendikten sonra lise mezunu olan eşini okutmuyor. Prof. Akdağ, eşinin çarşaflı olmadığını iddia ediyor. ‘‘Hatta öğleden sonra makama gelecek’’ diyor. Türbanlı olduğunu söylüyor. Gayet kibar bir şekilde ‘‘Yalçın Bey, benim hakkımda sizi yanlış bilgilendiriyorlar’’ diyor.

Akdağ üç yıl önce profesör olmuş. ‘‘Üniversite lojmanlarında oturuyorum... (Çarşaf için) Böyle bir şey mümkün olur mu?’’ diyor.

Peki neden hakkınızda bu kadar iddia ortaya atılıyor?

Adaylığımız kesinleşti; hemen bunlar ortaya çıktı. Üç ay içinde hızla yükseldik. Hamdolsun kafamızda çok ciddi sağlık projeleri vardır; Genel Merkez'in AR-GE'sinden başka bir grup arkadaşla yoğun şekilde çalışıyoruz. Emin olun günde 3 saat uyuyorum. Bu nedenle çok heyecanlıyım. Yapmayı düşündüğümüz ve yapacağımız işlerle halkın sağlık sorunlarını büyük ölçüde halledeceğiz. (Bu arada CNN Türk'te altyazı ile geçen 'sağlık kuruluşlarının tek çatı altında toplanacağı' haberini aktarıyoruz kendisine.) İşte görüyorsunuz; bundan başka genel sağlık sigortası, aile doktorluğu, hastaların hekimlerini seçme özgürlüğü... Bunları bir yıl sonra görüşelim.

Menzil Şeyhi...

Bunlar bize neden yakıştırıldı; biz müteddiyyin bir aileyiz, bize dışardan bakan birileri bunlar dindar bir aile diyebilir, doğrudur. Ama eşim ve çocuklarım aydın insanlardır. Biraz hızla yükselince rahatsız oluyor insanlar.

'Menzil Şeyhi ile ilişkim yok' dediğinizi yazabilir miyim?

Rahatça yazabilirsiniz. Sosyal yönüm çok güçlüdür; herkesle görüşürüm, herkese yakınım. Ama bu, şu kimdir, hangi gruptandır diye bakmam, araştırmam. Bu nedenle şu bu insanlarla görüldü denilebilir. Öyle insanlar da bu ülkede yaşıyor. Organize bir birlikteliğim olamaz. Benim hekimliğimle insanlığımla ilgili bir şeyi ayırma şansım olamaz. Ben hipokrat yemini etmiş bir kişiyim.

İHALELERE GÖZALTI

İspirli
olduğunu; 3'ü erkek, 2'si kız beş çocuğu bulunduğunu, bir oğlunun İstanbul Fen Lisesi'nde okuduğunu, bir diğerinin de Fen Lisesi'ne girmek üzere iddialı şekilde hazırlandığını ve Türkiye'de ilk 10'da başarı göstereceğini anlatıyor Akdağ... Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın, çocuk doktoru olan Filiz Hanım'ın Erzurum'da kendisinin hocası olduğunu anlatırken kendisine ‘‘Sağlık Bakanlığı'nda seçim arifesinde yapılan ihaleleri iptal edecek misiniz?’’ diyoruz; ‘‘Hepsini araştırıyorum, henüz brifing almadım’’ diyor.

Siz de Osman Durmuş gibi vakıf kuracak mısınız?

Yalçın
Bey bizi icraatlarımızla izleyiniz lütfen.

(Bakan'la görüştükten sonra iki okurumuzdan telefondan geldi. Sir okurumuz üniversite lojmanına taşınıncaya kadar Bakan'ın eşinin çarşaflı olduğunu söyledi. Akdağ ailesi Ankara'ya geldiklerinde 250 kişilik Ankara TEDAŞ Misafirhanesi'nde kalmaya başlamış. Lojmanda çarşamba akşamı Bakan'ın eşini gören bir okurumuz ise 'Bu hanımefendi misafirhanede herkesin dikkatini çekti; üzerindeki daha kapalı ve çarşafa benziyordu. Yani Bülent Arınç'ın eşi gibi değildi' diyor.)

Siyasal İslam istismar edildi


MURAT Karayalçın'ın SHP'si seçimlere katılamadı; sol partilerle bir ittifak oluşturulamadı. Bu süreçte iki konunun çalışması yapılmış... Biri yoksulluk nasıl yenilenebilir; ikincisi devlet yeniden nasıl yapılandırılabilir? Karayalçın şöyle diyor:

‘‘Türkiye, eşdeğerli kavramlar olan eşitlik-özgürlük üzerinde dengeyi kaybetmiş; eşitlik geri planda kalmış. DPT'nin bir çalışmasında Türkiye nüfusunun %13'ü beslenme standardının, %24.4'ü de tüketim kalıbının altında yaşıyor. 15 milyon yurttaş günde 1 dolarla 2 dolar arasında bir gelirle gereksinimlerini karşılayabiliyor. Bunun üzerine yoksulluğu yenmek üzere 3 yıllık bir proje çalışması yaptık. İki ayağın ilki; Yoksullukla Savaşım Etkinlikleri için yeni bir örgüt ve yapılanma modeli; ikincisi de devlet bütçesi kapsamındaki Yoksullukla Savaşım Bütçesi'dir. Yeni örgütlenmenin omurgasını 'Toplumsal Dayanışma Kurumu'(TDK) oluşturmaktadır.

Refah, FP ve AKP bunu varoşlarda yaptı; onlara belediye bütçelerinden milyon dolarlar akıttılar.

Evet gerektiğinde onur kırıcı şekilde yardımlar yaptılar; muhtarlıklardan, okul müdürlerinden ve cami imamlarından belge istediler; insanları teşhir edip kendilerine muhtaç bıraktılar. Siyasi bir hegamonya kurdular; siyasal İslam'ı istismar ettiler. Solu varoşlardan sildiler. Bizim düşündüğümüz kurum daha açık; öyle Fak-Fuk-Fon gibi değil, daha farklı. Biz STÖ'yü de katıyoruz. Üç yıl sürecek bu programın yıllık maliyeti 5.3 milyar dolardır. Üç yıl gibi tahammül edilmez dönemden sonra yatırımlar başlayacaktır. Bu projeyi, yapıcı bir muhalefet anlayışı içinde, hükümetin uygulaması için öneriyorum.

Tüzmen'in yıldızları inekleri ve köpekleri


DIŞ ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, dün telefonla görüşürken çok heyecanlıydı. Daha önce müsteşar olarak görev yaptığı kuruma bu kez bakan olarak dönen Tüzmen, üç yıl içinde 30'lar seviyesindeki ihracatı 50 milyar dolara çıkarmayı hedeflemiş; ‘‘Artık kriz yaşamak istiyoruz. Bunun için de dünya fiyatlarıyla girdi sağlamamız gerekiyor’’ diyor. ‘‘Devlet memuru değil, risk alan memur istiyorum’’ diyen Tüzmen mevcut ekonomiyi şöyle tanımlıyor:

‘‘1- Otomotiv ve bilişim gibi yıldızlar; 2- Tekstil gibi nakit ineği (cash cow'lar) ve 3- KİT'ler gibi etle beslendiği halde ise havlayan köpekler...’’

Biliyor musunuz?


VECDİ Gönül'ün Sayıştay'ında denetçi olarak görev yapan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde denetlemelerde bulunan Fahrettin Poyraz'ın AKP Bilecik Milletvekili seçildiğini...

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve kardeşlerinin büyük ortağı olduğu Beyazıt'taki ünlü 'Beyaz Saray İş Merkezi'nin yıkılarak yerine iki yıldan beri yapımı süren otelin İstanbul'un sayılı otellerinen biri olacağı ve bir yıl sonra hizmete gireceğini...

Biliyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları