Sağlıklı fast food mümkün mü

Hayat zamana karşı bir yarış haline geldi. Çoğumuz sabah kahvaltı yapmadan evden fırlıyor, simit ya da poğaça ve çay ile bu önemli öğünü geçiştiriyoruz.

Öğlen yemeğine de vaktimiz yok! Ya ofislerimizden çıkıp yakın bir büfede soluğu alıyor, paketlenmiş bir şeyler yiyoruz. Ya da bir burger veya pizza ile geçiştirmeye çalışıyoruz. Akşam yemeklerinin bile eski tadı yok! Çoğu evde paket çorbalar, dondurulmuş gıdalar yeniyor. En iyi ihtimali buzluktan çıkarılıp alelacele pişirilen bir parça tavuk ve salata akşam mönüsünü oluşturuyor.

Kısacası hayat hızlanıyor, bu hızdan beslenme kültürümüz de etkileniyor. Öyle görünüyor ki hayat hızlanmaya, fast food hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek. Çünkü bu besinlerin hazırlanması daha kolay. Bu besinlere ulaşmak çok zaman gerektirmiyor, hatta çoğu zaman bir telefon yetiyor! Son yıllarda internet aracılığıyla bile fast food yiyerek siparişi vermeniz mümkün olabiliyor.

ZARARLARI NELER

Fast food besinlerin birçok olumsuz yanları var. Mesela, kalorileri daha fazla. Ayrıca, sağlığa zararlı yağları daha çok içerebiliyorlar. Özellikle trans yağlardan ve doymuş yağlardan fazla zengin bir yapıları var. Bu yiyeceklerin çoğunun vitamin, mineral ve diğer besleyici unsurları çok az. Posa miktarları yetersiz. Çünkü bunların içinde yeteri kadar tahıl, meyve ve sebze yok. Kısacası fast food ürünler bugün ki halleriyle anahtar besin öğelerinin çoğundan yoksun.

İşte bu nedenle bu besinleri fazla miktarda yiyenlerde kilo sorununa, hipertansiyona, şeker hastalığına yakalanma olasılığı artabiliyor. Fast food beslenmeyi azaltmak, yeniden geleneksel beslenmeye dönmek için elimizden gelen gayreti göstermek zorundayız ama, bu gayretin sınırlı kalacağını da bilmeliyiz. Yapılması gereken daha sağlıklı fast food ürünleri konusunda üreticileri cesaretlendirmek, tüketicileri eğitmek gibi görülüyor. Yani hedef "sağlıklı fast foodlar" olmalı.

NASIL SAĞLIKLI OLACAKLAR

Fast food ürünlerinin sağlıklı hale getirilmesi için yapılabilecek birçok şey var. Örneğin, trans yağların kullanılmaması, doymuş yağların azaltılıp zeytinyağına öncelik verilmesi, en azından sadece bitkisel yağların kullanılması başlı başına bir devrim olacaktır. Fast food ürünlerinin sebze, yarım yağlı süt ve süt ürünleri içeriğinin artırılması, tatlı mönülerine daha fazla meyve eklenmesi de faydalı bir değişimdir. Bu mönülerde kullanılan ekmeklerin tam tahıllı undan yapılması, daha fazla kepek eklenmesi, çavdar unu gibi sağlıklı unlardan faydalanılması da pekala mümkün. Bunlar hemen akla gelen basit ve kolay uygulanabilir ilk önlemler. Beslenme okullarının öğretim üyelerinden, doktorlardan ve gıda mühendislerinden yararlanılarak daha pek çok alternatif sağlıklı fast food mönüleri oluşturulabilir. Dönercisinden pizzacısına, burger üreticisinden lahmacuncusuna, börekçisinden ekmek içi köftecisi, dürümcüsüne kadar fast food üretenlerin bu çağrıya kulak vermeleri gerekiyor. Geleceğin sağlıklı nesilleri için fast food mönülerinde değişiklik yapmak gerekiyor.

Depresyon yoruyor

Depresyon, biyolojik bir kökeni olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bir insanda depresyon gelişimine katkıda bulunabilecek somut bir neden olması şart değildir; bazen depresyon ortada belli bir neden olmaksızın kendiliğinden de gelişebilir. Kadınlarda depresyon erkeklere kıyasla daha sık görülür.

Depresyonun en önemli belirtileri; hayattan eskisi kadar keyif alamama, kişinin devamlı olarak üzgün, kederli, çaresiz, değersiz hissetmesidir. Diğer önemli depresyon belirtileri arasında gün boyunca yorgun, bitkin, enerjisi tükenmiş gibi hissetmek ve en ufak eforla dahi çabuk yorulmak, isteksizlik, iştah ve kilo değişiklikleri, uyku bozuklukları, dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, kararsızlık, çabuk öfkelenme, suçluluk ve intihar düşüncelerini sayabiliriz. Ayrıca depresyonda hazımsızlık, şişkinlik, bulantı, kabızlık, ishal gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları, baş ağrısı, boyun, bel ve sırt ağrısı gibi kronik kas ve eklem ağrıları, cinsel ilgi ve isteğin azalması ve adet düzensizliği gibi fiziksel belirtiler de oldukça sık görülmektedir. Eğer en az 2 haftadır bu tür belirtilerden yakınıyorsanız ve bunlar aile, meslek ve sosyal yaşantınızı olumsuz yönde etkiliyorsa depresyonda olabilirsiniz.

n Psikiyatri Uzmanı Dr. Samuray Özdemir

Neden depresyona gireriz

Depresyon hemen herkeste görülebilen bir hastalıktır. Ancak depresyon gelişiminde rol oynayan bazı faktörler bulunmaktadır.

Biyokimyasal faktörler: Beyinde bulunan ve serotonin ve noradrenalin adı verilen iki maddedeki anormalliklerin depresyon belirtileriyle ilişkisi olabileceği kabul edilmektedir.

Genetik faktörler: Depresyon ailevi özellik gösterebilir.

Kişilik özellikleri: Öz saygısı ve kendine güveni düşük olan, stresten çabuk etkilenen, genellikle kötümser davranan kişiler depresyona daha yatkındır.

Çevresel faktörler: Devamlı surette sözlü / fiziksel şiddete maruz kalmak, suistimal edilmek, taciz edilmek gibi olaylar depresyona girmeyi kolaylaştırır. Bunun yanı sıra, bazı tıbbi hastalıklar (örneğin beyin tümörü, vitamin eksiklikleri) depresyona neden olabilir.

Kopyala yapıştır diyetlere dikkat (2)

Akşam: Patates salatası; 150 gram patates, domates, biber, marul, soğan ve kimyon

Ara öğün yapmadan başladığınız bu öğünün glisemik indeksi yüksektir. Bu durumda porsiyonu az da olsa öğünle aldığınız enerji verimli kullanamadan depoya gidecektir. Çünkü vücudunuz bir kıtlık davranışı sergileyerek aldığınız tüm enerjiyi depolama eğilimi gösterebilir. Ayrıca kan şekerinizde glisemik indeksi yüksek bu öğün nedeni ile dalgalanmalar meydana gelebilir. Eğer egzersiz yapmak gibi bir öneri sunuyorsa bu plan sakın böyle bir öğün sonrasında yoğun bir aktivite uygulamayın. Kayıplarınız yağdan çok su olacaktır. Dikkat! Akşam öğünlerinde karbonhidrat alımı uykunuzun kalitesini de artıracağından tercih ettiğimiz bir noktadır. Ancak karbonhidrat seçimlerini glisemik indeksi daha düşük bulgur pilavı, kepekli makarna, kepekli pilav gibi karbonhidrat gruplarından yapmalı ve yanını sebze yemeği ve az yağlı yoğurtla desteklemelisiniz.

Gece: Cacık; 200 gram light yoğurt ve bir adet salatalıkla yapılmış

Gece yatmadan 2 saat önce yemek yeme işinizi bitirmeniz mide sağlığınızı da koruması için gerekli bir uygulamadır. Genellikle gece öğününde meyve ve az yağlı süt yoğurt grubu bir besin tercih edilebilir. Tüm bu verilen öneriler genel beslenme ilkeleri göz önünde bulundurularak verilmiştir. Ancak bir beslenme planı kişiye özeldir. Bu tarz diyetler kısa süreli uygulansa bile vücudunuzda kalıcı hasarlara neden olabilir.

Yastık boyun fıtığında etkili midir

Evet. Özellikle uygun olmayan yatak ve yastık boyun fıtığında en sık karşılaştığımız etkenler. Ortopedik yastıkların kullanılmasında fayda var. Ama her hastanın fiziki yapısı farklı olduğu için sadece boynunu destekleyecek biçimde bir yastık kullanması çoğu zaman yeterli.

ZARARI VAR MI

Hayır yok, eğer öyle rahat ediyorsanız böyle uyumanın bir mahzuru yok.

Ayrıca masaj, hastalarca çok tercih edilen bir yöntem. Ancak uygun kişiler tarafından yapıldığında yardımcı tedavi olarak kullanılabilir. Rahatlatıcı, kas sertliklerini giderici etkileri olsa da tek başına fıtığın tedavisinde kullanılmamalı. Hastaların yaptığı başka bir yanlış tercih ise kaplıcalar. Yüzeysel ısıtıcı etkisi olsa da yalnızca kaplıca tedavisi yeterli tedavi sağlayamaz.

BOYNUN DÜZLEŞMEMESİ İÇİN ÖNERİLER:

n Stresten uzak durun.

n Sevdiğiniz işi yapın.

n Kendinize vakit ayırın.

n Ağır kaldırmayın, klima önünde durmayın.

n Islak saçla dışarı çıkmayın.

n Boyun kaslarınızı güçlendiren egzersizler yapın.

n Düzgün pozisyonda oturun.

Bilgisayar başında uzun süre kalmamaya özen gösterin.

Kilo mu yağ mı

Fazla kiloluluk her zaman fazla yağ taşımak anlamına gelmiyor. Bazı insanlar doğuştan daha kemikli ve kaslı oluyor. Bu kişilerde vücut yağ oranı normal de olsa kilo ölçümleri fazla çıkabiliyor. İşte bu şansız insanlarda beden kitle ölçümleri doğru sonuç vermiyor ve değerlendirmeler onları aşırı kilolu gösterebiliyor. Eğer böyle biriyseniz kilo vermeye kalkmayın çünkü kilo vermek sadece yağ fazlalığı varsa faydalı olabiliyor. Şişmanlığın vücuda verdiği zarar kemik veya kas fazlalığı ile ilişkili ağırlıktan kaynaklanmıyor. Şişmanlık yağ birikimi ile birlikte olduğu zaman çok daha önemli. Yağ miktarı arttıkça vücudunuz sadece fazla ağırlık taşımakla kalmıyor kalbiniz, damarlarınız ve diğer sistemleriniz de risk altına giriyor.

Bu pencereden baktığınızda kilo kaybı sadece ve sadece yağ kaybı söz konusu olduğunda faydalı ve doğru kabul ediliyor. Yağ yerine kas yakan, yanlış egzersizleri içeren yüksek proteinli beslenme planları veya şok diyetler faydadan çok zarar veriyor. Yağ yakacağım derken kaslarınızı yakmayın! Kaslarınızın yanması canınızın yanması anlamına geliyor.

Depresyondaysanız bunları yapın

n Eğer doktorunuz depresyonda olduğunuz kanaatine varırsa, size bazı ilaçlar reçeteleyebilir ve bunun yanında bir takım önerilerde bulunabilir. Doktorunuzun önerilerine uyunuz. İlaçlarınızı düzenli kullanınız ve tedavi süresince doktor kontrollerinizi aksatmayınız. Doktorunuza soru sormaktan çekinmeyiniz.

n Kendinizi daha iyi hissettirecek aktivitelere katılabilirsiniz. Bunlar arasında aileyle ya da arkadaşlarla vakit geçirmek, sinemaya gitmek, hafif sporlar, sosyal, dini ve benzeri aktivitelere katılmak sayılabilir.

n Depresyondan iyileşme birkaç günde olmaz, sabırlı olunuz ve iyileşmenin yavaş olacağını ve kademeli bir şekilde giderek daha iyi olacağınızı kabul ediniz.

n Hayatınızla ilgili önemli kararlar almakta acele etmeyiniz (örneğin iş değiştirme, evlenme, ayrılma, boşanma, taşınma vb); bu konuda sizi yakından tanıyan kişilerin görüşlerini alınız ve mümkün olduğunca önemli kararları depresyonunuz iyileştikten sonraki döneme erteleyiniz.

n Hafta içi 2-3 defa yapacağınız fazla ağır olmayan düzenli egzersizin (örneğin yarım saat tempolu yürüyüş) depresyonun iyileşmesini kolaylaştırdığını unutmayınız.

Salatalık diyeti

Her yaz başında sizde de olduğu gibi, hızlı zayıflama ve bu işi çok uzatmadan çözebilmek için tek besine dayalı, kalorisi çok düşük olan çeşitli diyet denemeleri ortaya çıkar. Bu diyet denemeleri çok zararlı gibi görünmese de, önümüzdeki yıllara birer iz bırakacaklardır. Bu izler sizin her diyet denemesinde biraz daha zorlanmanıza , bir süre sonra bu tarz diyetlere vücudunuzun tepki vermemesine yol açacaktır. Bu nedenle kısa süreli düşünmek yerine biraz daha uzun süreli düşünecek olursanız, bu tarz salatalık diyeti yerine sağlıklı bir beslenme ve egzersiz programı ile bu işi çözmenin daha uygun ve kalıcı olacağını görmüş olacaksınız. Önümüzdeki 3 ayı değil, önünüzdeki 30-40-.. seneyi düşünmeniz gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları