Sağlık harcamalarını kısarak hayatımızla oynuyorlar

İşte yine dayanamayıp yazıyorum. Kendi kendime dertleniyorum. Ama artık hayatımızla oynanıyor, yazmak zorundaydım.

Sözde sosyal güvence altındaki kolesterol hastalarına raporlu da olsalar, kolesterol değerlerine bakıldıktan sonra ilaçları verilecekmiş. Herkes çok iyi bilir ki, kolesterol ilaçları, kalp ve yüksek tansiyon ilaçları, eczanelerdeki en pahalı ilaçlar.

Ben de kolesterol hastasıyım ve de raporla bu ilaçlarımı eskiden SSK hastanelerinden, şimdi ise bakanlığa bağlı sağlık kuruluşlarından düzenli aralıklarla, yazdırarak alıyorum. Hayat boyu kolesterol ve yüksek tansiyon ilacı kullanmam gerekiyor. İlaçlarımı düzenli olarak kullandığımda kolesterolüm düşüyor, kullanmazsam fırlıyor. Ve yüksek tansiyonla birleştiğinde kalp krizi riski taşıyorum.

Şimdi işin ilginç yanına bakar mısınız? İlacı kullandığımız için kolesterolümüz tahlillerde düşük çıkacak. O zaman da bakanlık bize kolesterol ilacı verdirmeyecek. Sebep sağlık harcamalarında kısıtlama!

İlacı gücü olanlar, kendi ceplerinden alıp kullanacaklar. Gücü olmayanlar ise kullanamayıp kolesterollerinin tavana vurması nedeniyle belki de kalp krizi geçirecekler...

Bu nasıl bir mantıktır! Zaten kolesterol hastası olmasanız, ne demeye bir yandan karaciğere zarar veren, bir yandan kasları eriten, oldukça ciddi yan etkileri olan ilacı kullanacaksınız ki? Kullanmazsanız kalp krizi ya da felç olma riski altındasınız da ondan yan etkilere katlanıyorsunuz ya işte.

Gelelim kalp krizine...

O da ayrı bir konu. Diyelim ki kalp krizi geçirmektesiniz, sosyal güvenceniz var, bir devlet hastanesinin acil servisine, oradan da kardiyoloji servisine yatırıldınız. Durumunuz kritik. Hemen acil bir müdahale ile size anjiyo yapılıyor, balonla daralan damar açılıyor ve damara stent takılarak hayata dönmeniz sağlanıyor. Buraya kadar her şey süper! Doktorlarınız müthiş başarılı... Birkaç gün içinde iyileşiyorsunuz. Onlara minnet duyarak hastaneden ayrılmak üzeresiniz ki, size müdahale eden ve büyük ihtimalle hayatınızı kurtaran doktorunuz size müjdeyi veriyor: "Kendinizde değildiniz, acil müdahale yapmamız gerekiyordu, size soramayacağımız için ancak sosyal güvenceniz sınırları içindeki ucuz stent’i taktık. Yoksa daha kalitelisini takmak için fark vermek zorundaydınız. Bu stent ile en fazla 1-2 yıl damarınız korunur. Bu süre sonunda aynı müdahaleyi tekrarlamak zorundayız. Diğeri ise çok daha pahalı ama, en az 5-6 yıl sürelidir."

İyi mi? Yani devlet sizin ancak 1-2 yıl yaşamanızı sağlayacak. Daha sonra garantisi yok. Paranız varsa, üzerine fark verip daha uzun yaşayacaksınız, yoksa "Ne yapalım, hastanın parası olmadığı için sizlere ömür..." diyecekler.

İşte ülkemizdeki sağlık politikasının içler acısı durumu.

Panik atakla ilgili sorunlara sitemizde çare buluyoruz

Sayın Feyza Hanım, insanların psikolog-psikiyatrlara ulaşamadığı; ya da onlardan değil de, sizden medet umduğu birçok konuda büyük hizmetleriniz oluyor.

Pazartesi günkü köşenizde ’panik atak’la ilgili okuyucunuzun feryadını ben de okudum. 12 yıldır panik atak hastalarıyla iç içeyim. Onların neler yaşadığını, ne acılar çektiğini ve hayatlarının nasıl dar bir alana hapsolduğunu biliyorum.

Yılların tecrübesini sanal ortama taşıdım. www.panik-atak.com ve www.panikbozukluk.com sitemizde A’dan Z’ye panik atağı anlattık.

Dünyanın her yerinden üyelerimiz var. Psikiyatrist olarak ben ve asistanım Psikolog İzzet Kan her gün sitemizde interaktif olarak üyelerimizin panik atakla ilgili sorunlarına çare bulmaya çalışıyoruz. Sitemize üyelik ve danışma ücretsiz. Ayrıca üyelerimizi ve bize gelen hastalarımızı korkularıyla yüzleştirmek için çalışmalar yapıyoruz.

Çalışmalarımız hakkında detaylı bilgi için, sitemizi ziyarete bekleriz.

Dr. Nihat Kaya Depam / nihatkaya@panikbozukluk.com


Sevgili Dr. Nihat Bey, hakkımdaki çok yerinde ve olumlu görüşleriniz için sonsuz teşekkürler... Sitenizi ilk fırsatta ziyaret edeceğim. Siz de benim gibi toplum için gerçek anlamda fedakarlık gerektiren bir görev üstlenmişsiniz. Bu işler hiç de kolay değil, çok iyi biliyorum. Panik atak gerçekten giderek yaygın bir sorun haline gelmekte. Ama günlük haberleri okumak bile bu rahatsızlığa yakalanmak için yeterli neden değil mi? Size de kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

Her tartışmamızda intihara kalkışıyor

Sevgili Güzin Abla, 1 yıla yakın zamandır devam eden bir ilişkim var. Ben onu çok seviyorum, o da beni. Fakat çok şüpheci ve kıskanç. Erkeklerle konuşmama dayanamıyor bu da beni çok sıkıyor. En ufak bir sorunda hemen gözü kararıyor. İntihar etmenin eşiğine geliyor. Hatta bir kere denedi de ölümün eşiğinden döndü.

Kendisi çok melankolik bir yapıya sahip. Cinler gördüğünü ve onu rahat bırakmadıklarını söylüyor. Ona nasıl yardımcı olacağımı bilemiyorum. Psikoloğa gitti ama verdiği ilaçlar uyutmaktan başka bir şeye yaramıyor. Bütün bunlara rağmen bana evlenme teklif etti. Onu seviyorum ama evlilik çok farklı. Henüz 19 yaşındayız ikimiz de. Onu reddedersem kendisine bir şey yapmasından korkuyorum. Ne olur bana bir yol göster.

RUMUZ: LADYINRED


Sevgili kızım, durum apaçık ortada... Bu gencin psikoloğa değil, psikiyatriste ihtiyacı var. Oldukça önemli bir durumda olduğunu söylemeliyim sana. Ona sevginle ve desteğinle yardımcı olabilirsin elbette, ama uzun süreli ve ciddi bir tedaviye ihtiyacı olduğunu da bilmelisin. Bilmem sevgin bunu karşılayabilecek düzeyde mi? Ama unutma ki, iyileşmeden evlenmeye kalkışmanız her ikinizin de felaketi olur. Üstelik yaşın da çok genç. Acele etme sakın...
Yazarın Tüm Yazıları