Sağlık

Gündüz TEZMEN
Haberin Devamı

Bronzlaşmanın karanlık çehresi

Bronzlaşmış bir cilt, sağlıklı ve güzel göründüğü için uzun yıllar boyunca tercih edilmiştir. Yaz aylarında sahillerde saatler boyunca güneşlenenler, yaz dışında da solaryumlar ve ultraviyole lambaları ile bronzlaşmaya çalışırlar. Acaba, plajları dolduran bu insanların ne kadarı güneş ışınlarındaki tehlikelerin bilincinde? Oysa son yıllarda bütün yayın kuruluşlarında bu konuda uyarıcı yazılar yer alıyor. Bu konudaki en son bilgileri de dikkate alıp, bilinçsizce güneşlenenleri bir kez de ben uyarmak istiyorum.

Ultraviyolenin tipleri ve riskleri

Güneş ışını, ultraviyole lambaları ve solaryumlardan yayılan ışınlardan bronzlaşmayı sağlayıcı ultraviyolenin (UV) bu açıdan önemli iki tipi var. Ultraviyole B (UVB), güneş yanıkları açısından etkiliyken, Ultraviyole A (UVA), derin dokuları etkileyici bir özellik taşır.

Ultraviyole ışınlarının aşırısının zararlı olduğu bilinmektedir. Ancak son yapılan çalışmalardan birinde, çok tehlikeli bir cilt kanseri türü olan habis melanomun oluşmasıyla UVA ışınları arasındaki ilişkinin ortaya konulması, bronzlaşma konusunu tekrar tartışılır hale getirdi.

Solariumların, UV lambalarının ve güneşte bronzlaşmanın yaygınlaşmasıyla, cilt kanserleri daha sık görülmeye başlandı. Cilt kanserleri, ışınlara daha yoğun maruz kalmayla bağlantılı olmakla birlikte, daha düşük dozlarda da başka zararlar ortaya çıkabiliyor, bunlar arasında cilt kırışıklarının artması, cildin hızlı yaşlanması ve bağışıklık sisteminin zayıflaması da var.

Güneş ışınlarının yararlı etkileri de var. Öncelikle, vücutta D vitamini üretilmesi açısından gerekli. Ancak, bunun için aşırı miktarda güneşe gerek yok. Bronzlaşma için gerekli olandan çok daha az miktarda güneş ışını D vitamini üretimi için yeterli olabiliyor.

Cilt tipi de önemli

Cilt tipi ve rengi de güneş yanıkları açısından önemli. Tip 1, denilen pembe-beyaz tenli kişilerde renk verici pigment yok denilecek kadar azdır. Bu kişiler güneşte kıpkırmızı olup yanarlar ama hiçbir zaman bronzlaşamazlar, ciltleri aşırı duyarlıdır ve güneşten çok zarar görürler. Tip 3, normal beyaz insanlardır. Güneşte orta derecede yanık oluşur, yavaşca bronzlaşırlar. Tip 2 bu iki tipin arasında yer alır. Tip 4 için zeytin rengi ten tanımlaması kullanılır. Esmer tenli olarak da nitelendirilirler. Güneş yanığı çok az olurken kahverengine varacak kadar bronzlaşma oluşabilir. Tip 5 açık renk zencilerdir. Yoğun bir şekilde güneşe maruz kalınca renkleri siyahlaşmaya başlar. Tip 6, siyah renkli zencilerdir, güneş yanığı olmadığı gibi güneş ışınına karşı duyarlı da değillerdir.

Ciltte bronzlaşmaya neden olan ultraviyole ışınları ve hangi cilt tipinde ne gibi etkiler yaratacağı konusunda sıklıkla karşılaşılan sorular ve yanıtları şöyledir;

Güneşin zararlı etkileri gençlerde neden görülmüyor?

- Ciltte yaşlanma ve kanserleşme gibi etkiler, hemen ortaya çıkmaz. Zararların hemen görülmemesi nedeniyle gençler de bu tehlikeden habersiz kalırlar. Zararların görülmesi uzun yıllar almakla beraber, gençlerin önlem almaması nedeniyle giderek daha genç yaşlarda görülmeye başlanmaktadır

Bazı kişiler uzun yıllar boyunca hep bronzlaşmış dolaşırken neden onlarda bu gibi zararlar görülmüyor ?

- Ultraviyole ışınlarının, cildin erken yaşlanmasında ve cilt kanseri oluşumundaki etkisi tartışılmaz bir şekilde kanıtlanmış durumda. Ciltte oluşan hasarlar, birikici özellik gösterir. Yıllar içinde her tahribat bir öncekine eklenir. Ancak cildin yapısı da önemlidir. Dünkü yazımda belirttiğim cilt tiplerinden 1 ve 2, yani renksiz derecesinde açık tenlilerde hasar daha fazla olurken, cilt rengi koyu olanlarda güneşten etkilenme daha az olmaktadır.

Solaryumlarda zararlı ışınları süzen filtreler olduğu söyleniyor. Bunlar güvenli midir?

- Hayır. Ultraviyole B (UVB) ışınlarının daha fazla güneş yanığı yaptığı ve solaryum ya da güneş ışını lambalarının sadece ultraviyole A (UVA) ışını yaydığı doğru olmakla beraber, UVA ışınlarının en tehlikeli kanser türlerinden biri olan habis melanomun oluşmasında ve bağışıklığn azalmasında rolünün olduğu unutulmamalı.

Güneş ışınının zararlarından korunmak için neler yapmalı ? - En zararlı ışınlar, saat 10 ile 16 arasında yayılır. Bu saatlerde dışarıda daha kalmak için çaba göstermek gerekir.

Güneş ışınlarının dik geldiği bu saatlerde açıkta kalmak zorunluğu varsa, geniş kenarlı şapka, uzun pantalon, uzun kollu gömlek giymelidir. Çok açık renkli ve ince dokulu gömlek ve tişörtlerin zararlı ışınların bir kısmını geçirdiğini unutmayın.

Güneşe çıkacağınız zamanlarda vücudunuzun açıkta kalan yerlerine koruma faktörü en az 15 olan güneş sütü sürün ve süre uzadıkça üreticisinin önerdiği aralıklarda tekrarlayın.

UV ışınını yüzde 95-100 oranında süzen güneş gözlüğü kullanın.

Eğer cildinizde daha önce bulunmayan siyah renkli bir ben oluştuysa ya da daha önce varolan benlerden birini görüntüsü değişmeye başladıysa, cildinizde iyileşmeyen bir yara varsa en kısa zamanda deri hastalıkları uzmanı bir doktora başvurun.

OKUR MEKTUPLARI

Köpek kisti nasıl bulaşır

B.ALTINDAĞ

Halk arasında köpek kisti olarak adlandırılan Ekinokok paraziti, köpeğin tüüyleri ile bulaşmaz. Hastalık etkeni olan parazit, bazı köpeklerin bağırsaklarında yaşar.

Evde beslemeyi düşündüğünüz köpeği, devamlı olarak pişmiş gıdayla besler, veterinerin önerdiği aralarlıklarla parazite karşı ilaçlarsanız ekinokok almanız söz konusu olmaz. Eğer köpeğinize iyi bakarsanız, onun tüyü sizin saçınızdan ya da kazağınızdaki koyun yününden farklı değildir.

Terim çok kokuyor

Y.B

Fazla terleme ve bu nedenle kötü koku, ter bezlerinin yapısına bağlı olmalı. Ancak soğan, sarımsak, baharat gibi kokulu gıdalar da terin kokmasına neden olabilir. Öncelikle bu gibi gıdalardan uzak durmalısınız. Daha sonra hergün banyo yapmak, eğer bu mümkün olmuyorsa koltuk altları gibi terlemeye eğilimli bölgeleri sabunlu bezle hergün silmek gerekir. Temizlendikten sonra koltuk altlarınıza kaliteli bir markadan deodorant sıkmalısınız. Bazı ürünler sadece ağır bir parfüm içererek ter kokusunu bastırmaya çalışır ama, ter kokusuyla ağır parfüm kokusu karışınca daha da kötü bir sonuç çıkmaktadır.

Öte yandan bazı kişilerin yaptığı gibi, deodorantı giysilerinize değil, koltuk altınıza sıkmalısınız. Eğer koltuk altlarınızın aşırı terlemesi devam ediyorsa, terlemeyi önleyici (antiperspirant) etkili bir deodorantı tercih etmelisiniz.

Yazarın Tüm Yazıları