Sağlık

Gündüz TEZMEN
Haberin Devamı

Bilim adamları ve deprem tartışması

Ağustos ayında başlayan deprem konulu tartışmalar, Düzce depreminin ardından İstanbul'daki risklerin arttığı yolundaki açıklamalarla en yoğun noktasına ulaştı. Bilim adamlarının farklı görüşler sunması üzerine de kafalar iyice karıştı. Olay öyle bir hale geldi ki herkes depremi unuttu sadece bilim adamlarını konuşur hale geldi.

Herkes bir şeyler söylerken bir de ben konuşmayayım dedim ama bugün televizyonda bir sayın bakan, ‘‘Bilim adamları abuk sabuk konuşuyor’’ deyince dayanamadım.

Sayın Bakan, ortada bir abuk sabukluk var ama bu bilim adamlarında değil, yıllardır ülkenin tepesine çöreklenip laf salatasından başka bir şey yapmayan politikacılarda. Bilim adamlarının bilimsel tartışmalarını böyle nitelendirenlerin bilim konusunda hiçbir bilgilerinin olmadığı ortaya çıkıyor. Biraz öksüren bir hastayı tıp uzmanlarının önüne koyup, kötü çekilmiş bir akciğer röntgenine bakarak, başka bir tetkik yapmadan kanser mi, zatürre mi, kist mi, abse mi, kireçlenme mi, bronşit mi diye teşhis koymasını ve hatta bu hastanın ne kadar yaşayacağını kesin olarak bilmesini isterseniz bundan farklı bir sonuç elde edemezsiniz.

Karamsar bir bakışla kanser olma ihtimali karşısında acilen ileri tetkik yapılmasını ve sonucuna göre gerekirse ameliyat olmasını, kanser çıkması halinde ameliyat yapılmadığı takdirde hastanın ölebileceğini düşünen ve bunu açıklayan bilim adamı da haklıdır. Farklı bir bakışla hastanın zatürre olduğunu bir süre hastanede yatarak uygun tedavi yapıldığı takdirde kısa bir sürede iyileşebileceğini düşünen ve bunu açıklayan bilim adamı da haklıdır.

Fikir tartışması şart

Atalarımız, gerçeklerin fikir tartışmalarından doğacağını söylemişler. Fikir tartışmaları yoğunlaştıkça kesin teşhise varmak için neler yapılabileceği daha da belirlenir. Yine tıp örneğinden yola çıkarsak, tomografi, tahlil ve benzeri ileri tetkiklerin yapılmasına karar verilir. Bunun sonucunda hasta yeniden değerlendirilir.

Yetersiz verilerle karar vermesi istenilen bilim adamı sadece tahminlerini söyleyebilir. Bilim adamları bu tahminleri yıllardır söylüyorlar. Bu seslenişlere yıllardır kulaklarını tıkayıp hiçbir önlem almayan, onlara ileri araştırmalar olanağı sunmayan politikacılar, şimdilerde, halk deyişiyle yumurta kapıya dayanınca, bilim adamlarını susturmaya ve bu tartışmaları yayınlayan medya kuruluşlarını RTÜK ile tehdit etmeye çalışıyorlar.

Marmara Bölgesi’nde deprem riskinin arttığı yıllardır bilindiği halde kaçak yapılaşmaya, yönetmeliklere uygun olmayan binalara göz yumanlar, 17 Ağustos ertesinde bile hala uyanmayıp tartışmaların ve halkta paniğin artması üzerine ‘‘Yapılacak, edilecek’’ demeye başladılar.

Bunlara ‘‘Şimdiye kadar yapmanız gerekenleri niye yapmadınız’’ diye hesap sormayanlar, riskler konusunda görüşlerini açıklayanları susturmaya çalışıyorlar.

Bu konuda araştırmalar yeterli olmadığı için kesin olan bir durum yok, bırakın bilim adamları görüşünü açıklasın, halk kime isterse inansın ve başının çaresine baksın. Çünkü sizin doğru dürüst bir şey yapacağınız yok. Eğer bilim adamlarına geniş imkanlar sunmak için bir şeyler yapabilecekseniz onu yapın. İmkanı bol olan ülkelerle görüşüp, yardım olarak ceset torbası isteyeceğinize acilen bilimsel araştırma desteği sağlamaya çalışın. Ve siz ey sevgili halkım, artık, aklın ve bilimin sesini dinleyenleri seçmeyi öğrenin lütfen.

Yazarın Tüm Yazıları