Sağlık

Gündüz TEZMEN
Haberin Devamı

Okur mektupları

Koku alamıyorum

Ben 40 yaşında bir kadınım. Uzun yıllardan beri devam eden alerjik nezlem vardı. Sık sık da sinüzit oluyordum. Burnum sık sık tıkandığı için burun damlası kullanarak idare ediyordum. Bu sayede nezle pek sorun olmuyor. Ancak son zamanlarda burnum koku almamaya başladı. Acaba koku alamamak alerjik nezlenin bir sonucu mudur? Başka bir hastalık başlamış olabilir mi?

BG. Üzümlü / ANTALYA

Çevremizde bu kadar güzel koku varken, koku alma duyusunun kaybı, gerçekten hayatın renklerinden birinin kaybı demektir. Bu sevimsiz duruma yol açan bazı sorunlar var. Bu sorunları daha iyi anlayabilmek için, koku alma mekanizması hakkında biraz bilgi vereyim. Koku alma ile ilgili duyargalar burnun içinde yer alır. Bunlardan çıkan sinir lifleri beyindeki koku alma merkezine ulaşır. Duyargalardan kalkan elektriksel uyarılar beyindeki ilgili merkeze ulaştığında koku alma işlemi tamamlanmış olur.

Bu sistemin bir yerinde aksaklık olduğunda, koku alma duyusu kaybolacaktır. Kallmann sendromu denilen ve erkeklerde üreme sistemi gelişmesini de olumsuz yönde etkileyen doğumsal bir hastalıkta, koku alma duyusu da yoktur. Bunun dışında sonradan gelişen koku duyusu kayıplarının en sık rastlanan nedeni, burun içindeki sinir liflerinin tahrip olmasıdır. Devamlı nezle kadar devamlı olarak burun damlası kullanmak da sinir liflerinin tahribine yol açar. Özellikle alerjik burun sorunu olanlarda görülen burun polipleri, burun kanalını tıkayacağı için koku alma duyusu kaybına yol açabilir. Özellikle burnu da etkileyen virüs hastalıklarında da koku duyusu kaybolabilir. Hastalık geçtikten sonra genellikle tekrar normale dönülür. Kafa çarpmaları da sık rastlanan etkenler arasındadır. Kazalar sırasında ortaya çıkan bu durum, koku sinirinin zedelenmesi ve kopması ile oluşur.

Beyin tümorleri, kafa içine yönelik ameliyatlar ve beyin kanamaları gibi koku merkezinin etkilenmesi halleri de koku duyusu kaybına yol açabilir. Koku duyusu kaybı olanlar, tatlı, acı ve ekşi gibi tat alabilirlerken, yemeğin lezzeti konusunda da azalmadan şikayet ederler. Çünkü bu duyu, genizden buruna ulaşan kokulara bağlıdır.

Tedavi, esas nedenin ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Ancak burun içindeki liflerin, koku sinirinin ve beyindeki koku merkezinin tahrip olması halleri, çoğu zaman tedaviye cevap vermeyen durumlardır.

Sizin, bir kulak-boğaz ve burun hastalıkları uzmanına başvurarak muayene olmanız ve onun önerileri doğrultusunda tedavinizi sürdürmeniz gerekecek. Bu gerçekleşinceye kadar burun açıcı damlalardan uzak durmanızı tavsiye ederim.

‘‘İdrarımı tutamıyorum’’

S. M. ÖZENLİ / İZMİR

Altı ay önce olduğunuz prostat ameliyatından sonra başlayan idrar tutamama hali, çoğu zaman idrar yolunun iltihaplanmasına bağlı olabilir. Bu gibi hallerde genellikle sık ve ağrılı olarak idrara çıkma şikayeti de görülür. Yapılacak bir idrar tahlili ile iltihaplanma olup olmadığı aydınlığa kavuşurulur. Varsa, iltihaplanmaya karşı antibiyotik kullanılması, yararlı sonuç verecektir. Bazen de ameliyat sırasında, idrar kesesinin alt kısmında bulunan ve kapak görevi yapan kısım zedelendiği için, idrar kontrolunda kusur olabilir. Ameliyatınızı yapan doktorla bağlantı kurmanız yararlı olacaktır.

Rahim kanseri nasıl teşhis edilir?

A. UMUR / ESKİŞEHİR

Rahim ağzı kanseri ile rahim iç çeperinin kanseri, farklı farklı hastalıklardır. Rahim ağzı kanseri tıp dilinde serviks kanseri olarak, rahim içinin kanseri ise endometrium kanseri olarak adlandırılır. Pap test özellikle serviks kanseri açısından duyarlıdır. Endometrium kanserinde ise başarı oranı %50 civarındadır. Kanserlerin teşhisi ve takibinde kan tahlillerinin kullanılması, tümör markerleri denilen bazı tahlil yöntemleriyle mümkün olabilmiştir. Ancak bu sonuçları tek başına değerlendirmek bazen yanıltıcı olabilir. Sonuçların diğer teşhis yöntemleriyle doğrulanması gerekir. Siz, doğrudan bir laboratuara başvurmak yerine, kadın hastalıkları uzmanı bir doktorla görüşüp, tetkikleri onun yönlendirmesine göre sürdürürseniz daha yararlı olacaktır

Spermin az olması sorun değil

M. D. / İSTANBUL

Döllenmiş yumurtanın bir başka kadının rahmine yerleştirilmesi yolunda bazı uygulamalar yapılıyor. Ancak bu olayda gebeliği sürdüren kadın, bir anlamda karnını kiralamış gibi oluyor. Çocuğun gerçek ve yasal anne-babası, yumurta ve spermin sahipleri oluyor. Bir başka uygulama, başka bir erkekten alınan spermler ile yapay döllenmedir. Ancak bu da bizim yasalarımız açısından mümkün değil. Eşinizin spermlerinin az olması sizi endişelendirmesin. Genel olarak tüp bebek yöntemleri denilen yöntemler arasında buna da çare var. Hatta bazen hiç spermi olmayan erkeklerin testislerinden hücre alınmasıyla bile dölleme gerçekleştirilebiliyor. Eğer eşiniz sperm sayısını arttırmak için tüm tedavi olanaklarını denedi ve sonuç alamadıysa, tüp bebek merkezlerinden birine başvurmanızı öneririm.

Yazarın Tüm Yazıları