Saddam bugün devrilse rahatlar mıyız

DÜN aklıma şöyle bir soru geldi: Saddam Hüseyin bugünlerde bir darbeyle devrilse bu Türkiye açısından çok mu iyi olur, çok mu kötü?

Cevabınızı tahmin ediyorum.

Pek fazla düşünmeden, ‘‘Elbette çok iyi olur’’ diyeceksiniz.

ACELE ETMEYİN

Ama o kadar acele etmeyin.

Türkiye şu an bu işin en kritik noktasında bulunuyor.

Saddam devrilse, belki ABD'nin Türkiye üzerindeki baskısı bitecek.

Ama Türkiye-ABD ilişkileri ne olur?

Acaba bu güzel vazo bir daha tamir edilememek üzere çatlar mı?

Çünkü son 15 gündür Washington'da Türkiye'ye karşı olan duygular, bir dostun attığı kazığın yarattığı düş kırıklığı haline dönüşüyor.

Yani, Saddam bugün devrilse, Irak krizi biter, ama bu düş kırıklığının tamiri çok zaman alır.

Çünkü Washington'da, ‘‘Bu müttefiklik, bugün için değilse ne zaman için’’ sorusunun cevabı verilmemiş olacak.

Buna karşılık Türkiye'nin de geçen savaştan kalma bir ‘‘düş kırıklığı’’ alacağı var.

Geçen savaşın en fedakár müttefiki hiç kuşkusuz Türkiye idi.

Ama savaş bittiği an, verilen sözler unutuldu.

Türkiye bu savaşın bedelini en ağır ödeyen ülke oldu.

Dolayısıyla, iki müttefikin ‘‘düş kırıklıkları’’ eşitlenmiş oluyor.

Geçen hafta pazartesi akşamı geç saatte Güniz Sokak'taydım.

Dokuzuncu CumhurbaşkanıSüleyman Demirel'le bir saate yakın süre sohbet ettik.

Tabii üzerinde en çok konuştuğumuz konu Irak savaşıydı.

Demirel, Amerikan yönetiminin Türk hükümeti üzerinde nasıl bir baskı yaptığını tabii ki çok iyi biliyordu.

Bu savaşın Türkiye için çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söylüyordu.

GİRME, KÜSTÜRME

Kendisine şu soruyu sordum:

‘‘Siz olsaydınız ne yapardınız?’’

Bana tam Demirelvari bir cevap verdi.

Daha doğrusu, kendi adına bir şey söylemedi.

Sadece bir siyaset portresi çizdi.

O portre şöyleydi:

‘‘Savaşa girmeyeceksin, ama Amerika'yı da küstürmeyeceksin.’’

Tabii bu, bugün Ankara'da herkesin yapmak istediği şey.

Ama nasıl yapacaksınız?

Amerika Birleşik Devletleri sizden ‘‘iyi bir müttefik olup olmadığınızı’’ ispatlamanızı istiyor.

Ve siz kıvranıyorsunuz.

Üstelik haksız da değilsiniz.

DÜNKÜ TABLO

Bu dönemde, ‘‘dışarıdan gazel okumak’’ en kolay iş.

Ama siyasi sorumluluk sizdeyse, bu çok zor bir karar.

Çünkü Ortadoğu dengeleri üzerinde oynamak çok riskli bir durum.

Üstelik kamuoyunuz da buna pek sıcak bakmıyor.

O zaman bu ip cambazlığını nasıl yapacaksınız?

Türkiye şimdi bunu yapmaya çalışıyor.

Dünkü şu tabloya bakın.

Ülkenin Başbakan'ı konuşmuyor, açıklama yapmıyor.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ise Moskova'dan garip bir açıklama yapıyor.

Sözü şu:

‘‘Hava desteğinin üsler dışında olmaması lazım.’’

Aynı saatlerde Doğan Haber Ajansı'nan öğreniyoruz ki, Mersin Limanı'nın NATO tarafından da kullanılan bölgeleri kapatılmış ve suyu derinleştirme çalışmaları başlamış.

Yani teçhizat ve araç taşıyacak ağır tonajlı gemilerin yanaşabilmesine elverişli hale getiriliyor.

Biz keşif izni verilecek mi verilmeyecek mi derken, Amerikalılar iki ay önce keşif yapmışlar bile.

Olay bundan önceki Başbakan Bülent Ecevit'in döneminde başlamış.

Askerler ise bu konuda daha da sessiz kalmayı tercih ediyorlar.

Ama o çevreden gelen bilgilere bakılırsa, onlar da ‘‘siyasi kararın iletilmesini’’ istiyorlar.

Yani sivillerin sorumluluğu yüklenmelerini.

Bütün bunlar da Washington'da şu izlenimi yaratıyor:

‘‘Ankara'da herkes topu birbirine atıyor.’’

Bu savaş gerçekten 10 gün sürebilir ve Saddam gidebilir.

İŞTE O SORU

Şimdi hepimizin oturup şu sorunun cevabını vermesi gerekiyor:

‘‘10 gün sürebilecek bir savaş için, çok etkili bir müttefiki kaybetmenin ve bölgeyle ilgili karar sürecinin dışında kalmanın yararı var mı?’’

‘‘Var’’
diyorsanız, politikamız doğrudur.
Yazarın Tüm Yazıları