Sabaha karşı notlar

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Genel Yayın Yönetmeni'ni gün geçtikçe daha iyi anlamaya başladım.

Eskiden bana sabaha kadar uyuyamadığını anlatır, ben de ona inanmazdım. Ama doğruymuş, insanlar gerçekten yaşlanınca uykusuzluk çekmeye başlıyorlar.

Geçen gece sabaha karşı vicdanım sızladı ona bunca yıl inanmadığım, onunla arkasından dalga geçtiğim için.

Sabah üç oldu, baktım bende uykudan eser yok.

Bir ara, Genel Yayın Yönetmeni'ni ‘‘Buzdolabındaki donmuş pizzaları ısıtır yeriz’’ diye kandırıp, davet edeyim diye düşündüm.

Çünkü adım gibi biliyordum ki o da o saatte benim gibi boş gözlerle televizyona bakmaktaydı.

Ancak bu fikirden vazgeçtim, çünkü onda saat kaç olursa olsun, hangi ortamda olursa olsun gazete üzerine konuşma adeti var. Ben ise sabah saat 10.00'da bile buna tahammül edemediğimi biliyorum. Allah bilir sabaha karşı saat 3.00'te buna muhatap olsam kimbilir neler olurdu.Vazgeçtim ve tek başıma zapping yapmaya başladım.

İşte uyumadığım saatlerde sabaha karşı televizyon izlerken aldığım notlar.

Biraz karışık olmuş notlar, kusura bakmayın olduğu gibi aktarıyorum size.

***

Playboy kanalında sadece ince çizgiler gözüküyor. Rana beni buna abone yaptırtmadı. Şifre çözülemediği için ince çizgiler var, buna ısrarla bakıyorum çünkü biraz sonra hipnoz olup uyuyacağım tahmin ediyorum. Gecenin karanlığında bu ekran Poltergeist filminde insanları yutan televizyon canavarına benziyor. Bu sihirli güzelliği bozan tek şey ise arada bir ekranda ince çizgilerin arasında muhteşem bir bayan poposunun gözükmesi. İyi ki abone olmamışım bu kanala, çünkü hayatta sabaha karşı yapılacak en anlamsız şey üstü çıplak mayolu bazı kadınları yatakta zıplarken izlemektir. Bu günün her satinde bir zaman kaybıdır ama sabaha karşı üçte, yani insanın katiyen ajite olmaması gerektiği saatte bu görüntü yüzde yüz absürddür.

***

Aman Allahım. Bu kanal varken neden Playboy'a para bastırıp üye olunur ki? Bir Türk kanalında video klip gösteriliyor. ‘Massive Attack’ diye bir şey, Ve evet kadın striptize başladı. Ve evet iki dakika sonra da çırılçıplak. Playboy kanalının yöneticileri bu striptizi seyretselerdi utançtan kıpkırmızı kesilirlerdi yemin ediyorum. Bu striptizden sonra uykumun gelmesi ihtimali tamamen ortadan kalktı. Ajite olmaya başladım.

***

Uyuyabilmem için yeni bir şans yakaladım. Seksüel ajitasyonum aniden sona erdi. Çünkü dünyada seksüel heyecana karşı bulunmuş en büyük panzehir ekranda belirdi. Celine Dion şarkı söylemeye başladı. Celine Dion'u ben erkeklerdeki seksüel hormonları aniden yutup öldüren bir sülüğe benzetiyorum. Ona 30 saniye bakınca striptizin etkisi tamamen ortadan kalktı. Hatta seks fikrinden bile nefret etmeye başladım.

***

O kadın anlaşılan Grammy ödüllerinde karşıma çıkmış. Bir süre sonra o ödül töreninde Aerosmith sahneye çıktı. Yahu bunların solisti Mr. Tyler aynen tıpatıp Mick Jagger'a benziyor. İnanılacak gibi değil yani. Bilhassa ağız yapıları çok benziyor. Ağız yapıları inanılmayacak derecede çirkin ikisinin de. Liv Tyler'ın bu adamın kızı olabilmesi nasıl da genetik bir mucize, anlatamam size.

***

HAYIR OLAMAZ. OLAMAAAAAAZZZZ! Show TV akşam haberlerini sabahın 3.30'unda tekrardan veriyor. Yahu akşam 19.30'da Reha'yı çekmek zorken sabah 3.30'da insan onu dinlerken aniden çıldırabilir yemin ediyorum. Bütün şehir uyurken Reha'nın sesi İstanbul semalarında yankılandı.

***

Yabancı kanallara bakayım dedim. CNBC var, hani ekonomi haberleri sunuyor durmadan. Orada sabaha karşı tuhaf bir transformasyon yaşanmış. Ekrana sürekli olarak mükemmel İngilizce konuşan Çinliler geliyordu. Bir ara uykusuzluktan yavaş yavaş bilincimi kaybetmekte olduğumu bile düşündüm. Bir maceralarında Dalton kardeşler hapisten kaçarlarken tüneli çok derine kazmışlardı. Yanda dört kat altta Çinli işçiler çalışıyordu ve Joe Dalton bunları duyduğu anda cehenneme kadar indiklerini sanarak ‘Eyvah çok derine kazmışız’ demiş sonra da nedense Averel Dalton'u dövmüştü. Bunu hatırladım. Ben de kişisel bir cehennem mi yaşıyordum acaba. Sonra saat farkı nedeniyle bu kanalın Asya yayınını izlemekte olduğumu fark ettim. Bu da içimi rahatlatmadı çünkü bir Çinli'nin böylesine güzel İngilizce konuşması mümkün değildi. Bunun nedenlerini düşünmeye başladım. Bunun arkasında mutlaka esrarengiz bir şeyler olmalıydı.

***

Bir kanal vardı ya, nerede o. Hani akşam bir saatten sonra sadece akvaryum içinde gezen balıkları saatlerce gösteriyordu. Belki o beni uyuturdu. Belki diyorum çünkü bu görüntüye bakarken de bir süre sonra elinizde olmadan balıklarla konuşmaya, onlara bağırmaya başlıyorsunuz. Ve tabii ki uykunuz da tamamen kaçıyor. Ama ne yazık ki o mükemmel kanal ortadan kalkmış. Bu RTÜK anlamsız işlerle uğraşacağına halkın ilgi gösterdiği programların böyle aniden habersiz kaldırılmasını önlese ya.

***

NOT: Power FM'de tuhaf bir şeyler oluyor. Her akşam saat 19.00'da arkadaşım Cem Ceminay'ın çok severek dinlediğim programını dinlemek için radyoyu açarım. İki gündür karşıma Cem yerine Müslüm Gürses'in şarkıları çıkıyor. Power FM'in yayını bir kaç gündür korsan bir müdahaleyle engelleniyor.

Ceminay da dahil kime sorduysam bu konuda konuşmak istemedi.

Bir korku var gibi geldi bana. Hayırdır inşallah acaba ne oluyor?



Yazarın Tüm Yazıları