Rüzgárlar ters esmeye başladı

AB olayında yaşadığımız rezalet her kesimde büyük tepki yaratıyor. Pazar gecesi Mesut Yılmaz’ı Haber Türk ekranında izlediniz mi?

AB’nin en büyük savunucusu, AB’ye girmemiz için başbakanlığı döneminde en büyük çabayı harcayan Yılmaz bile, son rapor için ‘terbiyesizlik’ diyor, bu işin sonunun karanlık olduğunu söylüyor ve ‘basın bayram ilan etmeden önce bu raporu iyi okusun’ diye uyarıyordu. Bu sözlerin, böylesine gerçekçi tespitlerin Mesut Yılmaz tarafından dile getirilmiş olması çok önemlidir. Haber Türk bu programı defalarca yayınlamalıdır.

***

Hükümetin yaptıkları, bugüne kadar AKP’ye destek veren İslamcı kesimi de ayağa kaldırdı. Hatta kendi milletvekilleri bile açıktan tepki vermeye başladılar. İşte İstanbul milletvekili ve iktidarın akıl hocalarından Nevzat Yalçıntaş’ın dün İslamcı gazete Vakit’in manşetinden verilen sözleri:

‘Halkın nabzını sürekli tutmak gerekir. Beklentiler cevaplandırılmazsa kitleler sabırsızlaşır. İşte (AKP iktidarı olarak) iki seneyi devirdik, üçe giriyoruz. Halkın bizden çözüm beklediği birçok temel sorunda henüz elle tutulur bir şey yapamadık. Oysa halk bu sorunların bir an önce çözülmesi için sabırsızlanıyor. Demokrasilerde ‘bir kere reyini aldık, artık keyfimize bakarız’ anlayışı yoktur. Bunu yapan partileri milletin nasıl tasfiye ettiğini geçen seçimlerde gördük.’

***

Aynı gazetenin yazarları da bombardımana başladı. Bunlar AKP açısından iyi belirtiler değil. İşte dünkü Vakit’in bazı köşe yazılarından alıntılar. Hüseyin Üzmez, AB’ye hitap ediyor:

‘Biz sizin alçaklığınızdan korkmuyoruz da, siz bizim intikamımızdan mı korkuyorsunuz? O güçte olsak zaten kapılarınızda sürünmezdik. İkiyüzlü sahtekár Batı sıkıştı. Şimdi bahane arıyorlar. Böylesine kokuşmuş topluluklardan oluşan bir AB’ye katılmak bizim için zül ve zillettir (alçalma ve alçaklıktır).’

Mustafa Kaplan
yazıyor:

‘Ülkeyi hayalle avutanlar denizin bittiğini neden görmek istemiyor? Kürt vatandaşlar azınlık, Aleviler dini azınlık olacaksa, ülkenin (Türkiye’nin) kırk parçaya bölünmesi için Pandora’nın kutusu açılmış olmayacak mı? Türk ordusu Kıbrıs’tan çekilmeyecek mi? KKTC’yi tanımaktan vazgeçmeyecek miyiz? Ermenistan’la sınırlarımız açılmayacak mı? Ayasofya’yı kilise yapmayacak mıyız? İstanbul’u, Vatikan gibi ekümenik Fener Patriği’ne buyur etmeyecek miyiz? Ruhban Okulu’nu açmayacak mıyız?

Eğer 17 Aralık’ta müzakere tarihi verilirse imiş, en erken 2014’te serbest dolaşım hakkı olmayan şartlı bir üye olarak alınmamız mümkün olabilirmiş! Ölme eşeğim ölme hikáyesini müzik eşliğinde dinleyebilirsiniz!

Şu gelinen durum ise ‘finale kalma’ imiş! Yediği yumruklarla feleği şaşmış boksöre moral vermeye ne zamandan beri finale kalma deniliyor?

Efendiler, ya ülkenin başındakilerin kendilerinden haberi yok, ya da hepimizi kendimizden habersiz birer robot sanıyorlar. Kusura bakmayın, benim robot olmaya niyetim yok.

Geçmişte Sevr planını yapan Avrupalılar, bu emellerinden en küçük bir geri adım attılar mı sanıyorsunuz? Batmış bir ekonomiyi kurtarma hayali ile kucağına atıldığınız AB, bizi bu halimizle asla içine almayacaktır. Maçın neticesini ben şimdiden ilan ediyorum: Yenildik.’

Aynı gazetede dün Abdurrahim Karakoç yazıyor:

(Hükümet için) Öyle bir yola girdiler ki, karanlık çıkmazlarla dolu. Kesinlikle önümüze bir Rum engeli çıkacak. Kıbrıs’ı tamamen vererek mi atlayacaksınız engeli? Ermeni meselesinde geliştirilmiş projeniz var mı? AB size değil, siz onlara muhtaçsınız. Kopenhag kriterlerini yerine getirmekle ev ödeviniz bitti mi? Bitti diyorsanız, raporda yer alan yeni dayatmalara ne diyeceksiniz? Kürtlere azınlık statüsü tanıyın teklifinden siz ne anlam çıkardınız? İlle de bölünmemizi istiyorlar. Sayın Dışişleri Bakanımız ‘O mesele halledildi’ demiş olsa da, konu ısıtılıp ısıtılıp önümüze gelmeyecek mi? Var mı bir garantiniz? Ya şu Alevilik konusundaki düşünceleriniz nedir?

Herifler yufka yerlerimizi tespit etmişler, vuruyorlar yumruklarını.’

***

Ve sevgili okuyucularım, son olarak Yunanistan Cumhurbaşkanı Kostis Stefanopulos’un dünkü sözleri:

‘Türkiye’nin AB üyeliğine yardımcı oluruz. Ancak Türkiye’nin yükümlülükleri var. Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanıması gerekir. Patrikhanenin ekümenik statüsünü kabul etmeli, Ruhban Okulu’nu açmalı ve Elen soydaşlarımızın malvarlığını geri vermelidir.’

İşte size son AB rezaleti ve hükümetin ülkemizi düşürdüğü durumlar... Mesut Yılmaz, Nevzat Yalçıntaş, İslamcı köşe yazarlarının tepkileri ve Yunanistan Cumhurbaşkanı’nın bunlarla, ayrıca bizim tepkilerimizle örtüşen sözleri.

AKP zor durumda. Bindiler bir alamete, gidiyorlar kıyamete. Tabanı altından kaymaya başladı. Bu AB pilavı daha çoook su kaldıracak, büyük olasılıkla bunları gümletecek!
Yazarın Tüm Yazıları