Ruhumuzdaki Saddam'ı yok edelim

Güncelleme Tarihi:

Ruhumuzdaki Saddamı yok edelim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Belki de her meseleyi evrensel boyutta düşünmeye alıştığım için, Stalinizm'e her zaman karşı çıkmışımdır. Stalinizm, Lenin'den sonra Sovyetler Birliği'nin başına çöreklendi ve bu çöküş tohumlarını daima içinde taşıdı. Sovyetler Birliği'nin çöküşü, büyük bir felsefenin değil, Stalinizm'in çöküşüdür.

Stalinizm belki de sadece Nazi Almanyası'nın İkinci Dünya Savaşı'nda mahvolmasına yaradı. Ancak Sovyetler Birliği'nin başında o zaman Stalin yerine Troçki olsaydı, belki de Nazi Almanyası Sovyetler Birliği'ni ilk anda bu kadar gafil avlayamayacaktı.

Sosyalizm belki de kendi içindeki çelişkileri daha doğru değerlendirerek enternasyonalleşecek ve dünyadaki bugünkü vahşi kapitalizmin önünü daha da rahat kesecekti.

Belki de dünya bugün savaş arifesinde olmayacak, karnı tok ama özgür insanların dünyası olacaktı.

Ne var ki bugün gerçek yazdığım gibi değil ve bugünün gerçekleri üzerine filozofi inşa etmek zorundayız.

Yıkılan Stalinizm'in şimdi nerelerde yaşadığını dikkatle saptamak zorundayız.

Ve içimizdeki Stalinizm'i ayıklamak zorundayız.

* * *

Bence bizim cumhuriyetin temellerinde Eflatun felsefesi yatıyor. Eflatun'un devlet ütopyası Türkiye'nin temellerini şekillendiriyor.

Bu ütopya, İsa'dan önce dört yüzlü yıllardaki İsparta Devleti'nden esinlenerek ortaya atılmıştır. Eflatun bu ütopyayı, ‘‘cumhuriyet’’ adlı ünlü diyaloğunda yazmış ve kendi adına Sokrates'i konuşturmuştur.

Ne var ki Sokrates, diğer diyaloglarda gördüğümüz Sokrates'ten çok farklıdır. Özgürlükçü değil baskıcı, demokrat değil adeta komünisttir.

Ve hatta Stalinist'tir.

Anlaşılmaktadır ki, bu diyalogda konuşan Sokrates değil, öğrencisi Eflatun'dur. İstediği devlet düzeni de bir anlamda ilkel komünizme yaklaşmaktadır. İstenen devlet, İsparta gibi yasakçı, baskıcı, bireyi devlete adanmış kurban gibi düşünen bir devlettir.

Eflatun bu diyaloğuyla, demokratik değil, otokratik ya da totaliter ve oligarşik devletlerin yol göstericisi olmuştur.

* * *

İsparta bu düzende yaşarken aynı zamanda Atina'da demokrasi vardı.

Demek ki bu iki düzen de çok eski bir geçmişe dayanıyorlar. Bu iki düzen de yan yana yaşayabiliyorlar.

Ne var ki İsparta'daki yönetim, yönetenleri asla ayrıcalıklı kılmıyordu. Yönetenler, yönetilenlerden çok özveri sahibi olmak zorundalardı.

İşte iş burada karışıyor, baskıcı yönetimlerin yöneticileri özveriye yanaşmıyorlardı. Sistem yozlaşıyor ve çöküyordu.

Saddam ve benzerlerinin dramı işte buradadır.

Enflasyonun, yolsuzlukların, çetelerin ve giderek artan baskıların da kökü buradadır. Ülkedeki sancıların kökü buradadır.

Biz önce kendi ruhumuzdaki Saddam'ı yok etmeliyiz.

Irak'taki Saddam, daha az tehlikelidir.













Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!