RTÜK bu rezaleti durdurmalı

Reyting savaşını kazanmak için bir televizyon programının kırpılıp kırpılıp 10 televizyon programı haline getirilmesini daha önce de eleştirdim.

"Bu konu reklamvereni yanlış yönlendiriyor ama her şeyden önemlisi televizyon pazarını da yanlış yönlendiriyor. Tutan ve tutmayan işler sıralaması konusunda sanal bir dünya yaratıyor" dedim.

TİAK umursamadı, AGB denetçisi umursamadı (AGB denetçisinin neyi umursayıp umursamadığı konusunda artık bir takım kaygılarım var zaten). Dolayısıyla konuyu RTÜK’e götürmenin zamanı geldi.

Eğer RTÜK kendini Türkiye televizyon sektöründen sorumlu tutuyorsa bu rezaleti durdurmalı. Ekranlarda yaşanan seviyesizliğin önemli nedenlerinden biri de bu.

RTÜK, reyting ölçüm ve raporlamanın standartını denetleyecek, ölçümün ve denetimin şeffaflaşmasını sağlayacak yapıları kurmalı.

RTÜK de beceremezse bundan sonraki durağım TBMM...

Umarım TMBB’de beni dinleyecek ve yasa önerisi verecek sağduyulu 25 milletvekili bulurum.

RTÜK haklı ama

RTÜK Erman Toroğlu’nun "kodumu oturtan" programı için soruşturma başlatmış, kanaldan savunma istemiş. Spor programı yapımcıları ile de "daha nitelikli programlar yapmaları için" bir toplantı yapmış.

Bunlar güzel gelişmeler. Erman Toroğlu’nun "açık ve yakın" tehlike olduğu her haliyle o kadar belliydi ki!

Çok önce yapılması gereken buydu. Keşke Erman Toroğlu "asker kodumu oturtsun" çağrısı yapmadan önce RTÜK hareket geçseydi.

Erman Toroğlu’nun yarattığı şok dalgadan en rahatsız olan kesim ise, (ben de bu kadar laik cumhuriyetin altını oymak için uğraş verseydim ben de korkardım) darbe korkusu ile yaşayan AKP iktidarı oldu.

RTÜK, Erman Toroğlu’nu ve kavgayı körükleyen, gençlere futbolu olduğundan daha fazla önemseten abuk subuk spor programlarını "darbe çağrısı" nedeniyle uyarınca ister istemez "RTÜK iktidar baskısıyla harekete geçti" izlenimi verdi.

RTÜK, "Niye bu zaman kadar uyarmadı da şimdi uyardı" sorularının muhatabı oldu.

Bu yanlış algılar ve haklı sorular RTÜK’e ders olmalı.

RTÜK, "açık ve yakın tehlike" olarak gördüğü konuları araba devrildikten sonra değil, araba devrilmeden önce gündeme getirmeli, haklı olduğu konularda haksız duruma düşmemeli.

Türkiye karmaşık öyküleri sevmiyor

"24" dizisiyle ilgili düşüncelerimi yazdığımda Emmy ödüllerini silip süpüreceğini bilmiyordum. Ödülleri topladığını öğrenince sevindim, Hakkıydı çünkü. Birçok okurumun da aynı şekilde düşündüğü belli. Dün "24" yazım nedeniyle e-posta yağmuruna tutuldum. Gelenlere örnek olsun diye Fikret Ötken’in yazdıklarına yer vermek istiyorum.

"24 dizisini uzun süredir izliyorum. Süper ve çok akıllıca. Bazı bölümlerden sonra uyuyabilmem için Xanax içmem gerekiyor. Beğendiğinize sevindim. Bizdeki yönetmenlerin de seyretmesi gerekiyor. Böyle bir dizi yapmalarına imkan yok ama hiç olmazsa kendi durumlarının farkında olurlar. Bunu seyrettikten sonra da, başka dizi beğenmeye imkan yok. Bu hafta yeni bir macera başladı. Size iyi seyirler.."

Yorum: Sevgili Fikret, bizdeki yönetmenlere haksızlık yapmayalım. Bu iş senaryo, para ve teknik altyapı sorunu. Ancak başka bir şey var ki o da madalyonun diğer tarafı; izleyici sorunu. 24’ü Türkiye’de ana kanallarda yayınlayın, yayınlandığı gece en çok izlenen ilk 10 programdan biri olma olasılığı çok düşük. Türkiye’nin yüzde 80’i çok karmaşık dizilerden hoşlanmıyor. Tercih tek konulu, aklı zorlamayan, anlamak için başkasına gereksinim duyulmayan öyküler. Örneğin Aliye. Aliye’de neredeyse iki yıldır iki çocuk bir yere yerleşemedi. Aliye reytingine reyting kattı. Yalan mı?

Yaprak Dökümü’nün reklamı ajanstan

Kanal D’nin yeni dizisi "Yaprak Dökümü"nün tanıtımlarını izleyince "Kesin bir reklam ajansının elinden çıkmış" dedim.

İki gün önce Fayda Ajans’tan sevgili İlyas Baştürk, "Abi Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Bir diziye reklam çektik, izledin mi" diye mesaj attı. Yanılmadığımı anladım. "Yaprak Dökümü"ne bir reklam ajansı eli değdiği çok belli. Sıradan bir tanıtım filmi çekilseydi, meraklandırırdı, dikkat çekerdi ama asla bu kadar duygu yüklü olmazdı.

Reklam ajansı eli değince Reşat Nuri’nin Yaprak Dökümü’nün tüm izleyici vaadi ekrana taşınmış. Peşinden, dikkat çekme de gelmiş, merak da. Elinize sağlık İlyas.

Tırtıl

Kitaplara mobilya görevi veremeyeceğimizi biliyorum. Ama eve de onlardan daha yakışan bir aksesuvar yok be birader. (H.E. Beecher)
Yazarın Tüm Yazıları