Ronaldo Luis Nazario De Lima

Güncelleme Tarihi:

Ronaldo Luis Nazario De Lima
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 1997 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Galler maçından sonra kendimle yüzleşmek zorunda kaldım. Hayatımda ender korkaklıklarımdan birini yapmıştım. Belki de üzerime fazla gelindiği için ‘‘neme lazım’’ demiştim.

Oysa bu yazıyı bir kaç hafta önce, Ronaldo Luis Nazario de Lima'yı ekranlarda iyice etüd ettikten sonra yazmalıydım.

Belki de araya bir dolu şey girdi; yolculuklar oldu; kafam karıştı; fırtınalar koptu.

Ama, ben Galler maçında oğulcuklarımla birlikte TV ekranının karşısına geçmeyi başardım. İkisi de müthiş Galatasaraylı olan ve yüreklerinde Hakan Şükür sevgisi taşıyan Yağız ve Müfit'le birlikte maç izlemek her zaman benim için mutluluk olmuştur.

Çünkü özellikle Yağız, maç sırasında benim diyen futbol analistinin aklına gelmeyecek şeyler söyleyebilir. Ağzından günde çıkan on-onbeş cümlenin bir ikisini buna ayırabilir ve maçı, temel çelişkisinden yorumlayabilir.

Müfit de, feylesof edasıyla uzun yorumlar yapar, sözgelimi maç sırasında atılan tüm golleri kendisinin de atabileceğini, buna karşın kalecilerin yedikleri hiçbir golü yemeyeceğini iddia eder. Galler maçında da aynı yorumlarda bulundu. Rüştü Rençber'in yediği golleri değerlendirdiğim zaman bu konuda Müfit'e kızmak içimden açıkçası gelmedi.

Galler maçını izlerken ilk onbeş dakikayı, ‘‘Brezilya futbolu’’ diye yorumladık.

Arkasından kültür noksanlığı baş gösterdi. Oyun bir ara Tayland boksuna benzemeye yüz tuttu. Bu sırada, Denizli'nin Trabzonsporlu futbolcular arasında cımbız operasyonu yapmamış olmasını kınadık.

Maçı yitirmemiz adeta kaçınılmaz duruma girmişti. Teknik direktör tınmıyordu. Bir mucize gerekiyordu.

Mucizeyi yaratacak tek adam vardı.

Ve yarattı.

*** *** ***

Bu adam Hakan Şükür'dü.

Maç bittiğinde, ‘‘Hakan Şükür, Ronaldo Luis Nazario de Lima'dan da iyi bir santrfor’’ yazısını niçin daha önce yazmamış olduğumu düşündüm.

Ronaldo'yu özetten değil, maç boyu izlediğinizde, bu gerçeği daha iyi anlıyordunuz.

Burada uzun uzun anlatacak değilim. Bu tezin ispatını, TV'lerdeki spor programlarından bekliyorum. Bu işi yapacak prodüktör ve yönetmen, ortaya, Abidin Dino'nun ‘‘Goal’’ filmi gibi bir şaheser çıkaramasalar bile, bir baş yapıt yaratabilirler.

Bunu bir kaç gün içinde yapabilirler.

Peki ben bu yazıyı niçin daha önce yazmadım? Belki de artık bir takım saldırılardan bıktım; iğrendim, saldıranlar adına utandım.

Sion maçından sonra, ‘‘Hakan Şükür oynamadığı için kazandık.’’ diyebilenleri hatırladım. Aralarında çok sevdiğim yazar arkadaşlar bile vardı. Sonra dayanamadım, en sevdiklerimden birini sinirden çıldırttım. Viskisini boğazına dizdim.

Galler maçından sonra kendi kendime, ‘‘Hakan Şükür'ün santrfor olmadığını ciddi ciddi yazıp çizenler şimdi ne iş yapacaklar?’’ diye sordum.

Ama en korktuğum şey, aralarında bazılarının, salt ben seviyor ve destekliyorum diye Hakan Şükür'e düşman olduklarını bilmemdi. Onu görünce beni, beni görünce onu hatırlıyorlardı.

Onu evladım gibi sevdiğimi biliyorlardı.

Benle başa çıkamayınca evlatlarımla uğraşıyorlardı.

Ama onlarla hiç başa çıkamayacaklardı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!