Romatizma besinlerle önlenebilir mi

Yiyip içtiklerinizin kalbinizi, beyninizi hatta cinselliğinizi bile etkilediğini öğrendiniz ama besinlerin romatizmal hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde de önemli bir rolü olduğunu belki de ilk kez okuyacaksınız. Beslenme tarzının romatizmal hastalıklar üzerinde de etkili olduğunu gösteren çalışmalar çoğalıyor.

Yiyecek ve içeceklerdeki Omega-3/Omega-6 dengesi bilhassa Lupus Hastalığı, Romatoid Artrit gibi bağışıklık sistemiyle ilgili kas ve eklem hastalıklarında önemli bir rol oynuyor. Yiyeceklerinizle vücudunuza kazandırdığınız Omega-3 yağ asitleri ne kadar az ve Omega-6 yağları ne kadar çoksa, yani "Omega-3 / Omega-6" dengesi ne kadar bozuksa romatizmal sorunlarla karşılaşma ihtimaliniz o kadar çoğalıyor.

OMEGA-3 FAKİRİ OLDUK

Modern beslenme tarzı dediğimiz yanlış beslenme alışkanlığı bu dengeyi bozmuştur. Hayvansal ve bitkisel ürünlerde Omega-3 miktarı azalmaktadır. Çoğumuz vücudumuzun ihtiyaç duyduğu miktarda Omega-3 yağını kazanamıyoruz. Diğer taraftan, özellikle mısır, ayçiçeği ve pamuk yağı gibi sıvı bitkisel yağların ve margarinlerin aşırı kullanılması vücudumuza çok fazla Omega-6 girmesine yol açıyor. Ne yazık ki, suni yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen et, yumurta, süt ürünleri de eskisi kadar Omega-3 ihtiva etmiyor. Kısacası, bu yeni ve yanlış beslenme değişimleri nedeniyle "Omega-3 fakiri, Omega-6 zengini" insanlar haline geldik!

OMEGA-3 / OMEGA-6 DENGESİ ÖNEMLİDİR

Omega-3 yağlarının iltihap giderici, bağışıklık sistemini güçlendirici ve eklem bütünlüğünü koruyucu görevler üstlendiği biliniyor. Buna karşılık Omega-6 yağları vücuttaki (özellikle eklemlerdeki) iltihabi reaksiyonları tahrik ediyor. Fazla miktarda Omega-6 kazanmak, eklem reaksiyonlarına şişme ve ağrılarına neden olabiliyor. Bu bilgiler size Omega-6 yağlarının kesinlikle zararlı olduğunu düşündürmemeli. Makul miktarda ve Omega-3 yağları ile 1/1 ile 1/4 arasında bir oranda alındığında Omega-6 yağları yaşam için zorunlu maddelerdir.

Özellikle Romatoid Artrit gibi bazı eklem hastalıklarında ve ayrıca romatizmal diğer eklem sorunlarında vücudunuza daha fazla Omega-3 yağı kazandırmaya çalışın. Omega-6 yağlarından zengin olan bitkisel yağları özellikle ayçiçeği, mısırözü ve pamuk yağını azaltın. Daha çok Omega-3 kazanabilmek için balıktan, balık yağından ya da balıkyağından hazırlanmış EPA+DHA kapsüllerinden istifade etmeye çalışın. Doğal Omaga-3 kaynakları arasında bitkisel olanlar da var.

Ceviz, keten tohumu ve semizotu gibi yeşil yapraklı sebzeler bitkisel Omega-3’lerden zengindir. Keten tohumu yağı kapsüllerinin kullanımını pek tavsiye etmiyoruz. Omega-3-6-9 kapsüllerinin de fiyatı artırmaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyoruz. Bir damla zeytinde o kapsüllerden birinde bulunandan daha fazla Omega-9 bulundurabileceği aklınızda olsun.

D vitamini zengini besinler yiyin

Eklemlerinize daha iyi bakmak istiyorsanız, vücudunuza daha çok D vitamini kazandırmayı ihmal etmeyin. D vitamini sadece kemiklere değil, eklemlere de lazım. Bu vitamin özellikle yangısal-iltihapsal kökenli eklem problemlerine engel olabiliyor. D vitamini kazanmanın en kolay yolu, güneşle temas etmektir. Güneşten yararlanarak cildinize D vitamini üretimini artırmak istiyorsanız aşırı bir samimiyet kurmanıza da gerek olmadığını unutmayın.

Günde 20-30 dakika ellerinizin ve yüzünüzün güneşle teması ihtiyacınız kadar D vitamini üretimini sağlayabiliyor. Güneş ışınlarından yeteri kadar faydalanamıyorsanız D vitamini desteği de alabilirsiniz. Bu özellikle kış aylarında faydalı olabilir. D vitamini desteği almadan önce mümkün olursa kan tahlilleriyle D vitamini seviyelerini öğrenmeye çalışın. D vitamini yağda eriyen ve bu nedenle vücutta uzun süre kalan, birikebilen bir vitamin olduğu için doktor kontrolü olmadan alınmaması gerekiyor. Eğer bu imkanınız yoksa büyükler için günde 1500-2000, çocuklar için günde 500-1000 ünite D vitamini kullanılabiliyor.

Eklem sorunlarıyla mücadelede fazla kiloları vermenizin de büyük bir yararı olacaktır. Kilo sorunu sadece eklemler üzerine yüklediği ek ağırlık nedeniyle değil, sebep olduğu insülin fazlalığı ile de zararlıdır. İnsülin fazlalığının yangısal süreçleri tahrik ettiği bilinmektedir.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Günde 3 öğün besleniyorum, sabah 1 adet simit, öğlenleri sadece salata yiyorum, öğleden sonra kahve içiyorum, akşam da 1-2 kadeh şarap ile az bir yemek yiyorum, ancak hiç kilo veremiyorum aksine bazı günler aldığımı bile hissediyorum. Kalori alımımda bir problem var mı sizce?

Gizemli kalorileri diyetten atın

Sadece karbonhidrat alarak başlanan bir kahvaltı, masum olduğunu düşündüğünüz kocaman bir kase salata, mide asit salgısını öğleden sonra daha fazla artıran ve mutlaka yanında bir şeyler yediren (kek, kurabiye, çikolata gibi) bir fincan kahve ve şaraptan aldığınız kaloriyi masumlaştırmak adına az yediğinizi düşündüğünüz bir akşam yemeği... Haydi hesaplayalım.

Kahvaltı: 1 simit / 263 kalori

Alternatifi: 1 adet kepekli yağsız tost /195 kalori

Öğle: Salata (Tek başına tercih edildiğinde kötü bir seçim, lezzetine lezzet katmak için hazırlanan, içinde ne ararsanız bulabileceğiniz salatayı tercih ettiğinizde 550 kaloriye kadar kalori alabileceğinizi ve bu kalorinin 50 gramının yağdan gelebileceğini unutmayın).

Alternatifi: /300-400 kalori Salata (az yağlı), çorba, zeytinyağlı sebze yemeği, yoğurt, kepekli ekmek

Ara: 1 fincan kahve (şekersiz) yanında 1 adet kurabiye (30 g /136 kalori)

Alternatifi: 1 porsiyon meyve, 2 adet kepekli bisküvi (110 kalori)

Akşam: 2 kadeh (250 ml) şarap (193 kalori), 2 dilim normal yağlı kaşar peyniri (60 g) (255 kalori), 1 avuç kuruyemiş (112 kalori)

Alternatifi: 1 kadeh şarap (96 kalori), 90 g beyaz et (150 kalori), 1 dilim kepekli ekmek (70 kalori), 2 porsiyon meyve (100 kalori)

Kimlere meme emar’ı (M.R.I.) gerekir

Meme M.R.I.’ı meme kanserinin taramasında rutin olarak kullanılmaz, mamografi ve ultrasonu tamamlayıcı olarak kullanılabilir. Düzenli yıllık taramalarda mamografinin yerine kullanılması önerilmemelidir. M.R.I. çok hassas bir tarama yöntemi olmakla birlikte, özellikle mikro kireçlenme ile tanınabilen bazı meme kanseri türlerinde faydalı olmayabilir. Meme M.R.I.’ nın önerildiği durumlar şunlardır:

Aileden kuvvetli meme kanseri veya yumurtalık kanseri riski taşınıyorsa

Mamografide şüpheli bir alan görülmüşse

Meme kanseri teşhisi konulmuş ve kanserin yayılımı incelenmek istenirse

Meme muayenesinde ele gelen bir kitle varsa ancak ultrason veya mamografide görülmüyorsa

Meme cerrahisi veya radyoterapi sonrası elle muayenede fark edilmiş, ama mamografi veya ultrasonda görüntülenemeyen bir kitle varsa

Bir memede kanser bulunmuşsa, diğer memeyi incelemek istenirse

30 yaşından önce Hodgkin hastalığı nedeniyle göğüs kafesine radyoterapi yapılmışsa

Daha önce meme kanseri teşhisi konulmuş ve memeler çok yoğun yapıda ise

Meme protezinde kaçak veya yırtılma şüphesi varsa

Yüksek meme kanseri riski taşıyan kadınlarda mamografinin hassasiyeti yüzde 30 iken M.R.I.’ın hassasiyeti yüzde 75 tir. Meme M.R.I.’ında kullanılan kontrast maddenin allerjik reaksiyon yapması veya bozulmuş böbrek fonksiyonları durumunda zararlı olması ihtimali vardır. Ayrıca yanlış pozitiflik durumunda biopsilerde yüzde 20-30 arası kanser bulunmamaktadır. Adet gören kadınlarda meme M.R.I. da mamografi ve meme ultrasonu gibi adetin hemen bitiminde yapılmalıdır; böylece çok yoğun meme yapısındaki kadınlarda adet öncesi değişikliklerin yanıltıcı olması önlenebilir.

Migren kadınlarda daha sık görülüyor

Baş ağrısının en önemli nedenlerinden biri olan migren kadınlarda erkeklerden daha sık görülüyor. Özellikle adet dönemleri migren krizlerini tetikliyor. Ayrıca stres ile ilişkili migren ataklarına kadınlarda daha sık rastlanıyor. Doğum kontrol hapı kullanan ve sigara içen kadınlarda migren sorunu ile karşılaşma ihtimali yükseliyor.

Hepatit B cinsel yolla da bulaşabilir

Hepatit B karaciğer yapısını bozan ve virüslerle bulaşan bir hastalıktır. Bu hastalığı oluşturan virüsler vücuda en sık cinsel ilişki yoluyla ulaşmaktadır. Hepatit B virüsü taşımasına rağmen korunmadan seks yapan kişiler eğer partnerleri aşılı değilse bu virüsü kolaylıkla bulaştırıyor.

Bu nedenle özellikle birden fazla seks partneriyle olanların bu hastalığa karşı aşı yaptırmaları gerekiyor. Hepatit B aşısı son derece güvenli ve koruma gücü çok yüksek olduğu için artık neredeyse herkese tavsiye ediliyor.

Hem sigarayı bırakın hem kilo verin

Sigarayı bırakmayı düşünenlerin korku ve bahanelerinden biri de bıraktıktan sonra alacaklarını düşündükleri fazla kilolardır. Araştırmalar da bu düşünceyi maalesef doğruluyor. Sigarayı bırakan erkekler sonraki 6 ay içinde 5, kadınlar ise 4 kilo alıyor. Ama eğer sigarayı bırakma yanında etkili bir kilo yönetimi programı uygularsanız hem sigaradan hem de kilolardan aynı zamanda kurtulmanız mümkündür. Bunun için yediğiniz içtiğiniz şeyleri yeniden gözden geçirmeli, mümkünse bir kilo yönetimi merkezinden yardım istemeli eğer bu imkanınız yoksa kalorisi yüksek yiyecekleri terk etmelisiniz.

Sadece su içmeye çalışmalı, çayınıza şeker koymamalısınız. İlk günlerde sakız çiğneyerek oyalanabilir, ara öğünlerde salatalık domates gibi düşük kalorili atıştırmalardan faydalanabilirsiniz. Sigarayı bırakır bırakmaz hayatınıza yeni bir alışkanlık eklemeyi de unutmayın: Yürüyüş. Düzenli yürüyüş yapmak mümkünse sabah akşam 30 dakikalık yürüyüşleri aksatmadan uygulamak hem sigara istediğinizi bastırıyor hem de kilo vermenizi kolaylaştırıyor. Bu iki işi bir arada yapacaksanız buspiron içeren reçeteli ilaçlardan nikotin bantlarından da faydalanabilirsiniz.

Tiroid hastası kilo verebilir mi

Ben tiroid hastasıyım ve ilaç tedavisi görüyorum. Zayıflamam imkansız mı?

İmkansız değil ama tiroid problemi olmayan birine göre daha zor. Tiroid probleminden sonra mı , önce mi kilo aldığınızı bilmek gerekir. Önceden de kilo probleminiz var ise, bunun nedenleri üzerinde durup, tiroid sorununu da göz önünde tutarak bir beslenme programı hazırlanmalıdır. Egzersiz olmadan sadece diyete yüklenmemeniz gerekiyor. İmkansızlığı bir kenara bırakıp, sadece olması gerekenden biraz daha yavaş kilo vereceğinizi bilin. Normalde haftada 0.5-1 kg kayıp beklenirken belki de sizinki alt sınırda, yani haftada 0.5 kg kayıp olarak ilerleyecektir. İlaç tedavisi için de düzenli kontrol ve tahlillerinizi aksatmamaya dikkat edin.
Yazarın Tüm Yazıları