Purosu büyük adam

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Hayırlısıyla yeni hükümetimiz ‘‘zambaşı'' yaptı. Bu suretle, seçim değil, geçim(!) hükümeti olduğunu resmen ve alenen açıklamış oldu. Zam haberleri peş peşe gelmeye başlayınca bir ara ‘‘anti seçim ekonomisi'' diye bir makale yazayım dedim. Neyse, ‘‘Cim-Ha-Pe'' Genel Başkanı Baykal da bu zamları doğru bulmamış. Derhal bir eleştiri demeci hazırlamış. Bu zamları yapan Güneş Taner'in purosunun çok büyük olduğunu söylemiş. Böylece Baykal, iktisadi tenkit edebiyatına ‘‘zam yapan bakanların, purosu küçük olanlar arasından seçilmesi'' gereğine ilk defa işaret eden siyasi kişi unvanını kazanmış oldu. Baykal'ın ayna simetriği (bu simetride sol, sağda; sağ, soldadır), Ecevit ise, ‘‘zamlar karşısında yüreğinin yandığı''nı söyledi. Bu ifade de karın doyurmasa bile, gönül doyurdu doğrusu.

Yeni hükümetle birlikte, yeni bir ekonomi politikası sergilenmeye başlandı. Bu politikada neler var?

1. Kamu açıklarını, ürün fiyatlarını, dolaylı ve dolaysız her tür vergiyi artırarak azaltma,

2. Ücretleri, enflasyonun altında artırarak toplam iç talebi kısma,

3. Gözü karartarak ‘‘özelleştirme'' (Zaten başka türlüsü olmaz),

4. İç talep daralmasını, dış talep genişletmesiyle telafi ederek, diğer bir deyişle, ihracatı teşvik ederek büyümeyi sürdürme, hatta artırma,

5. Yerel yönetimleri vergi toplar hale getirip yetkilendirme,

6. Sıkı para politikasının sebep olacağı parasal daralmayı, dış borç ve dış sermaye ile telafi etme,

7. Mevzuat kısıtlamalarını kaldırarak (de-regülasyon) piyasaya giriş ve çıkışları kolaylaştırma, rekabet ortamını geliştirme,

8. Sosyal sigorta sisteminin kamu finansmanı üzerindeki baskısını azaltma,

9. Sorumlu mevkilere, liyakat sahibi olduğuna inanılan ve inisiyatif kullanacak karakterde bürokrasi dışı bürokrat atama,

10. Devleti, halen faaliyet gösterdiği, ulaştırma, enerji, iletişim, ağır sanayi, hatta eğitim ve sağlık dahil her alanda büzme, mümkünse tamamen çıkarma, bulunmaktadır.

Bu maddeleri, okuduklarımdan ve Taner'le Çelebi'nin, hocaları Özal'dan tevarüs ettiği kafa yapısından çıkarıyorum. Şimdi şu soru sorulacaktır: Peki, bunların ne kadarını yapabilirler? Hele hele yanlarında gibi duran, aslında karşılarında olan ‘‘Anayasak'' profesörlerini ne kadar aşabilirler? Cevap: Ellerinden geldiği kadar. Buna da eyvallah. Bir ikinci soru da Ecevit'in 1960'lardan kalma Erbakan'la paylaştığı ‘‘üçüncü dünyacı'' iktisadi fikirler ne olacak? ‘‘Onlar ortak, biz pazar'' veya ‘‘iki müslüman, bir camiye yakışır'' özlemleri hayata geçemeyecek mi? Cevap: Hayır. Çünkü bu fikirler, eşyanın tabiatına aykırı...

SON SÖZ: Halkını seven, işin doğrusunu yapar.

Yazarın Tüm Yazıları