Power broker olmanın gizli keyfi

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Aziz dostum Enis Batur'un Paparazzi'ye Papara Olmak (Köşebent, Cumhuriyet Gazetesi, 21 Eylül 1997 ) yazısında bana göndermeler vardı.

Yazının ilgi çekici yanı, onun düşünceleriyle benimkilerin üstüste çakışmasıydı, farklı pencerelerden bakınca ayrıntılar bir başka renge dönüşebiliyor.

Yazısından bir paragrafı buraya alıyorum ki, sorularını cevaplandırabileyim:

''Goethe'nin, Shakespeare'in eşcinsel olup olmadıkları yolundaki araştırmalar da son bir ay içinde medya organlarında gündeme tırmandı. Doğan Hızlan, Edebiyatta Paparazzicilik üzerinde eleştirel bir bakışla dururken haklıydı şüphesiz. Gene de sormadan edemiyor insan: Kültürazzi'nin mucidi kimdi acaba, Gösteri'nin son sayısının yayın yönetmeni acaba kimdi?''

İnsaflı bir bakışla bu duruma yaklaşırsa, ikisinin arasında fark bulunduğu görülür. İkisinde de özel hayatın oksijen çadırına saldırı yoktur. Hepsi düşünce, sanat planında çeşitlemelerdir.

Kültürazzi'nin mucidi ben değilim, ortak bir toplantının sonucunda ortaya çıkan bir köşe başlığı. Önceleri ben de onu yadırgadığımı itiraf edeyim, daha sonra Kültürazzi'deki bilgilerin yarı belgesel olduğunu anladım. İroninin dozunun ayarı zaman zaman kaçabilir ama arkadaşlar hiç bir zaman kaba mizahın, alaycılığın çorak ülkesine düşmediler.

Onların yazdıkları, bir öteki ben'in notlarıydı.

Genç kuşağın zalim zeka gösterileri beni rahatsız etmedi. Hatta günü geldi, kara mizah'ın örnekleri diye karşıladım.

Kara Mizah Antolojisi'ni hazırlayan Enis Batur, kara olmasa da gri tonlardaki Kümtürazzi'yi en iyi anlayacak zekalardan biridir.

Enis Batur, benim bir tesbitime katılacaktır.

En doğru ve gerçekçi haberleri, bazı zaman, Kültürazzi'de okudum, genç kuşaktan arkadaşlar, tafra-furûş ile sahte-vekâr olanları bu köşede teşhir ettiler.

***

GÖSTERİ'nin son sayısındaki Kudret Simsarları'na gelince. Elbette o dergininin genel yayın yönetmeni benim.

Kudret Simsarı, power broker karşılığı kullanıldı. Onları, alanlarının tanınmış adlarına hazırlattılar. Hazırlandıktan sonra okudum.

Sanırım power broker yazınca durum değişebilirdi, Türkçesini kudret simsarı'nı yazınca iş değişiyor mu ?

Power broker olmaktan hem keyif alıp hem de eleştirmek acaba hassas Türk aydınına özgü bir davranış mı ? Country müziği'ne evet türkü'ye hayır mı ?

Bütün amacım paparazzi'nin mayın tarlası'na düşmemeleriydi.

Nezahet, nezaket kavramlarını her satırda hatırladılar.

Orada yazılanlar, öznel/nesnel bir karışımdır. Başkalırının listesi değişebilir, pek sanmasam da.

Dikkatli bir okur, o dosyanın pembeliğini hemen farkeder. İyi bir dergi okurunun zeka seviyesinin de düşük olmadığını bilenlerdenim.

Enis Batur gibi, dünya sanat ortamını izleyen birisi, gerçekten bütün dünyada power broker'ların kültür dünyasındaki gücünü iyi bilir.

İyi dergilerin yayıncısı, büyük bir yayınevinin kurucusu ve onu başarıyla yürüten Enis Batur, power broker değil mi? Başka bir tanımlamayı, nitelendirmeyi ben ve arkadaşlarım bulamadık.

BBC Classic, Eylül sayısında, müzik dünyasının 250 power broker'ını yayınladı. Bizim uslubumuzdan pek farkı yoktu,.

Bizim zarafetimizde, tezyif, tahkir, tahfif'e sapmadan değerlendirme yapmıştı.

Nedim'in dediği gibi, ''Hulagu Han gibi tahammül mülkünü yıkmadık.''

Enis Batur, tecessüs konusunda bana hak veriyor:

''...Oscar Wilde ya da Sartre, show-biz starlarına taş çıkartacak zenginlikte bir skandal yelpazesi sunarlar, onun için de herkes üzerlerine üşüşür!'' diyor.

Ayrıca ben zaaflardan yanayım, sanatçıyı sanatçı yapan zaaflardan kaçınanların yazı yeteneğinden her zaman kuşkulanmışımdır.

Çelişkiyi iyi özetliyor Enis Batur:

''Yakınlarda Salinger örneğinde olup bitenlere değinmiştim. Görünmeyen yazar, görünmediği için ilgi odağı olmuştu. Görünmek isteyenle çalışsın paparazziler, görünmek istemeyenlere ilişmesinler, olmaz mı? Olmuyor işte.''

Independet gazetesinin ekinde Salinger üzerine bir yazı yayınlandı gecenlerde, yaşadığı yerde isimsiz tek posta kutusu onunki. Kocaman bir fotoğrafını koymuşlardı.

***

BEN biraz daha zalim bir ironide bulunayım mı?

Ortalarda olmaktan çok gizlenmek ilgiyi artırdığı için mi bazıları saklanır?

Sözgelimi, ben, Nobel'i kazananlardan bir çok kişiyi hatırlamıyorum ama ödülü reddeden Sartre'ı unutmuyorum.

Yazarın Tüm Yazıları