Postmodern Futbol Kupası

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

‘Mondial’in başlaması nedeniyle dünkü ‘Liberation’ gazetesi kupaya katılan otuziki ülke yazarı tarafından kaleme alınmış futbol makaleleri yayınladı.

Aşağıda, ‘Kızıl Tugaylar’ örgütünün teorisyeni olmakla suçlanan ve Fransa sürgününden ülkesine dönerek İtalya'da cezaevine giren felsefe profesörü Toni Negri'nin hapisten yazdığı metni özet olarak tercüme ediyorum.

* * *

‘İTALYA’da yaşamak için futbol atmosferini teneffüs etmek gerekir. Nitekim, şu an bulunduğum Roma hapishanesinde pazartesi günü lig, perşembe günü de kupa maçlarından sonra mahkum veya gardiyanlar ve ziyaretçiler ya da personelle olan tüm konuşmalar mutlaka futbolla başlıyor. Dışarıda da öyle!

Fakat ben İtalya'daki yeni olgu karşısında huzursuz ve şaşkınım. Çünkü bütün eski kesin değerler yıkılmış durumda. Gerçek bir uygarlık krizi mevcut.

Eskiden insanlar bir klubün taraftarlığına ilhak ederken veya bu taraftarlığı miras olarak devralırken ne yaptıklarını bilirlerdi.

AC Milano, Torino, Roma şehirli proletaryanın ‘kızıl’ takımlarıydı. Buna karşılık İnter, Juventus ve Lazio finans büyük burjuvazisinin, Agnelli ailesinin ve Fiat çevresinin, Roma toprak aristokrasisinin ekipleriydi.

Stadyuma gitmek, sınıf aidiyetini sahiplenen kentli kültürün parçasıydı.

* * *

‘AMA şimdi hiçbir şey belli değil. Berlusconi’nin satın aldığı AC Milano eskiden Sovyet profilli bir Van Basten'in, bir Gullit'nin, bir Rijkaard'ın tişörtlerini dağıtırken artık ödül diye ‘Komünizmin Kara Kitabı’nı veriyor.

Alfa Romeo işçileri ise petrol zengini Moratti'nin İnter'ini destekliyor.

Zaten her tarafta aynı. Şu Roma şehrinde Lazio takımının etrafında Vatikan prensleri ve banliyö yoksulları, hatta mağribi göçmen işçiler birleşiyor.

Buna karşılık futbol klubü Roma'yı hem bakanlık memurları ve çokuluslu şirket yöneticileri, hem de gönüllü sivil toplum kuruluşu üyeleri tutuyor.

Öte yandan, eskiden Kuzey'in büyük kulüplerine karşı Palermo, Bari ve bilhassa da Napoli gibi Güney takımları vardı. Onlar yalnız yerel ekipler olarak kalmıyor, Güney'in ülkeye entegrasyonunda sembol oluşturuyorlardı.

Bu açıdan da futbol İtalya birliğinde Garibaldi'den daha yararlı olmuştu.

Maradona'nın Juventus'e attığı harika gol Napoli'yi şampiyon yaparken aynı zamanda Güney'in modernleştiğini ispatlamıştı.

Bugün bunlar hep bitti. Şimdi Güney yok. Bu yıl Napoli bile küme düştü.

* * *

‘SON örnek, prestiji inen milli takım artık çok daha az ilgi topluyor.

Kuşkusuz İtalyanlar milliyetçi bab’da hiçbir zaman parlamadılar ve ulusal marşın ilk iki kelimesinden öteye gidebileceklerin sayısı pek sınırlıdır.

Ama yine de eski durum farklıydı. İtalya'nın 1982 dünya kupasını kazandığı geceyi hatırlıyorum, o sırada bulunduğum cezaevinde gardiyanlar hücreleri açmıştı ve hem onlarla, hem de diğer mahkumlarla sarmaş dolaş olmuştuk.

Fakat bugün dünya pazarında yaşıyoruz. Bugün sorun bakalım bir İnter'liye, milli takımımı mı yoksa yine İnter'den Ronaldo'nun Brezilya'sını mı tutuyor !

Sorun bakalım bir Juventus'luya, bizim ulusal İtalyan ekibini mi yoksa gene Juventus'tan Zidane'nin Fransa'sını mı destekliyor! Ne cevap verirler?

Ben getirilecek yanıtlar konusunda kaygılı ve müteredditim...

Çünkü ben de postmodern belirsizlik girdabına yuvarlandığımı hissediyor, futbolun küreselleşmesi karşısında büyüleniyor ve değerler krizine dalıyorum.

Fakat hayır, baştan çıkmayacağım ve ‘Mondial’da İtalya'yı destekleyeceğim.

Laf aramızda, bu desteğimin, milli takımın belkemiğini benim tuttuğum klüp AC Milano'ya mensup futbolculardan Alberti, Maldini ve Costacurta'nın oluşturmasından kaynaklandığını kimseye itiraf etmeyeceğim.'













Yazarın Tüm Yazıları