Popüler şeyler arası trekking

Haberin Devamı

-İREM DERİCİ’NİN ŞARKISI...
Aslında kendisi gizli popüler. Öyle ortalıkta değil.
Keza sokakta yürüse tanınmayabilir.
Ama “Üzülme üzülürüm” nakaratıyla başlayan, dijital ortamda çok tık almış o meşhur “Düşler ülkesinin gelgit akıllısıyım” şarkısını söylemeye başlasa savruk savruk, “Aa bu o kız mı?” dersiniz.
İrem Derici, her ne kadar bu güzelim şarkıyı manasız bir kliple (üstü açık bir arabada hüzünlenip duruyor) görselleştirmiş olsa da leziz yorumu her şeyi unutturuyor neyse ki, cancağızım...
-DEMET AKALIN’IN KLİBİ...
Özel hayatını gayet aramızda, sanki üst komşumuzun fırlama/dobra ablası gibi yaşayan ve bize an be an aktaran Demet Akalın son kliplemesi Nasip Değilmiş’te eşi Okan Kurt’u da oynatmış.
Ve hatta ortak kankaları, ex sabah şekerlemesi Özlem Yıldız’ı da... Klip tam pembe dizi, tam bir duygu ve para sağanağı:
Lüks evler/arabalar, köpekle (o da bir adet lüks biblo aslında) oynaşmalar, aldatma, kavga kıyamet ve tabii ki trajik trafik kazası...
Hani devamı gelse, Brezilya’daki gibi her gün mini dizi kıvamında yayınlansa bu klip, izlemeye/bin türlü entrikaya doyamayacağımız kesin...
-MESUT ÖZİL’İN KENDİSİ...
Neyse ki Arsenalli futbolcu Mesut Özil, Ebru Polat’ın “burnu akıyordu, ne yazık ki beraber olamadım” şeklindeki dekolteli demecini gole çevirmedi ve son maçtaki performansıyla şu an İngilizler’in parlayan yıldızı.
Hatta söylenen o ki, Oxford sözlüğü “ozil” diye bir kelime ekleyecekmiş sözlüğe.
“Birisine yardım etmek, asist yapmak” manasında.
Özil’in başarısı bizim de hoşumuza gidiyor tabii...
Oysa üç yıl önce Türk Milli Takımı’na karşı Alman Milli Takımı’nda oynaması nedeniyle neredeyse “vatan haini” olmuştu Özil.
Futbol bu yüzden fena halde acayip, çocukça ve kaypak zeminli bir vaziyet.
İşin içine birden vatan da giriyor ve aynı anda seks de...

Haberin Devamı

Spor salonu insanı nasıl bir şeydir

Spor yapmak, günümüzün modern ayinlerinden.
Sabahın altısında kalkıp spor salonuna koşturanlar var mesela. Azim küpü hallerine hayranım.
Bir de eskisi gibi değil, her semte spor salonu açılıyor.
Hepsi havalı, hatta seksi. Çünkü bir salonunun seksi detaylara sahip olması, pek mühim.
Şu makineyi bu makineyi boşver yani.
Duşun dolabın seksi mi, ondan haber ver...
Hâl böyleyken, şehir insanı kendini spora vermiş kan ter içinde form tutarken, “spor salonu insanı nasıl bir şeydir” sorusuna yanıt aramamak olmazdı, buyrun:
-KULAKLIK TAKAR... Çünkü salondaki diğer insanlarla iletişim kurmayı pek istemez. Ayrıca kulaklığı takıp kendi seçtiği müzikle kardiyo üstünde zıplamak dışarıdan merak uyandırıcı bir durumdur.
Kulaklığı takan da pekala bunun farkındadır.
-AYNADAKİ AKSİNİN FOTOĞRAFINI ÇEKER... Çünkü şişen kaslarını hemen fotoğraflamak, o fotoğrafı da Instagram’a koymak en sevdiği şeydir. Kadınlardan çok bunu erkekler yapar. Özellikle de gay’ler.
-ÜNLÜLERDEN ŞİKAYET EDER GİBİ GÖRÜNÜR... Oysa ünlülerle aynı spor salonuna gidiyor olmaktan zevk alır. Yeri geldiğinde, “Evet, maalesef ünlü şarkıcı X de bizim salona geliyor” diye burun kıvırır, ama onu salonda görünce, “Nasılsınız? Sizi gördüğüme çok mutlu oldum” der.
-NE GİYDİĞİNE DİKKAT EDER... Eğer vücudu forma girmişse dar, henüz o kadar girmemişse bol şeyler giyer. Çünkü bilir ki, arkasından fısır fısır konuşulmaktadır. Özellikle kadınlar diğer kadın üyeleri, “Şunun yağlarını gördün mü, iyrenççç!” diye acımasızca eleştirebilir.
-NARALAR ATAR... Fazla ağırlık kaldırmanın kanıtı, salonu inleten naralar atmaktır. Ayrıca ne kadar ses çıkarırsan salondakilerin dikkatini de üzerinde toplarsın. Herkes şöyle bir dönüp bakar.
-GRUP YAPAR... Grup derken grup dersi yani. En favori grup dersi spinning’tir. Çünkü amaç sadece çılgınca pedal çevirmek değil, aynı anda sağındaki solundaki vatandaşla flört olayına girişme şansına erişebilmendir. Tabii kondüsyonun iyiyse...

Yazarın Tüm Yazıları