Polisin öfkesi kime ve neden?

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Toplum hafızasına kazınan görüntüler vardır.

Katilinin önünde diz çökmüş, elleri arkasından bağlı çekik gözlü gencin kafasına sıkılan kurşunun siyah-beyaz fotoğrafına nerede rastlasanız Vietnam'ı hatırlarsınız...

Bahriyelinin öptüğü genç kız, İkinci Dünya Savaşı'nı noktalayan barışın müjdesidir. Bandaralı yakışıklı genç askerler, Güneydoğu'da sürüp giden savaşın aktörleridir.

Bu resimler, görüntüler; toplumsal öfkeyi, gözyaşını harekete geçiren tetik mekanizmasıdır. Tıpkı önceki gün Ankara'daki yürüyüşte polisin insafsızca dövüp kanlar içinde yere serdiği Kanal D kameramanı Durak Doğan'ın fotoğrafı gibi...

Hiç unutmayacağız...

***

Durak Doğan'ın sırtındaki gazeteci yeleği kanlar içinde...

Çünkü polis, tahta copunu kafasında kırmış. Doğan belli ki kamerasına zarar gelmesin diye üstüne kapaklanmış. Yardımla yerden kalkmaya çalışırken objektifini ayarlamış. Saldırganı takibe çalışmış.

Ne yapsın, o da elindeki tek silahı kullanmış.

Ama tekrar ediyorum.

Bu fotoğrafı hiç unutmayacağız.

***

Sincan'daki Kudüs Gecesi olayları için bu ilçeye giden Interstar Muhabiri Işın Gürel'i saçından tutup yere çalan Recep Görmez ile gazetecinin kafasında cop kıran polisler aynı safta...

Ne anlamlı ittifak, sanki can ciğer kuzu sarması müttefikler.

Haydi, Ankara'yı basan göstericileri anladık.

Çünkü yandaşları basın ve TV kanalları aylardır profesyonel medyayı hedef gösterdi. Sözde destekledikleri ama aslında idare etmek istedikleri Refah Partisi'ni iktidardan uzaklaştıran beceriksiz, basiretsiz politik süreç bilinçli olarak unutturuldu. Refahyol'un yıkılmasının sorumluluğu Silahlı Kuvvetler ile medyaya yüklendi.

O yüzden bu öfkeyi hak etmesek de, anlamak mümkün.

Ama bizim vergilerimizle maaş alan Türkiye Cumhuriyeti polisinin öfkesi, kime ve neden?..

İşte bunu anlamak zor.

Veya eğer Genelkurmay'a yerleştirilen polis casusu skandalını hatırlarsanız çok kolay...

Polisin içindeki çetelerden bir tanesi Susurluk kazası nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde hesap veriyor.

Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkan Vekili tarafından yönlendirilen casus onbaşı, askeri mahkemeye çıkıyor.

Susurluk'taki polisleri kurtarmaya çalışan Refah, Refah'ı iktidarda tutmak amacıyla askere kafa tutmayı göze alan Polis Partisi...

Kısacası, aslında iktidardan tepetaklak inen 54'üncü hükümet değil, Polis Partisi'ydi... Copların bile dayanamadığı öfke bu yüzden.

Ve eğer Mesut Yılmaz Hükümeti, bu Refah-Polis Partisi ittifakını bozamazsa... Polis, İçişleri Bakanı'nın değil halkın memuru olmazsa, bu medya daha çok dayak yer. Hatta can güvenliği kalmaz...

Yazarın Tüm Yazıları