Placebo konseri

Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

EŞ, dost filan bazen diyor ki; ‘‘Çok komik yazmışsın!’’ Ben de diyorum ki; ‘‘Hayır efendim hiç de komik değil. Hiçbir şey bu kentte zaten var olan hikayeler kadar komik olamaz!’’ Onlar yine şaka yaptığımı sanıp gülüyorlar.

Alın mesela, geçen çarşamba gördüğüm şeyi anlatayım size. Cimbom- PSG maçı öncesi normal programı uyguluyoruz ve Meşale'ye gidiyoruz. Toys 'R Us'ın önünden geçip aşağı doğru kıvrıldık ve o muhteşem köfte ekmek tezgahına tosladık. Arkadaşlar, lütfen bana söyler misiniz; başka hangi memlekette bir köfte tezgahına ‘‘Orjin’’ adı verilebilir.Yani adamın soyadı Orjin olamaz değil mi? Türkiye'de Orjin diye bir köy veya kasaba da yoktur herhalde. Yani niye köfte tezgahının adı Orjin olsun. Anlamam hakikaten mümkün değil. Garip ama gerçek işte.* * *

Merak etmeyin ‘‘Orjin Köfte’’ meselesini burada kapatıyoruz. Çünkü Placebo konseri gibi enteresan ve çok mühim bir olay yaşadık cumartesi gecesi.

Türkiye'de konserlerin biletleri genellikle tükenmez. Çünkü memlekette kimse konsere para vermek istemez. Yani atıyorum, Türkiye'ye Rolling Stone gelir. Konser gününe kadar kime sorsanız hastasıdır Rollin Stone'un. Ama sonra konsere gidersiniz bir bakarsınız, acayip boş. Gelenlerin yarısı da zaten içeri bedava girme fırsatı olduğu için gelmiştir. ‘‘Delikanlı Rolling Stone hayranları, nerdesiniz haney?’’ diye dellenirsin, sesin boş tribünlerden döner falan filan.

Placebo konseri, bu konuda bir dönüm noktası oldu diyebiliriz. ‘‘Biletler konserden birkaç gün önce tükendi’’ dendiğinde, ‘‘Tabii canım tabii’’ demiştim. Fakat cumartesi gecesi gözlerimle gördüm, hakikaten bilet filan kalmamış. Hatta bir de üstüne deli gibi sahte bilet basılmış.

Konser biletleri 16 milyon liraydı. Yani nereden baksanız güzel memleketimiz için biraz fazla bir rakam. Ama Büyük Britanya'nın en baba ve en popüler modern rock topluluğunu getirirsen, başka fiyata bilet satamıyorsun, yoksa batıyorsun. Bu da başka bir hakikat.

* * *

Placebo konseri, Hilton Convention Center'daydı. Otel personeli için küçük bir şok oldu tahminimce. Gençliğin yaz düğünlerinde veya mezuniyet gecelerinde gördükleri tiplerden ibaret olmadığını gördüler bir kere. Hoş Blues Festivali de burada yapılıyor. Ama Placebo konserine gelenlerle, Blues Festivali'ne takılanları tip olarak karşılaştırdığında, ilkine gidenler pikniğe giden çekirdek Türk ailesi gibi kalır.

Rengarenk kafalar, daracık kıyafetlere tıkıştırılmış bedenler... Türkiye'nin güzel müzik dinleyen genç ve güzel insanları Placebo için bekleşirken biz de yaş kompleksine girmiş üç beş kişi olarak barın kenarında bir yere mevziilendik.

Hilton Convention ağzına kadar doluydu. Placebo'dan önce çıkan Mor ve Ötesi çok iyi bir grup. Bir iki kez daha dinlemiştim daha önce. Ne yaptıklarını bilen gayet sıkı bir grup. Placebo için ön grup olarak seçilmelerine çok sevindim. Onlar için de moral olmuştur herhalde.

Neyse biz barın kenarında ihtiyar heyeti olarak dikilirken birşeyler de içelim bari dedik. En klasik ve en sıkıcı şey olmuş ve bira makinesi bozulmuş. Böyle konserlerde en çok bira tüketiliyor. Ve ne hikmetse her seferinde de bira dalgametresi bozuluyor. Herhalde en ucuz o olduğu için. Bu durumda içebileceğimiz ikinci hikaye red bull'lu mucize karışım. Ama birader onu da 6 milyon liraya satıyorlar.* * *

Konser de başlayınca direkt diğer dünyevi zevklerden koptuk zaten. Molko saçını kestirince ‘‘Kız mı oğlan mı?’’ tartışmasında ibre oğlan çocuğuna doğru ağırlık kazanmış.

‘‘Black market Music’’in tanıtım turnesinde olduklarından, haliyle yeni albüme ağırlık verdiler. Yeni albümü, öncekiler kadar sevmiyorum. Güzel ama, ilk iki albüm daha iyiydi sanki. Ama herifler çok sıkıydı. Özellikle davulcuları bayağı bir abarttı. Herifçioğlu, emanet mandaya vurur gibi vurdu durdu bütün gece davul takımına.

Gelenlerin hepsi şarkı sözlerini ezbere biliyorlardı. Bir ara şöyle parmaklarımın ucundan kalkıp sahnenin altını görmeye çalıştım, altyazı filan mı geçiyor diye. Yoo, çocuklar matematiği fiziği bırakıp paso bunların şarkı sözlerini ezberlemişler. Bravo vallahi! Benim tek bildiğim ‘‘Every Me Every You’’, onun da sadece nakaratını kafa göz yararak söyleyebilirim. Ayıp olmasın diye o şarkıda da sustum tabii ki.

Bir ara yanıma şöyle saçlarını jöleyle kirpi gibi yapmış sevimli bir çocuk geldi. Öyle dikiliyor, yanında kız arkadaşı filan da var. Bir baktım elinin üzerinde böyle dev gibi kırmızı bir leke. ‘‘Eyvah çocuk, nettin kendine sen öyle!’’ demişim gayrı ihtiyari. Çocuk açıkladı. Böyle konserlere, mekanda içki olduğu için 18 yaşından küçükler giremiyor. Girene de içki satılmasın diye böyle damgayı çakıyorlar. Ama Placebo konserindeki damgayı biraz abartmışlar. Yani danaya vursan 50 metreden görülür. Yazık çocuklara.Neyse, Placebo çok şahane çaldı. Kitle koptu gitti. İstanbul, belki de ilk kez bu kadar yeni ve sağlam bir rock grubundan, kıyak bir konser dinlemiş oldu. Herkesin eline sağlık. Ama şu damga işi de olmasaydı, daha iyi olurdu...

Yazarın Tüm Yazıları