Piyasalarda bitmeyen söylentiler

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Bürokrasinin kilit noktalarına, güvenilirliği ve dürüstlüğü tartışma götürmez isimler geldi. Bu kişilerin yetenekleri de uzmanlar tarafından iyi biliniyor.

Ama geçen hafta da tanık olduğumuz gibi, kilit noktalara getirilen isimlerin ağırlığı piyasalarda ‘‘söylentilerin'' önünü kesmedi.

Elbette, söylenti, dedikodu her finansal piyasada olur. Ama Çiller dönemi olağandışı bir manipülasyon dönemiydi.

Etkileri halen de devam ediyor.

İHALE

Bir piyasada kimin alıcı, kimin satıcı olduğunu anlamak kolay değildir. Örneğin kâğıttan çıkmak isteyen, bunu başkası aracılığıyla yaptırabilir.

Piyasalarca yakından izlenen, önemli bir oyuncuyu alalım.

Kendisi verdiği kotasyonlarla alıcı gözükür, ama aslında satıcıdır. Satışı başkaları yapar.

Ancak, bir hata payı bırakmak kaydıyla hangi büyük oyuncunun alıcı, hangi büyük oyuncunun satıcı olduğunu anlamak yine de imkânsız değildir. Piyasaların içinde olanlar için...

Geçen hafta Hazine ihalesinde ve sonrasında yaşananlar buna tipik bir örnek oldu.

ENFLASYON

Geçen haftaki ihalenin bir özelliği vardı. İhaleden iki gün sonra enflasyon verileri açıklanıyordu. Enflasyon beklenenden yüksek çıkarsa ihale kâğıt alanlar zarar edeceklerdi.

Aksi olursa strateji tutacak kâğıtlar prim yapacaktı.

Enflasyon verileri öncesinde bono piyasasını iyi tanıyan bir oyuncunun kâğıt aldığı duyuldu.

Enflasyon beklenenden düşük gerçekleşti.

Kâğıtlar bir miktar prim yaptı.

Kâğıda girenler bunu bir ‘‘şeyler öğrendikleri'' için mi yapmışlardı?

Yoksa sadece iyi bir tahmin yapmış ve bu tahminleri tutmuş muydu?

Aksi olsaydı acaba bu sefer de kâğıttan çıkanların mı bir şeyler öğrendiklerini tartışacaktık?

SONUÇ

Gerçek şu.

Biz piyasalara baktığımızda ‘‘söylentilerin'' arakasında herhangi bir kanıt göremiyoruz. Alınan pozisyonlar tümüyle bazı oyuncuların becerilerinden kaynaklanıyor olabilir.

Söylentilerde bir gerçek payı varsa bile, bunlar bize sanki münferit olaylarmış gibi geliyor.

Ama Çiller döneminde bu gibi şeylere kötü alışıldı. Yine de kesin bir şey söylemek zor.

Haftanın bir konusu

Geçen hafta Batı dünyasının finansal piyasalardaki seçme gençlerini nasıl eğitmeye başladığına tanık olduk. Modern finansın en kritik konusunu ele aldık. Günde 8 saat. (Onlar 17.00'den sonra, 21.00'e kadar çalışmalarına devam ettiler.)

Derste anlattıklarımızı Türkiye finansal piyasalarında alınan risklerle kıyaslayınca, açık pozisyonun, TL cinsi bonoların riski ve bu arada ekonominin dengesizlikleri bir anda bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.

Gelecekte uluslararası finansal piyasalarda önemli rol oynayacak gençlere neler anlattığımızı ve bunların Türkiye bankacılığı açısından ne anlama geldiğini bu hafta iki yazıda ele alacağız.

(Uzunca bir süredir sistemin risklerini azaltma amacıyla ısrarlı olduğum bazı konular pazar günkü bir yazıda gayet güzel özetlenmişti. Sayın Rüştü Saracoğlu'nun Liberal Bakış Gazetesi'nde dün yazdığı ‘‘Riskler'' yazısını gençlere ve piyasa profesyonellerine öneririm.)

Yazarın Tüm Yazıları