Piyasalar sıkı paraya alışmadı

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Uzun bayram tatili sonrası, son iki gündür piyasalarda ilginç şeyler oluyor. Aslında sağlıklı gelişmeler demek de mümkün...

Herşeyden önce bayram öncesi 1 katrilyon 141 trilyona kadar çıkan emisyon hacmi, bürokratların beklediğinden çok daha hızlı biçimde inmeye başladı. Bugün ödenecek maaşların da etkisiyle, bir kısım paranın kasada bekletileceği beklentisiyle, emisyonda iki günde 70-80 trilyon gerileme beklenirken, sadece Pazartesi günü emisyon 100 trilyon geri çekildi.

Piyasalarda ilginç bir gelişme de dövizde yaşanıyor. Bayram sonrası Pazartesi günü bankaların bir bölümü döviz almaya yöneldi ve Merkez bu nedenle epeyce miktarda döviz sattı. Ancak dün durum tam tersine döndü ve bu kez Merkez yeniden döviz almaya başladı.

Bürokratlar bazı bankaların bayram öncesi, Merkez'den borçlanmak pahalı olduğu için, yüklü döviz bozdurup pozisyon açtığını, ancak hemen bayram sonrasında bu bankaların pozisyon kapatmaya yöneldiklerini söylüyorlar. Ancak bu yorum, son iki gündeki gelişmeleri tam anlamıyla açıklamıyor.

Bir bankacı Mart'ın son günleri kredi faizlerinin ödenme dönemi olduğunu hatırlatarak, müşterilerin döviz hesaplarını bozdurarak ödeme yaptıklarını, bankaların da işlerine geldiği için, bozdurup TL'ye döndüklerini söylüyor.

Ekonomi bürokratları ‘‘Hayat normale döndü, yine bankalar döviz satmaya başladı’’ derken, faizlerdeki düşüşün abartıldığı görüşü hakim.

Kağıt faizlerinin dün de yarım puan düşüp yüzde 98.5'e kadar inmesini bürokratlar tam olarak anlamış değil. Bir bankacı kağıt faizlerinin düşüşü konusunda ‘‘kötü haber olmadığı için düşüyor’’ diyor.

‘‘Kağıt faizlerindeki düşüşte Merkez'in faizleri düşüreceği beklentisi rol oynuyormuş ama Merkez sıkı parada kararlı, faizleri indirmiyor’’ dediğimizde, şu yanıtı veriyor:

- Merkez rezerv parada çok açıldı, programı tutturmak için sıkı parayı sürdürmek zorunda ama bazı bankalar bu fikre hala alışamadı.

VERGİDEKİ ARTIŞ ŞIMARTMAMALI

Piyasalar bir yandan siyasi gidişatta önemli bir şey olup da şu andaki rahatlarının bozulmasını istemiyor ama öte yandan da örneğin ‘‘sıkı paranın devamı’’ gibi fikirlere, kendilerini bir türlü alıştıramıyorlar.

Konuştuğumuz bir bankacı durumu şöyle özetledi:

- Temel sorunlardan hiçbiri çözülmüş değil ama piyasalar sakin. Açık pozisyona dayalı bir sistem oturtuldu, sürüp gidiyor.

Bürokratlar şu anda telaşlanacak bir şey olmadığını söylüyorlar ama bir yandan da ‘‘potansiyel tehlikeler’’den de, korkmadan edemiyorlar.

‘‘Erken seçim kararı’’ gibi kararları ‘‘ekonomi dışı şok’’ olarak değerlendiren bürokratlar, bu karara birşey yapılamayacağını söylüyorlar.

Ancak potansiyel tehlikeler erken seçimle sınırlı değil. Örneğin son dönemde pancar parası, gübre parası, memura avans gibi kararların para programını bozduğu görüşündeler. Bazı bürokratların bu tür politik kararlara karşı daha fazla direnmeleri istenirken, Hazine bürokratları ise ‘‘yeterince direniliyor’’ diyor.

Bu arada ‘‘vergi tahsilatındaki artışın hükümeti şımartıp, harcamaların daha da açılmasından’’ kaygı duyan bürokrat sayısı da, hayli fazla.

Bir bürokrat vergi artışı konusunda şu yorumu yapıyor:

-Tamam vergide artış var ama bunun bir kısmı Hazine'nin borçlanma maliyetinin yükselmesinden kaynaklanan vergi artışı. Bu nedenle belki artık sadece olumlu gelişen ‘faiz dışı fazla’ rakamına bakmaktan çok bütçe açığına bakmamız gerekebilir. Çünkü bütçede artan faiz yükü de gözükecek.

Buna karşılık Hazine yetkilileri faizlerde programın üzerinde bir artış olmadığını, faiz dışı fazlanın olumlu geliştiğini söylüyorlar.

Bürokratlar, hala ‘‘temkinli olmakta fayda var’’ görüşünde.













Yazarın Tüm Yazıları