Peygamberimizin evlilikleri üzerine değerlendirme

PEYGAMBERİMİZİN evlilikleri zaman zaman soruluyor.

Bu konu hakkında bilen de bilmeyen de fikir yürütüp yorumlarda bulunabiliyor. Aslında ülkemizdeki en büyük sıkıntılardan birisi budur. Her konuda bilse de bilmese de herkes ahkám kesecek kadar kendisini yetkin kabul ediyor.

Uzmanlığa saygı duyulmuyor. Kutsallar hafife alınıyor. Bilimsellikten uzaklaşılıp alternatif ve ama aynı zamanda uyduruk olan çözümlerde çıkış yolları aranabiliyor. Din konusunda da, tıp konusunda da, mühendislik konusunda da durum bu. Peygamberimiz çok evlenmiştir, doğrudur. Ama çok evlilik Hz. Peygamber’den önce gelen bir gelenekti. Eski Çin, Mabie, antik Mısır’da yaygın bir alışkanlıktı bu. Tevrat’ta, Hz. Davut’un -Dawid, David- yüz kadınla evlendiği yazılıdır. Hz. Süleyman’ın -Selome, Salamone- yaklaşık bin kadınla evliliği anlatılır. Hz. İbrahim’in de en az iki eşinin olduğunu biliyoruz.

Yahudilikteki sınırsız evlilik kavramı Hıristiyanlığa da aynen geçmiş kabul edilir. Bilindiği gibi İncil bu konuda bir sınır getirmemiş, bir anlamda Yahudilikteki geleneği -teorik anlamda- devam ettirmiştir. Hıristiyanlar ahkám konusunda Tevrat’ın bağlıları sayılabilir. Nitekim Katoliklerin zıddına Marunilerde çok evlilik vardır.

* * *

Hz. Peygamber henüz 25 yaşındayken kendisinden 15 yaş büyük olan Hz. Hatice (40 yaş) ile evlenir. Yaklaşık 25 yıllık gençlik döneminin tümünü tek hanımla geçirir. Bu arada Mekkeliler Peygamberimize, İslam’ı tebliği bırakma karşılığında tekliflerle gelirken para, liderlik, makamın yanında genç ve güzel kızlarını da eş olarak teklif ederler. Peygamberimiz bunun karşılığında "Güneşi sağ elime, ayı sol elime verseniz bile ben bu davadan -İslam’dan- vazgeçmem. Ya başarırım ya da başı veririm. Teklifleriniz size kalsın" buyurur. Peygamberimiz, eşi Hatice vefat ettikten sonra dul bir kadın olan 55 yaşındaki Hz. Sevde ile evlenir. Peygamberimizin o dönemde yaşı 52 civarındaydı. Peygamberimizin çok evlilikleri Medine dönemine rastlar. 53-63 yaşları arasındaki döneme. Bu dönemde aldığı bütün eşler -Hz. Aişe hariç- dul ve çok çocuklu kadınlardır. Örnekleme sadedinde bir kısmının yaşını belirtelim: Hz. Zeynep B. Huzeyme, dul ve 60 yaşındadır, iki yıl sonra vefat eder. Ümmi Seleme, yaşı 65 civarında, dört çocuklu. Hz. Meymune, dul ve yaşı 60 civarında. Ümmi Habibe, 55 yaşında.

Bu evlilikler, cinsel taleplerle olan evlilikler değil, siyasi, insani ve coğrafi şartların oluşturduğu stratejik evliliklerdir. Zira Peygamberimiz, cinsel ihtiyacın daha güçlü olduğu 25-53 yaşları arasında tek ve yaşlı bir kadınla evli kalmıştır.

Eğer istese bu dönemde genç birçok kadın alabilirdi. Daha sonraki yaşlarda yaptığı evliliklerde genç hanımlar yerine daha çok dul, yaşlı ve çocuklu kadınlar almıştır. Nitekim bir Yahudi liderin kızını alınca koca bir kabile İslam’a girmiş ve sulh imzalanmıştır.

Peygamberimizin arkadaşlarına, dul ve çok çocuklu kadınlarla evliliği teşvik ettiğini biliyoruz. Zira o dönemde ekonomik imkánı olmayan birçok kadın gayri meşru şartların kurbanı olabiliyordu. Nitekim Mümtehine Suresi’nin 12. ayetinde de belirtildiği gibi, Peygamberimiz kendisinden biat alan Medine kadınlarından özellikle "zina etmemek, çocukları öldürmemek" üzerine söz alıyordu. Demek ki böyle bir problem ve sıkıntı vardı. Bu nedenle de koruma amaçlı çok evliliğe sıcak baktı.

Peygamberimiz, evlilikleriyle Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’le akrabalık bağı kurdu, bu vesileyle de Hz. Ali ile kızı Hz. Fatıma’yı evlendirdi. O dönemlerde evlilik, sıcak ilişki kurmanın en güçlü yoluydu.

Medineli erkekler, günlerinin en az 18 saatini Peygamberimizle paylaşır, dinlerini kendisinden bire bir öğrenirlerdi. Kadınlar bu konuda o çağdaki iletişim araçlarının yokluğu da düşünülecek olursa şanssızlardı. Bütün bilgileri kulaktan dolmaydı. Bu amaçla Peygamberimiz, kadınlar için haftada bir gün özel sohbet sözü verdi. İşte bu bağlamda Peygamberimizin eşleri, o dönemde kadınlar için birer öğretmenlik vazifesini yüklendiler.

Kadınlarla ilgili özel fıkhın tümünü kadın sahabilerin rivayetine dayandırırız. Hz. Ayşe bu konuda 2210 hadisle başı çeker. Peygamberimizin bazı eşleri, yetim kızların, düşkün ailelerin koruyucusu oldular. Bir kısmı yün örerek ailelerine katkıda bulundu. Hz. Aişe’nin Cemel olayından sonra 70 kadını himayesine alıp yetiştirdiğini biliyoruz. Hz. Aişe’nin öğrencileri müçtehit imamların öğretmeni olmuşlardır.

* * *

Daha sonraki yıllarda, diğer dinlerden veraseten gelen sınırsız evlilik sınırlanınca, Hz. Peygamber hanımlarının bir kısmından uzaklaştı. Karı-koca irtibatını kesti ama boşanmadı. Zira O’nun eşleri müminlerin anneleri sayıldığı için (Ahzab Suresi, 6, 53) başkasıyla evlenemezlerdi. Onları ortada bırakamazdı. Onların bakımlarını Hz. Peygamber hayatının sonuna kadar yüklenmeye devam etti. O ayetten sonra asla bir daha evlenmedi. Müslüman bir kişi defalarca boşanıp evlenebilme imkánına sahip olsa da bu seçenek Peygamberimize verilmemiştir. (Ahzab, 52)

Bu yazımızla Peygamberimizi savunmayı hedeflemedik. Zira O’nun böyle bir savunmaya ihtiyacı yoktur. Ancak çok evliliğin tarihi şartları içerisinde değerlendirilmesinin gerektiğini anlatmak istedim. Çünkü o dönemde bu öylesine yaygın bir gelenekti ki Medine’de veya Mekke’de bu hususta en küçük bir sızlanma göremeyiz. (Çok evliliğe İslam’ın bakışını ise başka bir yazıya bırakalım.)

SORALIM ÖĞRENELİM

3 cuma namazını kılmayanın veya üç ay eşinden uzak kalanın nikáhı düşermiş, doğru mu?

Nazlı IRMAK/İZMİT

Üç kez üst üste cuma namazı kılmayanın veya üç ay eşinden uzak kalanın nikáhı düşmez. Cuma namazı ise farzdır.

Anal ilişkiye dinimizin bakışı nedir?

Harun ÇELİK/İZMİR

İslam kadınla üreme organı dışındaki ilişkiyi şiddetle reddeder. Bunu, Allah’ın rahmetinden uzaklaşmaya yol açacak bir iş olarak görür. Herhangi bir cinsle fiili livatayı kabul edilmez sayar.

Evde otururken kıbleye karşı ayağımı uzatmaktan utanıyorum. Bu sakıncalı mı?

Saliha KÖKNAR/ ÇANAKKALE

Saygısızlık kastı olmaksızın ayaklarınızı kıbleye doğru uzatmanızda bir sakınca yoktur. Tabii ki bu hassasiyetiniz de saygın bir hassasiyettir. Ama bunun günahı yoktur.

Kuran-ı Kerim’de "yevm" yani gün kelimesi geçiyor. Bu bildiğimiz gün demek midir?

Cemal KİTAPÇI/ ALMANYA

Kuran-ı Kerim’deki gün kavramı rölatiftir (değişkendir). Bazı ayeti kerimelerdeki günden maksadın 24 saatlik süre olmadığını anlayabiliyoruz. Nitekim bir ayette Allah katındaki bir günün elli bin yıla denk geldiği belirtilir (Mearic Suresi).

Namaz için abdestin farz olduğunu Kuran-ı Kerim’de nerede bulabilirim.

Maide Suresi’nin 6. ayeti abdesti anlatır.
Yazarın Tüm Yazıları