Paul Auster yakında gelir

Başbakan, Türkiye’yi protesto ettiğini açıklayan Paul Auster’a “Gelmezsen gelme!” diye rest çekerken, Kemal Kılıçdaroğlu gelmeyi kabul ederse davet edebileceğini açıkladı. O zaman ben açıklayayım: Auster’ın gelmeye gönlü var. Nereden mi biliyorum? Kendisi söyledi...

Haberin Devamı

Geçen haftanın en çok konuşulan konusu Hürriyet Pazar Gazetesi’nde yayınlanan Buket Şahin imzalı Paul Auster röportajı oldu. Dünyaca ünlü Amerikalı yazar, son kitabı ‘Kış Günlüğü’nün dünyada ilk olarak Türkiye’de ve Can Yayınları tarafından Türkçe basılmasına, önceki kitaplarının da çok satanlar listesinin hep ilk sıralarında olmasına rağmen Türkiye’yi protesto ettiği için gelmediğini açıklamıştı. Biraz sert ama bir o kadar da netti gerekçesi: “Hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum! Kaç kişi oldu? 100’ü geçti mi? Neler oluyor Türkiye’de! En çok endişelendiğim ülke. Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum davet alsam da. Aynı sebeple Çin’den gelen davetleri de geri çeviriyorum. Bu hükümetleri protesto ediyorum.”
Auster’a Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtı gecikmedi:
“Hapiste yatan gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmiyormuş, Çin’e de gitmiyormuş. Aman! Biz sana çok muhtacız sanki. Gelsen ne olur gelmesen ne olur? Kılıçdaroğlu da bu adama sahip çıkıyor. ‘Onun gördüğünü bazıları görmüyor’ diyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş... Bu yılki yazarlar konferansına da Auster ile Kılıçdaroğlu birlikte gider!”

Haberin Devamı

HEMEN DAVET ETTİ

Tam da bu sözlerin üzerine Kemal Kılıçdaroğlu ‘Tarafsız Bölge’de Ahmet Hakan’ın bu konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Auster’ı eğer gelmeyi kabul ederse Türkiye’ye davet etmek istediğini söyledi. Yani yazarın gelmeye gönlü varsa davet edecekmiş Kılıçdaroğlu. O halde o röportajın sonrasında Buket Şahin ile Paul Auster arasında geçen sohbetin şu bölümünü yazmakta fayda var. Şahin, Auster’a, “Bunları Türkiye’de söylemeniz, mesajınızı İstanbul’da vermeniz çok daha anlamlı olmaz mı” diye soruyor. Auster da biraz düşünüp, “Haklısınız. Daha etkin protesto etmek için gelmeyi düşünebilirim, bunu kabul ediyorum” diyor.
Bu yazıyı yazarken, Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarına durumu ilettik. ‘Eğer gelmeyi kabul edecekse’ şartıyla davette bulunacak olan Kılıçdaroğlu için belki de ‘gelmeyi kabul edeceğinin garantisi’ oldu bu sözler ve Kılıçdaroğlu,  CHP Dış İlişkiler ve Yurtdışı Örgütlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Faruk Loğoğlu’na Auster’ı Türkiye’ye davet etme görevi verdi.
Pek tabii Auster bu konuşmayı yaparken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hışmına uğramamıştı... Ama bunun fikrini değiştireceğini sanmam. Yani sevenleri de pek yakında Auster’ı Kemal Kılıçdaroğlu’nun misafiri olarak Türkiye’de görebilir.

Haberin Devamı

Ben doktor olarak çıldırdım hasta ne yapsın

Hani ‘Engeller kalksın’ filan diyoruz ya; bir doktor arkadaşımın anlattıkları o kadar çarpıcıydı ki, iznini alarak yazmak istedim. Arkadaşımın annesi 76 yaşında ve Parkinson hastası. Evde düşüp el bileğini kırdı. Arkadaşım erkek kardeşiyle birlikte annesini apar topar en yakındaki özel hastaneye götürdü ama hem hafta sonu hem de saatin geç olması nedeniyle ortopedist bulunmadığını söylediler. O da annesini alıp daha önce görev yaptığı İ.Ü. Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürdü.
Ortopedinin acil servis kapısına geldiklerinde ilk şoku yaşadı: Tekerlekli sandalye yoktu.
Anneyi kucaklayarak içeri getirmesini söylediler. Dikkatinizi çekerim, burası ortopedi servisi!
Ne yapacağını şaşıran doktor arkadaşım daha önce görev yaptığı bölüme gidip, personeli uyandırıp aldığı bir tekerlekli sandalyeyle annesini içeri taşıdı.
O saatte görev yapan doktorun ilgisizliğine filan hiç değinmiyorum bile... Bu görüntü karşısında burnundan soluyan arkadaşım, “Meslektaşıma tepki göstermemek için kendimi zor tuttum. Yahu bir doktor olarak ben bunları yaşıyorsam, normal insanlar ne yapıyor” diye soruyor ve çok önemli bir başka konuya daha dikkat çekiyor: “Annemin el röntgeni çekilirken yanında kurşun yelek giymiş bir görevli olması gerekiyordu. Ama bütün bu yokluklar içinde tabii ki o da yoktu ve kardeşimle ben girdik röntgen odasına. Durduk yere ikimiz de korunmasız bir şekilde radyasyon aldık. Hani bazen hastanelerde hastalar isyan ediyor ya; ben bir gecede bizzat şahit oldum o isyan noktasına nasıl gelindiğine...”

Yazarın Tüm Yazıları