Paylaş
‘‘Patron...’’
Sermaye düzeninin kutsal sözcüğü...
Bu düzende devlet küçülür, patronlar büyür...
Okul, eğitim, sağlık, enerji, ulaşım, bayındırlık, kalkınma, yatırım, ekonomi... Tümü patronlardan sorulur.
Devlet güçsüz, patron güçlüdür.
Daha iki gün önce gazetelerimiz ‘‘Eğitim işlerinin de patronlara bırakılacağını’’ müjdelemediler mi?..
Bu sistemde ‘‘patronlar’’ yasalarda yer almayan, gözle görülmeyen, elle tutulmayan üstün bir karar gücüne sahiptirler. Burada karşımıza ‘‘Derin devlet’’in bir ikizi çıkar...
Güç, patronlarındır...
Diyelim ki işte fiyatların altı ay dondurulmasını onaylamadılar...
Başbakan pıstı...
Bu kadar...
*
Patronlar kârdan olmaya yanaşmıyorlar...
Taksi şoförleri altı ay zam yapmamayı göze aldılar... Dolmuşçular zam yapmamaya karar verdiler...
Patronlar kıvırdılar...
Bir-iki milyar sermayeli küçük esnaf razı oldu...
Bakkallar, kafadan zam yapacakları boykot etmek gibi, hiç olmazsa bir tavır koydular...
Televizyondaki eski mantolu cılız kadın, elindeki yarım fileyi sallayarak ‘‘Bize fedakârlık düşüyorsa, aç kalıp yine katlanırız...’’ dedi..
Patronlar kaytarıyorlar...
*
Oysa bu ülkenin kaymağını yiyen onlar...
Ulusal gelirin yüzde 80'i, o mutlu azınlığın...
Kamu bankalarından kredileri alan da onlar, teşviklerden-yatırım fonlarından yararlanan da...
Ormanlar-kıyılar onlara tahsis edildi...
Gümrük duvarları onlara göre ayarlandı... Halk yokluk-sıkıntı çekerken, onlar koruma duvarlarının arkasında büyütüldüler...
Ama çalışanlar maaşlarının yarısını vergi olarak verirken, bu ülkede yıllarca vergi rekortmeni bir genelev patronu, bir başka kadındı...
Cumhurbaşkanları, başbakanlar onların düğünlerine acele koştular... Özel uçakları halkın verdiği vergilerle yapılmış havaalanlarına inip kalkıyor... Yatları köy okullarından kesilip yapılan limanlarda demirli...
Türkiye onlar içindi...
Şimdi?...
Altı ay kârdan olamıyorlar...
Ne yapacaksınız...
Paylaş