Paylaş
Cem Yılmaz’ın bir parodisinde bunun güzel örnekleri verilmişti.
Paşa eşleri arasında da bir ast-üst ilişkisi olduğu, kabul günlerinde bile hiyerarşik şekilde oturdukları, komutanların hayatlarında etkili bir yere sahip oldukları izlenimi vardır.
Önceki gün, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’un eşinin konuşmalarını okurken bunlar gözümün önüne geldi.
Tam bir paşa eşi konuşması.
Bu konuşma hakkında düşüncelerimi yazmadan önce, bir gözlemimi aktarayım.
Ergenekon davasıyla gündemimize giren "ortam dinlemesi" olayının, artık tam teşekküllü savaşın ağır silahlarından biri haline getirildiği anlaşılıyor.
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon tahliye ediliyor ve üç gün sonra, bu tahliyeyi halkın gözünde şaibeli hale getirecek bir bant yayınlanıyor.
Demek ki, telefon dinleme, ortam dinleme, artık TBMM’nin öne sürdüğü "paranoya" düzeyini geçmiş.
Birilerinin elinde her duruma, her lafa, her atağa karşı hazır bir bant bekletiliyor.
Bir ülkede hukukun, adaletin, demokrasinin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri budur.
* * *
Şimdi geliyorum paşa eşinin ortam geyiğine.
Ne diyor Ergenekon’la ilgili mahkemeler hakkında?
"13’üncü mahkeme onlardan, 12 ve 14 bizden..."
Şimdi burada hangi mahkeme şaibe altında kalıyor?
Tolon’un tahliyesine bozulanlar, "12 ve 14’üncü mahkeme" cevabını veriyor.
Ben olaya iki yanlı bakıyorum.
Eğer "12 ve 14’üncü mahkeme onlardansa" 13’üncü mahkeme kimden oluyor?
"Hukuktan, adaletten yana mı?"
Ergenekon davasını bir tür militanlık haline getirenler böyle diyor.
Ama paşa eşi de, "O mahkeme bize adaletsiz davranıyor" demeye getiriyor.
İkisi de taraf.
Hangisine inanacağız?
Bence ikisi de doğru değil.
Ortam dinlemesinden dışarı sızdırılan sözler, bana göre kimseye yarar sağlamıyor.
Bu sözler sadece 12 ve 14’üncü mahkemeyi değil, 13’ü de töhmet altında bırakıyor.
Her üç mahkemenin de davada "taraf olduğu" izlenimi yaratıyor.
O nedenle paşa eşinin sözlerinin, eşine haksızlık yapıldığına samimi olarak inanan bir kadının hezeyanlarından başka bir şey olarak kabul edilmemesi gerekir.
* * *
Ama ortada çok ciddi bir başka mesele var.
Hurşit Tolon hakkında tahliye kararı alan mahkemenin ileri sürdüğü gerekçe gerçekten doğru mudur, değil midir?
Yani, eski komutan, sırf herkesin evinde bulunabilecek bazı belgeleri bulundurduğu için mi 7 aydır içeridedir?
Bu davanın iddianamesi henüz tamamlanmadı.
Savcının elinde ne deliller var bilmiyoruz.
Ama komutan gerçekten sadece telefon konuşmaları ve herkesin evinde bulunabilecek cinsten belgeler yüzünden 7 ay yattıysa, o konuşmaları delillendirecek somut kanıtlar ortaya konulmamışsa, o zaman hangi mahkemenin kararına itimat edeceğiz?
Buna karar verecek olan bizler değiliz.
Paşa eşleri de değil.
Ama militan gazeteciler hiç değil.
O nedenle bırakalım, adalet kendi mecraında işlesin.
Merak etmeyin, hukuka ve kamu vicdanına sığmayan hiçbir şey kimsenin yanında kalmaz.
Bu davayla ilgili mahkemelerin de, ne paşa eşlerinin, ne de militan gazetecilerin etkisinde kalmadan bağımsız bir şekilde görevlerini yapmaları gerekir.
Sonunda onlar taraf.
Mahkeme ise tarafsız olmak zorunda...
Paylaş