Parada birlik kültürde ayrılık

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

EURO Parası, 2002'de bütün Avrupa ülkeleri için geçerli tek para birimi olacak. Ekonomideki birlik konuşulurken, Avrupa, kültürel ayrılıkları tartışıyor. Göçmenleri, oraya çalışmak için gelen ve geri dönmeyen konuk işçileri, Avrupa'da İslamiyet'in durumunu, yabancı kültürlerin kendilerine ayrı bir yer açmalarını da konuşuyor.

Önceleri, oraya gidenler kendilerini o toplumun bir bireyi olarak gösteriyorlar, kökenlerini, dinlerini açıklamaktan çekiniyorlardı. Şimdi ise bir çok yabancı öğrenci kendi ülke ve dinlerine yabancı bir toplumda kendilerini ayakta tutan güç ve dayanak olarak sahip çıkıyorlar.

Yıllar önce Avrupa deyince, kültürel özellikleri belli, tek bir Avrupa anlaşılırdı, şimdi Başka Bir Avrupa'nın da varlığı kabul ediliyor.

Politik açıdan sorunları bir kenarda tutsak, onu yazı ufkumuzun dışına taşısak, kültürel anlamdaki açmazları konuşsak.

Avrupa, içindeki yabancı unsurların varlığından etkileniyor. Kimi araştırmacılara göre gerek milli gerek dini bakımdan, Avrupa yabancılardan etkilendi. Aile, ruh, onur, utanç gibi bazı kavramlar üzerinde yeniden düşünme gereğini hissetti.

Gelenler, geri dönmediler, orada yerleşerek, konuk statüsünden yerleşik düzene geçtiler. Avrupalılaların beklediği gibi asimile olmadılar, kendi kültürel, dini varlıklarını sürdürdüler.

Avrupalı ile Avrupalı olmayan ama orada yaşayanlar arasındaki kültürel karşıtlıklar kültürel bir ikileme (dilemma) dönüştü. Belki de eski Avrupa bu ikilemden çıkmadan üçüncü bir etki alanında çalkalanmaya başladı.

Amerikan filmlerinin, kültürünün, televizyonunun, müziğinin, fast food beslenmesinin etkisi altında onunu bir kopyası (clone)mı olacağız, sorusu Avrupalıları rahatsız ediyor. Çok kültürlü olma kavramı içinde, küreselleşme tartışmaları içinde, Amerikanın yeri aslan payı mıdır, diye soruluyor.

İnsanlar tek tek düşündüklerinde, aşklarında bile Amerikan değerlerinin etkisinin görüldüğünü itiraf ediyorlar.

Korktukları temel düşünce farkı: Çünkü Amerikan kültürü ideolojik değildir ve apolitiktir.

*

TIME dergisinin kış özel sayısı, Visions of Europe başlığını taşıyor. Yukardaki bilgileri de aşağı yukarı bu sayıdan özetledim.

Özel sayının benim için ilgi çekici olan yanı, değişik mesleklerden, değişik ülkelerden insanların Avrupa ve Avurupa Birliği üzerine söyledikleri.

Kimse artık saf bir kıtadan söz etmiyor. Kimse artık Avrupalı tanımının değişmez koordinatları olduğu iddiasında ısrar etmiyor. Orada yaşayanlar Avrupa'nın bir parçasıyız diyorlar ama aidiyet konusunda esnek tutumlarını sürdürüyorlar.

Ülkeler arasındaki farklılık hele göçmenlerin bunlara kattığı hardal lezzeti birlik çığlıkları arasında daha da büyüyor. Mozaiğin taşlarını ve renklerini tayin ve seçme yetkisini artık Avrupa kendi başına denetleyemiyor.

Napoli'den Ukrayna'ya çekilen Avrupa hattında her santim aynı düzeni göstermiyor.

Küreselliğin içinde bir Avurupa, 'yarış' kavramından ürküyor. Bir İtalyan komedyenine göre, yarış Amerikalıların ve Japonların işi. Çünkü yarışa katılırsan haftada 72 saat çalışırsın ve 59 yaşında ölürsün.

Bir Akdenizlinin keyif manifestosu.

Biçimsel olarak yıkılan Berlin Duvarı zihinsel olarak bazı Avrupalılarda yaşıyor, hala Batı Almanya ile Doğu Almanya, yapay bir ayrılığın ardından bile birbirlerini anlamaya çalışıyorlar.

Sanırım sanat açısından tenor Andrea Bocelli ile orkestra şefi Valeri Gergiev hakkındaki yazılar önemli.

*

İKİBİNE giderken bir gerçeği Avrupa bile yeni yeni farkediyor:

Hiç bir ülke artık tek başına bir ada değildir.



Yazarın Tüm Yazıları