Özcan Deniz ve Maskeli Balo

Özcan Deniz’i ilk "Neredesin Firuze" zamanında tanımış ve gerek sanatçı kişiliğiyle, gerekse de işine ve sevdiklerine verdiği değer nedeniyle çok sevmiştim.

O gün bugündür dostluğumuz hiç eksilmedi, hep arttı. Zaman içinde onu daha da iyi tanıdım çünkü.

Geçen cumartesi gecesi, "Özcan Deniz sahneye çıktığı mekanda vuruldu" haberini aldığımda duyduğum üzüntüyü tarif etmeme imkan yok.

Gecenin bir yarısında, Özcan’ın sağ kolu, sevgili Esin’i aradığımda Özcan henüz ameliyattan çıkmamıştı. Ameliyat devam ederken, birbirlerine zincirlenmiş düşünceler beni yeni çıkan Üç Hürel albümünden yıllar öncesinin "Neredesin Firuze"sine kadar götürdü.

Üç Hürel şarkılarının ünlü sanatçılar tarafından yorumlandığı albümü dinlemiş ve Özcan’ın Laz şivesiyle seslendirdiği Karadeniz türküsünü çok beğenmiştim. Hatta o parçayı dinlerken keşke Özcan yine bol müzikli bir film yapsa da keyfimiz yerine gelse diye de geçirmiştim içimden.

Ne güzel filmdi Neredesin Firuze.

Özcan Deniz’in ünlü olmadan önce Unkapanı’nda yaşadıklarından yola çıkılarak çekilmiş, özgün hikayesi Özcan’a ait bu film, şöhrete giden yolda yaşananları tek tek anlatıyordu. Özcan’ın vurulma haberi, filmde Ata Demirer’in seslendirdiği, unutulmaz Yeni Türkü parçası Maskeli Balo’nun "Yaktım gemileri, dönüş yok artık geri. Tak etti canıma bu maskeli balo. Bu maskeli balo ve onun sahte yüzleri" diyen nakaratını getirdi aklıma.

Özcan’ın şöhretin bedelini ödediğini düşündüm. Sahte yüzlerle dolu bir maskeli balodaydı sanki onlar. Kimi zaman eleştiriyle, kasıtlı kötü haberlerle, kıskançlıklar, çekememezliklerle, kimi zaman da kurşunla vuruluyorlardı.

Özcan’ın bilmesini istediğim tek şey, bu maskeli baloda sahte olmayan yüzlerin de olduğu. Ona, çok seven bir dostu olarak, acil şifalar diliyorum.

Pazar gecesini iple çekiyorum

Dışarıda lapa lapa kar yağarken televizyon karşısında "kar yağışı nedeniyle okullar tatil edildi" haberini bekleyen çocuklar ya da ne bileyim gün boyu evde yalnız kalıp akşam olduğunda sahibinin ayak seslerini işiten köpekler kadar heyecanlıyım.

Bu pazar, Oscar’lar sahiplerini buluyor ve eminim biz sinemaseverleri yine çok heyecanlı ve müthiş bir gece bekliyor.

Duymuşsunuzdur, senaryo yazarlarının hiç bitmeyecekmiş gibi duran inatçı grevi Oscar’a az kala sona erdi. Bu da demek oluyor ki 24 Şubat’ta sunucular kendileri için hazırlanmış metinlere bakarak ahkam kesecek, espri ve yorum yapacaklar. Şu grev devam etse ve de tören gerçekleşse, tek başlarına neler yapıp, yapamayacaklarını, nasıl cümleler kuracaklarını görecektik oysa!

Neyse gelelim Oscar gecesi için vereceğim tavsiyelere.

Bu pazar sabahlayacağımız kesin. "İhtiyarlara Yer Yok" (No Country for Old Men), "Keferat" (Atonement) ve "Kan Dökülecek" (There Will Be Blood) filmleri arasında geçeceğini düşündüğüm mücadelede, filmler kadar yıldızların üzerlerindeki giysiler, mücevherler, sahneye çıkacakların ağızlarından çıkanlar ve yaptıkları da konuşulacak. Yıllar önce Roberto Benigni’nin Oscar aldığı açıklandığında, koltukların üzerinden zıplayarak podyuma çıkması gibi ilginç olaylara bakalım bu yıl da şahit olacak mıyız...

Her türlü sürprize açık olmak lazım. İşin heyecanı da burada zaten. Gelelim pazar gününü nasıl geçirmeniz gerektiğine.

Tavsiyem gündüz iyi bir uyku çekmeniz (Cumartesi gecesinden sabahlarsanız bunun hayli faydası olacaktır.) Sonra da sinemayı seven arkadaşlarınızla toplanıp, Oscar törenini kalabalık bir grupla izlemeniz. Hatta tören öncesinde Oscar toto oynarsanız gece çok daha eğlenceli olur.

Mehmet Açar, Murat Özer, Senem Aytaç ve ben bu hafta NTV’de yayınlanacak olan, Yekta Kopan’ın sunduğu "Oscar’a Doğru" programında kendi favorilerimizi belirledik. Benzer bir Oscar toto bu hafta sonu Hürriyet Pazar’da da yer alacak.

Siz de listenizi şimdiden yazın bir kenara.

Bakalım kaçta kaç tutturacaksınız.

Şeytan berber şarkı söylüyor

Bugüne dek ne tuhaf fragmanlar gördük. Yabancı dildeki filmlerin İngilizce olmadıkları fragmanlarda özellikle gizlenmeye çalışıldı. "Kutsal Hazine Sırlar Kitabı"nın fragmanında filmde olmayan bir bölüm vardı.

Ve şimdi de Johnny Depp’in başrolde olduğu, "Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street" "Fleet Sokağı’nın Şeytan Berberi"nin fragmanlarına bakıp bilet alanlar isyanda.

Fragmanı izlediğinizde Sweeney Todd’un bir müzikal uyarlaması olduğunu kesinlikle anlamıyorsunuz. Oysa filmin yüzde 90’ında olaylar şarkılarla anlatılıyor.

Müzikallere bayılırım o ayrı ama müzikal sevmeyen birinin de bu filmi izlerken işkence çekeceğini çok iyi tahmin edebiliyorum.

O yüzden yazma gereği duydum. Sweeney Todd bir müzikalin beyazperde uyarlaması. Johnny Depp filmde kendi sesiyle bol bol şarkı söylüyor.
Yazarın Tüm Yazıları