Oya Berberoğlu: Vali Yiğenoğlu işadamı gibi

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Teşvikleri o bölge, yani Doğu ve Güneydoğu için alıyorlar, ama yatırım yapmıyorlar. Ya da göstermelik oluyor. Kamu denetimi olmayınca da teşvikler heba olup gidiyor.

Her koyun kendi bacağından asılır misali öncelikle iş bölge insanına, oradaki kamu görevlilerine düşüyor... Adımı atmak, zenginlikleri ortaya koymak, tanıtmak... Sonrası duyarlı işadamlarının ortaklık veya yeni yatırımlarla bölgeye çekilmesine geliyor...

İşte bunun güzel örnekleri Ağrı'da verilmeye başlandı. Kişi başına düşen milli gelirin 740 dolar civarlarında olduğu Ağrı, en fakir ilimiz. Terör belası da cabası...

Ama böyle vali böyle kaymakamlara duyarlı işadamları da eklenince gelecek için umutlar artıyor... Tesisler birer birer işletmeye açılıyor, yenileri kuruluyor. Ağrı Valisi Lütfi Yiğenoğlu, müteşebbis gibi çalışıyor. Orada tanıma fırsatı bulduğum daha yirmili yaşlarını süren Taşlıçay Kaymakamı İsmail Gültekin, Eleşkirt Kaymakamı Bilal Karaca da öyle. Ankara'da Hazine Müsteşarlığı'nın kapısında yatıyorlar neredeyse. Ağrı Sanayici İşadamı ve Yöneticiler Derneği Başkanı Erdal Batmaz ile arkadaşları da Batılı işadamlarını sık sık illerine davet ederek yatırıma yönlendirmeye çalışıyorlar. Anlayacağınız kalkınma ve bu sınır ilimizin refahı için topyekün seferberlik sürüyor...

İlk valiliği Ağrı olan Letfi Yiğenoğlu görevde olduğu üç yılda 1000'e yakın kişiye istihdam yaratıyor. Özelleştirildikten sonra kapanan tesisleri birer birer revize ederek işletmeye açıyor. Örneğin et kombinasının bu senenin ilk yarısındaki cirosu 1.5 trilyon liraya ulaşıyor. Deri fabrikası da birkaç ay önce faaliyete geçiyor. Askerlere bot da üretiliyor. Nato'ya da. Yiğenoğlu'nun katma değeri yüksek, bölge kalkınmasında grafiği yüksetlecek bir proje demeti heyecan yaratıyor. Diyadin İlçesi'ndeki jeotermal kaynak tam 5 tesisin hayata geçmesine neden oluyor. Bu sıcak sudan konutların ısıtılması, seracılık, termal tesisin yanı sıra kalsiyum karbonat üretimi de yapılacak. 7 milyon dolara malolacak tesis bin kişiye istihdam yaratacak. Bir de sıvılaştırılmış karbondioksit ve kuru buz üretim tesisi kuruluyor. Dondurulmuş gıda, kimya sektörü için yan ürün üretilecek. Diyadin jeotermal alanındaki sıcak su ve gazın yer üstüne çıkarılması işini Doğan Jeotermal firması yapıyor...

Böyle işadamları lazım derken hemen aklıma gelen Tikveşli Gıda'nın patronu Doğan Vardarlı oluyor. Doğan Bey, geçen yıl geldiği Ağrı'da et kombinasının yüzde 15'ini satın aldı. Daha da önemlisi, sucuk, salam, sosis üretecek bir de tesis kurdu. Vardarlı, gururla, bölgede kendisine nasıl yardımcı olunduğunu, ruhsat dahi yokken nasıl inşaata başladıklarını anlatıyor. Aynı yardımı Adıyaman'da kurduğu kağıt fabrikası için de gördüğünü söylüyor. Gözleri dolarak, ‘‘Böyle valiler, böyle GAP idaresi oldukça onların yanında yer almaya devam edeceğiz’’ diyor. Doğan Vardarlı'nın bir sözü kulaklarımda çınlıyor hálá:

Ankara'da yatırım yapmayalım diye yüzümüze bakıyorlar, burada da yatırım yapalım diye...

Doğu'nun anası ölsün!

ÖĞRETMEN öğrenciyi tahtaya kaldırır... Ege Bölgesi'nin coğrafi yapısından, ürünlerinden söz etmesini ister. Öğrenci, ‘‘Eeee hocam üzüm, incir’’ der. Öğretmen, ‘‘Akdeniz Bölgesi'ni anlat’’ diye ikinci soruyu sorar. Öğrenci, ‘‘Bitki örtüsü makidir. Naranciye, muz yetiştirilir’’ diye cevap verir. Öğretmen, ‘‘Peki Doğu Anadolu'yu anlat bakalım’’ dediğinde Doğulu öğrenci hiç duraksamadan şu karşılığı verir:

‘‘Doğu'nun anası ölsün! Neyi var ki neyi anlatayım hocam!’’

Ağrı seyahatinde anlatıldı bu fıkra. Bir de Ağrı'nın bir atasözü aktarıldı:

‘‘İyi kızı el över, kötü kızı anası...’’

Ağrılılar kendilerini, potansiyellerini anlatmak zorunda olduklarını söylüyorlar...

Ağrı seyahatinde, çarşı pazar turunda da çok sıkı güvenlik önlemleri uygulandı. Özel tim hep yanımızdaydı. İnsan üzülüyor tabii her bakımdan. Hem bölge insanını durumuna, hem onlara... Vatandaşlar da bu sıkı güvenliğe doğal olarak tepkililer. ‘‘Korkuyorsanız niye geliyorsunuz’’ misali. Her iki taraf da haklı. Çarşı esnafı, vatandaşlar ‘‘Bunlar kim?’’ diye birbirlerine soruyorlar. Bazı politikacılar, işadamları, gazeteciler cevabı üzerine de şöyle sözler yükseliyor:

‘‘Üç beş dıllo gelmiş işte...’’

Dıllonun ne demek olduğunu o zaman öğreniyoruz. Kürtçe'de ‘‘yaramaz adam’’ demekmiş. Vaatte bulunup sözlerini tutmayan politikacılara, söz verip çekip giden işadamlarına ithaf olunur...

Bu bölgenin ana geçim kaynağı hayvancılık. Yaylalar şenlenmiş durumda. Ama besiciler ithal kararnamesiyle yatıp kalkıyorlar. Yürekleri hep ağızlarında...

Sözün özü besiciliğin teşvik edilmesi gerekiyor. Teşviklerin selektif olması zorunlu... Keza banka kredilerinin de...

Bölgenin turizm potansiyelinin de değerlendirilmesi lazım. Spor tesisleri, kayak merkezleri için valililik adım attı. Ama Ağrı Dağı, dağcılara yasak. Güvenlik dolasıyısla birinci derecede yasak bölge. Fakat bu yasak ikinci derecede yasağa çevrilebilir. Yani kontrollü dağcılık imkanı tanınabilir. Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel, 5 yılın sonunda sadece Ağrı Dağı'na Batı kökenli 500 bin turistin çekilmesinin mümkün olduğunu söylüyor. Dünyada bu işin meraklıları çok...

Aaa unutmadan son bir not: Hani Genelkurmay'dan bilgi sızdırdığı gerekçesiyle hakkında dava açılan ve sonra beraat eden onbaşı Kadir Sarmısak var ya... Ağrı'ya sürülmüş... Bazı telekulakçılar da....

Önen’nin önerisi

BU geziye işadamı olarak Dardanel'in patronu Niyazi Önen de katıldı. İstanbul'dan, Turizm Bakanı Erkan Mumcu'yu alarak özel uçağı ile Ağrı'ya gelen Önen, uçağını dönüşte bakanlara tahsis etti. ANAP'lı Bakanlar Mumcu, Yüksel Yalova ve Edip Safder Gaydalı, bakanlar kurulu toplantısına Önen'in uçağıyla yetişti... Kendisi de bizimle döndü...

Gezide Koç Grubu'ndan Fazıl Çamdibi, Yaşar Holding'den Olgun Ergüz de vardı. Ağrı'da ne yapabileceklerini araştırdılar. Yaşar Holdin'in Ağrı İl Özel İdaresi'ne ait süt fabrikasına ortaklığı için çaba gösterildi. Yaşar Holding yetkilisi ise başka bir öneride bulundu. Hindi yetiştirilmesi için civciv verebilecekleri her türlü bilgi desteğini sağlayacakları yönünde. Yanı sıra kaz yetiştirilmesi, kaz ciğerinin ihracı, etinin de iç pazarda değerlendirilmesi için yine destek olabilecekleri söylendi.

Niyazi Önen'e, şoklanmış gıda sektöründe olduğu için kuru buz tesisine ortaklığı düşünüp düşünmediğini sordum. Pek sıcak yaklaşmadı. O da önerilerde bulundu. Jeotermal suda karides yetiştirilmesini salık verdi. Dışarıdan direkt sermaye yerine ortaklıklara yönelmelerini önerdi. Niyazi Önen, izlenimlerime göre Tikveşli'nin ortak olduğu et kombinasında belki bir ek tesis kurabilir. Kedi köpek maması üretmek için...

Bu arada bu geziye katılamayan Koç Holding'den Mustafa Koç, sanırım Eylül ayında Ağrı'da incelemelerde bulunacak.

Tabii yöreye ilk kez gelen işadamlarının hemen yatırım yapması beklenemez. Önemli olan sıcaklığın yaratılması, oradaki potansiyelin görülmesi...

Akşehir'in evleri

AKŞEHİR denilince hemen akla Nasrettin Hoca geliyor...Nasrettin Hoca Festivali şu günlerde devam ediyor.

Akşehir, Nasrettin Hoca'sı kadar Akşehir evleriyle de övünüyor. ‘Osmanlı evleri’, barok tipi ‘geç dönem’ evleri...

Ama ne yazık ki kuruluşu neolitik döneme kadar uzanan Akşehir'deki tarihi evler yavaş yavaş yok oluyor...

Akşehir'de, bu konuya el atan, 16 gencin, kendi bütçeleriyle satın alarak restore ettikleri asırlık ‘‘Akşehirevi’’ şimdi bir halk müzesi. Çiçeği burnunda Belediye Başkanı Dr. Nuri Köksal da o gençlerden. Köksal, Akşehir Kültür Sağlık ve Eğitim Vakfı (AKSEV) aracılığıyla Akşehirevi'nin bulunduğu sokaktaki bütün tarihi evlerin dış cephelerini restore etmeye hazırlanıyor.

Akşehir’deki kültürel çalışmalara Akşehir dışındaki Akşehirli'lerden de destek geliyor. Ekonomi servisimizdeki arkadaşımız Faruk Eskioğlu'nun, basın, doğa ve Akşehir evlerinden oluşan fotoğraf sergisi festival boyunca açık. Londra'da da iki kez sergi açan Faruk'un fotoğraflarını, festivale katılanların kaçırmamalarını öneririm...



Yazarın Tüm Yazıları