Otizm hakkında ne biliyorsunuz?

Adana Otistik Çocuklar Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı Sosyolog Fehmi Kaya’nın “Araştırmalara göre otistik çocuklar ile ateistler arasında bir bağlantı var” açıklaması büyük yankı uyandırdı. Bu skandal sözlerin ardından otizm hastalığı hiç olmadığı kadar konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. İşte otizmle ilgili bilimsel “gerçek”ler...

Haberin Devamı

Otizm nedir?
- Otizm doğuştan gelen ve bireyin hayatı boyunca devam eden ciddi bir gelişim bozukluğudur. Bir ruh hastalığı değil, nörolojik bir bozukluktur. Beynin yapısını ve işleyişini etkileyen sinir sistemindeki sorunlardan kaynaklanır ve yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkar. Otizme her çeşit toplumda, ailede, ırkta rastlanmaktadır. Erkeklerde dört kat daha sık görülmektedir.
Otizm neden olur?
- Otizmin neden olduğu kesin bilinmemekle beraber, çeşitli faktörler üzerinde durulmaktadır. Bunların başında genetik ve çevresel faktörlerden de söz edilebilir. Araştırmalara göre, bazı genetik bozukluklar kalıtımsaldır, bazıları ise kendiliğinden ortaya çıkar fakat ne yazık ki bu genetik bozukluklar hamilelik sırasında teşhis edilemez. Çevresel faktörleri araştıran bilim insanları ise virüs enfeksiyonları, hamilelik sırasında ortaya çıkan komplikasyonlar, beyin hasarları ve zehirli kimyasallar üzerinde durmaktadır. Otizmin nedenleri ile ilgili zaman zaman yeni teoriler öne sürülmektedir. Geçmiş yıllarda anne-baba davranışlarının, son yıllarda da bazı aşıların otizme neden olduğu ortaya atılmıştır. Bilimsel araştırmalar her iki teorinin de geçerli olmadığını kanıtlamıştır.
Otizm nasıl teşhis edilir?
- Otizmi teşhis etmek için kan tahlili, röntgen, MR, EEG gibi medikal bir yöntem yoktur. Bunun yerine, dünyanın birçok ülkesinde kullanılan, otizme dair spesifik tanı kriterleri vardır. Bu kriterler, DSM-IV (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatiki El Kitabı) ve ICD-10’dur (Uluslararası Hastalıkların Sınıflandırılması Sistemi)... Konusunda uzmanlaşmış bir psikolog, psikiyatrist veya çocuk hekimi, bu kriterlerin çocukta olup olmadığını araştırarak topladığı bilgiler ışığında tanı koyar. Değerlendirme yapabilmek için, çocuğun gelişim öyküsü ayrıntılı olarak dinlenir, çocuk klinik ortamda, okul, ev gibi doğal ortamda gözlenir, davranışlarıyla ilgili birçok değişik kaynaktan bilgi alınır. Anne-babalar, genellikle çocuklarındaki farklılığı ilk gözleyenlerdir. Bazı çocuklarda 6-12 ay arasında otizmin ilk belirtileri görülebilir. Erken teşhis, erken müdahale için çok önemlidir.

Haberin Devamı

OTİZMİN İLK BELİRTİLERİ

Haberin Devamı

Otizmle en çok karıştırılan problemler nelerdir?
- Konuşma ile ilgili problemler; işitme ile ilgili problemler; zihinsel gerilik; davranış problemleri; dikkat bozukluğu, öğrenme güçlükleri olan çocuklarda otizmden şüphelenilebilir. Otizm, yukarıda sayılan problemlere neden olabileceği gibi, bu problemler otizm olmadan da ortaya çıkabilir.
Otizmin ilk belirtileri nelerdir?
- Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir:
1- Sosyal etkileşim alanlarında; arkadaşlık kurma, göz kontağı kurmak ile ilgili sıkıntılar, oyun oynamada problemler vs...
2- İletişim becerilerinde; konuşmada, kullandığı kelimelerde vs...
3- Davranış, ilgi ve etkinliklerde; sıra dışı basmakalıp davranışlar ve ilgilerinin farklı olması gibi...
Sosyal etkileşimde ortaya çıkan problemler nelerdir?
1- Sözel olmayan davranışlarda belirgin bir bozulma gösterirler: Göz kontağı kurmak ile ilgili sıkıntılar yaşarlar; ya hiç kuramazlar, ya çok kısa süreli kurarlar ya da alışılmadık biçimde kurarlar. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak gibi. Jest ve mimik kullanımında sınırlılık yaşarlar; konuşurken çok az jest ve mimik kullanırlar. Başkalarına yaklaşmada sıra dışı özellikler gösterirler; sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak, başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak gibi. Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri gösterirler.
2- Yaşıtlarıyla gelişimsel düzeyine uygun ilişki geliştiremezler: Arkadaşlık kurmakta zorlanmak, çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek gibi... Yaşıtlarıyla oynama, konuşma ve benzeri durumlarda çok isteksiz davranırlar. Örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle iletişime girebilirler. Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanırlar, grup oyunlarına katılmazlar, kurallara uymakta sıkıntı yaşarlar.
3- Duygusal karşılıklar veremezler: Sevinçlerini, ilgilerini ya da başarılarını diğer insanlarla kendiliğinden paylaşma arayışı içinde değildirler. Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak) yalnız başına yapmayı yeğlerler. Başkalarının varlığının farkında olmazlar, diğer çocuklara (kardeşleri dahil) ilgisizdirler. Başkalarının gereksinimlerinin ve sıkıntılarının farkında olma ve anlamada zorluk yaşarlar, üzülen, ağlayan, kızan, sevinen kişiler karşısında duyarsız davranırlar.

Haberin Devamı

İLETİŞİM BOZUKLUĞU ÇOK BELİRGİNDİR

İletişimde ne tür bozukluklar yaşarlar?
- İletişimdeki bozulmaları belirgin ve kalıcıdır:
* Dil ve konuşma gelişiminde akranlarının gerisindedirler, bazı otistik çocuklar uzun süre hiç konuşmazlar. El, kol ya da yüz hareketleri gibi diğer iletişim yollarıyla o eksiği telafi çabasındadırlar.
* Konuşması yeterli olanlar ise başkalarıyla sohbet başlatmada ve sürdürmede zorlanırlar.
* Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz zamanlarda söylerler, basmakalıp özel bir dil kullanırlar. Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam dışı olarak yineleyebilirler. Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz olarak konuşurlar.
* Taklitlere dayalı oyunlara ilgi göstermezler. Oyuncaklarla evcilik, doktorculuk vb. hayali oyunlar oynamazlar. Bir nesneyi başka bir nesne olarak, örneğin bir kutuyu araba gibi kullanarak oyun oynamazlar. 
Otizm olan bireylerin davranışlarında ne gibi farklılıklar gözlenir?
- Sınırlı, basmakalıp ve tekrar eden davranışları ve ilgileri vardır:
* Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duyarlar; örneğin uçakların nasıl uçtuğuna takılabilirler. Başka konuları dışlayarak sürekli o konularla ilgili konuşmak, okumak isterler.
* Günlük yaşamdaki düzen değişikliklerine katlanamazlar; örneğin eşyaların yerinin değişmesi, rutin olarak yaptıkları davranışların sırasının değişmesi gibi. Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki gösterirler. En ufak bir değişiklik karşısında aşırı kaygılanabilir ya da öfke nöbeti yaşayabilirler.
* Basmakalıp, tekrarlayan sıra dışı beden hareketleri yaparlar; örneğin sallanmak, kendi etrafında dönmek, çırpınmak, ellerini sallamak gibi...
* Eşyaların parçalarıyla sürekli uğraşırlar. Bazı nesneleri elinden bırakmak ya da gözünün önünden ayırmak istemezler. Hareket eden nesnelere aşırı ilgi gösterirler; örneğin tekerlek ya da pervane gibi dönen nesneler...

Haberin Devamı

DIŞ GÖRÜNÜŞ BELİRLEYİCİ DEĞİL

Otizmli çocuklar birbirine benzer mi davranır?
- Otizm tanısı konulabilmesi için yukarıdaki üç alanda bozukluk gözlenmesi gerekse de, bozukluğun derecesi, şiddeti, kendini gösterme şekli çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir. Her insan nasıl birbirinden farklıysa ve bireysel olarak ele alınması gerekiyorsa, her otizmli çocuk da farklı özellikler taşır. Bazıları hiç göz kontağı kuramazken, bazıları kurabilir. Bazıları üstün zekalıdır, bazılarında ise zeka geriliği olabilir.
Otizm bireyin dış görünüşünden anlaşılır mı?
- Otizmli çocukların dış görünüşlerinde bir belirti yoktur.
Otizmli bireylerin özel yetenekleri var mıdır?
- Otizmli bireylerin çok azında özel ve üstün yetenekler vardır. “Otistik savant” adı verilen bu kişilerin özellikleri, herhangi bir alanda, öğrenmeden gösterdikleri yüksek ve eşi görülmemiş bir performanstır. Karmaşık aritmetik hesaplarını akıldan yapabilmek, bir müzik aletini öğrenmeden mükemmel çalabilmek, 50 yıl sonra 5 Mayıs’ın hangi güne denk geleceğini söyleyebilmek gibi... Neden bazı otizmli çocukların savant özellikleri gösterdiği bilinmemekle beraber, otizmli çocukların yaklaşık yüzde 10’unun savant olduğu tahmin edilmektedir.

Haberin Devamı

ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ

Otizm tedavi edilir mi?
- Otizmi tamamen ortadan kaldıracak bir ilaç veya tedavi yoktur ancak erken yıllarda tanı konduğunda ve müdahaleye başlandığında, bazı problemlerde azalma ve uyumda artma gözlenmektedir. Örneğin kendi kendine tuvalete gitmeyi, yemek yemeyi, konuşmayı öğrenebilirler. Bazıları ise daha ileri düzeyde hayata dahil olabilirler. Her çocuğun belirtileri farklı olduğundan, müdahaleler çocuğun ihtiyacına göre düzenlenmelidir. Öğretmen, psikolog, davranış analisti ve diğer uzmanların oluşturduğu bir ekip, çocuğun ihtiyacına ve becerilerine uygun bir program hazırlar ve uygular. Aile, bu becerilerin evde de pekiştirilerek sürdürülebilmesi ve öğrenmenin devam edebilmesi için destek almalıdır. Tedavinin ana hedefi, çocukların problemlerini azaltmak, davranışları yönetmek, temel becerileri kazandırmak ve sonuç olarak daha bağımsız yaşayabilmelerini sağlamaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları