GeriSeyahat Otellerden haberler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Otellerden haberler

Otellerden haberler

Geçen akşam ilginç bir şey farkettim. Burnumun dibinde olduğu halde Conrad Oteli inanılmaz bir şekilde ihmal etmişim bunca zamandır.

Gerçi Monteverdi İtalyan restoranı ve Türk mutfağını sunan diğer restoranı da zamanında denemiş ve memnun ayrılmıştım.

Ancak yaklaşık bir yıldır Conrad'a atım atmadım.

Bir art niyetim yok, yanlış anlamayın, sadece ufkumda Conrad Oteli olmamış nedense bunca zamandır.

Geçen hafta bu ihmalimi son derece şık bir şekilde noktaladım.

Otelin bütün üst düzey yönetiminin verdiği bir akşam yemeğina katılma fırsatını buldum.

Otelin Michelin'den iki yıldızlı şefinin yarattığı harikulade yemekleri tattım.

Fransa'da Michelin Guide'dan iki yıldız alabilmek bayağı önemli bir iştir. Bunun neden böyle olduğu yemeklerdeki harikulade tat dengesinde kendisini gösteriyordu.

Hafiften rejim yapayım diye o gece başlangıç olarak sadece Ceasar's Salad istedim. Gerçi sosu son derece güzeldi ve afiyetle yedim ama yine de pişman oldum.

Size bir şey söyliyeyim mi bu tür gecelerde rejim yapmaya çalışmak kesinlikle başarılması zor bir şey.

Çünkü öylesine leziz antreler vardı ki aklım hep onlarda kaldı.

Ana yemekte levrek yedim, Rana ise inanılmaz büyüklükte bir istakoz ısmarladı. İkisi de çok lezzetliydi.

Ev sahiplerimiz geceyi güzel yapmak için uğraşıp durdular.

Hava da pek güzeldi. Conrad'ın roof'undan görülebilen manzara ise herhalde İstanbul'da başka yerde zor bulunur.

Bence bunca aradan sonra güzel bir başlandıç yaptık.

Bundan böyle sık sık uğramayı düşünüyorum Conrad'a.

Bir de şu var: Beş yıldızlı bir otele göre bu kadar şık bir restoranda fiyatlar da öyle hiç korkutucu gözükmedi bana.

Tabii yabancı şarap içerseniz durum değişir ama hayatta her güzel şeyin de bir maliyeti var, ne yapalım yani.

***

Hyatt Regency otel dünyanın değişik ve egzotik yörelerinden tatları İstanbul'a taşımak yolunda her geçen gün yeni bir sürprizle karşımıza çıkıyor.

Son olarak Mauritus adasından hem oranın otantik yemeklerini hem de otantik bir şov grubunu getirttiler.

Otelin yönetiminin bu tür programları düzenlerken işlerini nasıl da ciddiye aldıklarını çok yakından biliyorum.

Öyle ki Mauritus haftası düzenlemeye karar vermeden önce otelin başaşçısı sadece iki günlüğüne onca yolu tepti ve adada otantik yemekleri tadarak sunulacak mönüyü yerinde tayin etti.

Bazı yemeklerde kullanılması gereken ağaçları bile ithal etmek için ne uğraşlar verdiler bir bilseniz.

Sonuçta Mauritus yemeklerinde Hint, Pakistan, Çin etkilerini gördüm.

Özellikle Hint ve Çin etkilerinin sonucunda olağanüstü tatların ortaya çıkacağını bekliyordum.

Ama sonuçta burası küçücük bir ada. Adanın kültürü, yemek konusundaki potansiyellerini sonuna kadar kullanmalarına izin vermemiş. Fransız kültürü de bunu sağlamamış.

Yanlış anlamayın yemekler pek güzeldi aslında. Et, tavuk ve karideste safran kullanarak değişik tadlar ortaya çıkarmışlar.

Ancak ben çok muhteşem şeyler bekliyordum galiba bu yüzden sadece güzel yemekle karşılaşınca biraz şaşırdım.

Tabii ki gece boyunca Hyatt personeli her zaman olduğu gibi kusursuz ve güleryüzlü servis verdiler.

Şarap listelerini de inanılmaz derecede zenginleştirmişler.

O gece ben Avusturalya'ya özgü olan bir Shiraz seçtim.

Kırmızı şarabın ne kadar da muhteşem bir şey olduğunu o harikulade tad tekrar hatırlattı bana.

Şov yapan kızlar son derece sevimliydiler. Gerçi orkestra ilk bölümde otantik müzik çaldı, ikinci bölümde ise batı müziğine döndü ama...

Otantik müzik dinlemeyi sevenler keyif alarak dinledi onları.

Birlikte olduğumuz Turhan Başartan bey her zaman olduğu gibi kendi içindeki yaşam çoşkusunu orada da gösterdi ve kalkıp bir güzel dans etti.

Ben ise otantik kültürlerle tanışmaktan fazla hoşlanmadığımı bir kez daha anladım.

Tabii bu sadece benim sorunum, kimsenin kabahati değil bu yani...

Bakalım Hyatt Regency bundan sonra dünyanın hangi köşesinden tadlar getirecek bizlere.

False