ÖSYM Başkanı Prof. Demir'e soruşturma kıl payı geçti

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Genel Kurulu, geçtiğimiz hafta ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir hakkında soruşturma izni verilip verilmemesi için toplandı.

Haberin Devamı

Toplantıda çok önemli tartışmalar oldu. Dışarıya yansıdığı gibi Genel Kurul, Prof. Dr. Demir hakkında toplanır toplanmaz korumaya geçmedi. İçerde önemli tartışmalar oldu. Üstelik Alt Komisyon'dan gelen rapor da "Disiplin soruşturması açılması" yönündeydi. Yoğun tartışmalar souncunda 9 üye red, 7 üye ise kabul oyu kullandı. Mahkeme açılmasını istemeyen üye 13 olurken, mahkemenin açılmasını isteyen 4 üye oldu.

Sıkı durun daha önceki toplantılarda ve sonrasında da Prof. Dr. Demir'in yüzüne "Bu işi yönetemedin, iletişim anlamında sıkıntı yaşattın" diye bizzat düşünceler aktarıldı. Ancak, kamuoyuna bu pek de yansıtılmadı. Zaten toplantıdaki tartışmanın asıl ekseni de "Bu konuya biraz da dışardan bakılması için soruşturma izni verilmesi" yönündeydi. Yani, üyelerin 7'si kamu kurumlarında sık yaşanan bu iç denetimin ne kadar doğru olup olmadığını, bu kez dışardan bir gözle bakılması yönündeki görüşüydü. Üyeler, Prof. Dr. Demir'in bir kez dış denetimden, soruşturmadan geçmesini istiyorlardı. Bunun da kamuoyunda daha güvenilir bir imaj için ihtiyacı olduğunu düşünüyorlardı. Ama, olmadı. "Adamımızı koruyalım" düşüncesi daha ağır bastı. Orada bulunan diğer üyeler de benzer şekilde düşündükleri halde işte bu duyguyla Demir'e soruşturma izni vermedi.

Haberin Devamı

***

ERG: Eğitimde öğrenme ve düşünme becerisi kazanılamıyor

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) her öğretim yılı sonrası bir izleme raporu hazırlıyor. Bu yıl dördüncüsünü açıkladı. Rapora göre, Türkiye eğitim sisteminin en öncelikli sorunu "öğrenme" ve düşünme becerileri edinmenin istenen boyutlardan çok uzakta olması. Üstelik raporda 2010 yılında bu sorunun çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atılan adımların yetersiz olduğunun açıkça altı çiziliyor. Öğretmen politikalarının gözden geçirilmesi, öğrenme çıktılarını geliştirilmesi acil çözümü beklenen sorunların başında geliyor.

Eğitim İzleme Raporu 2010’un kamuoyuna ERG Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, ERG Koordinatörü Batuhan Aydagül ve Proje Uzmanı Aytuğ Şaşmaz açıkladı.

//KUTU

İşte rapordan bazı çarpıcı sorunlar ve çözüm önerileri

* Eğitimde kalite standartları oluşturulmalı ve uygulanmalı

* Okulöncesi eğitimde dezavantajlılık tanımlanmalı ve uygun politikalar geliştirilmeli

* İlköğretime devamsızlık sorunun çözümü için mevsimlik işçilerin çocuklarının yarattıkları devamsızlıkla mücadele edilmeli

* Mevcut birikimin üzerine, veriye dayalı ve katılımcı bir süreçte yeni bir ulusal eğitim stratejisi geliştirilmeli ve bu süreçte Milli Eğitim Şurası yeniden yapılandırılarak işlevsel hale getirilmeli

* Milli Eğitim Bakanlığı yeni teşkilat kanunu taslağı katılımcı bir süreçte geliştirilerek TBMM’ye sunulmalı

* Eğitimde nitelik sorununun nedenlerini irdeleyen ve anlayan çözümler geliştirilmeli, doğru hedefler bütüncül ve etkili politikalar ve yeterli kaynak ile desteklenmeli

* Öğretmenler ve öğretmen politikaları eğitim reformunun ilk önceliği olmalı

* Ortaöğretimde “tabela değişikliği” değil, “paradigma değişikliği” yapılmalı

* Yeni anayasada Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi zorunlu bir ders olmaktan çıkarılmalı.

* Yeni anayasada ülkede konuşulan dillerin örgün eğitimde kullanılabilmesinin önündeki engeller kaldırılmalı

* Hakları tanımlayan ve koruyan, güncel ve iyi hazırlanmış yasal düzenlemeleri uygulamaya geçirirken daha özenli uygulamaların yapılmasını sağlayacak şekilde kurumsal altyapı geliştirilmeli

///KUTU

ERG hakkında: Türkiye'de eğitim politikası üzerine düşünen, soru soran, sorunları tanımlayan ve çözüm seçenekleri geliştiren Eğitim Reformu Girişimi, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde 2003 yılında çalışmaya başladı. ERG, araştırma, savunu ve izleme çalışmaları ile pilot uygulamalarını "Herkes İçin Kaliteli Eğitim" sloganıyla sürdürüyor. www.erg.sabanciuniv.edu

****

Haberin Devamı

Tıp eğitimi akredite oluyor

Tıp eğitimimiz hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde akredite oluyor. 2007'de kurulan Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu'ndan ilk akrediteyi 8 fakülte aldı. Türkiye'de yaklaşık 80 tıp Fakültesi bulunuyor. Ancak, mezun veren fakülteleri akredite eden Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu İstanbul'dan sadece Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni akredite etti. Akdeniz, Başkent, Gazi, Ege, Hacettepe, Dokuz Eylül ve Pamukkale Üniversiteleri Tıp Fakülteleri de aynı şekilde 2010 yılında başvurdukları kuruldan akreditasyonu 7 yıllığına aldılar.

Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu Başkanı Prof. Dr. İskender Sayek, Tıp Eğitimi Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği'nin kurulmasının ardından, oluşturdukları kurulla 2010'dan itibaren başvuruları almaya başladıklarını açıkladı.

Haberin Devamı

Kurul şu anda bağımsız çalışıyor. Amacı, dernek aracılığıyla tıp eğitimi niteliğini arttırmak. Prof. Dr. Sayek, Uluslararası Akreditasyon Ajansı olarak kabul edilmeyi beklediklerini söyleyerek, "Amacımız, tıp fakültelerimizin uluslararası arenada tanınması" diyor.

Prof. Batırel: Çok emek harcadık

Akreditasyon alan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Dekanı Prof. Dr. Hasan Batırel, 2023'ten sonra Amerika'nın tanınmış fakültelerinin üst ihtisas için öğrenci kabul edilmesinde akreditasyona bakacağını belirterek, şunları söyledi: "Akreditasyon için birçok kritere bakılıyor. Öğrenci sayısı, öğretim üyesi sayısı, öğrencilerin hocalarıyla ilişkileri ve eğitim saatleri sıkı sıkıya denetleniyor. Biz, 1983'te kurulduk. Bu akreditasyonu almak için ekip olarak çok emek harcadık. Ben de Marmara mezunuyum. Çok mutluyum"

Yazarın Tüm Yazıları