‘Ordu düşmanı’ sözü yürürlükten kalkmıştır

Müstafi Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in ses kayıtları ortaya saçılmadan önce...

Haberin Devamı

- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin beceriksizliğinden söz edenlere ‘Ordu düşmanı’ denirdi.
- “Ordu kendi işine baksın” diyenlere ‘Ordu düşmanı’ denirdi.
- “Hantepe’de tam bir kepazelik yaşandı” cümlesini kuranlara ‘Ordu düşmanı’ denirdi.
- “Kum torbalarını üst üste yığarak siper mi yapılır” diye soranlara ‘Ordu düşmanı’ denirdi.
- “Mevziden kaçan askerler var” diye bir laf edenlere ‘Ordu düşmanı’ denirdi.
- “Türk Ordusu her yere kontrolsüz mayın döşedi” diyenlere ‘Ordu düşmanı’ denirdi.
- Ordunun yasal zeminden çıktığını söyleyenlere ‘Ordu düşmanı’ denirdi.
- “Orduda emir komuta birliği yok” gibi bir cümleyi söylemeye cesaret edenlere ‘Ordu düşmanı’ denirdi.

İKİNCİ BİR EMRE KADAR

İşte bakın:
Artık bu devran da bitti.
Değil mi ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en tepesindeki isim, bu sözleri söyledi.
En tepedeki şahsın, en tepesinde bulunduğu kuruma düşmanlık yapmayacağı varsayımından hareketle...
‘Ordu düşmanı’ suçlaması, en azından ikinci bir emre kadar yürürlükten kalkmıştır.
Arz ederim.

Haberin Devamı

Deniz Feneri savcıları görevden alınınca

· “Onların savcısıyla bunların savcısı bir olur mu?” cümlesi haklılık kazandı.
· Deniz Feneri Davası nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın vicdanların tatmin olmaması söz konusu hale geldi.
· Adalet duygusu esaslı bir yara aldı.
· Bu zamana kadar yapılmış tonlarca savcı şikâyetleri karşısında kimsenin tınmaması meselesi mıh gibi çakıldı kafalara...
· “Deniz Feneri’ne böyle, falanca davaya şöyle” diye bir darbı meselimiz oldu.
· Yazık oldu... Yazık oldu...

Anti-fanatik bir yazı

- Dinsel fanatizme karşıyız.
- Irkçı fanatizme karşıyız.
- İdeolojik fanatizme karşıyız.
- Tahsillinin fanatizmine karşıyız.
- Laikin fanatizmine karşıyız.
- Yobazın fanatizmine karşıyız.
Bu durumda sorarım size:
‘Futbol takımı taraftarı’ denilen şahısların sergiledikleri fanatizme neden hoşgörü gösterecekmişiz ki?
Ona da karşıyız vesselam.

Neden Jim Carrey’i bir türlü sevemedim

- Adı, “Mimiklerini süper kullanıyor”a çıktığı günden beri mimiklerine abandığından dolayı...
- Oynadığı komedi filmlerindeki mizah anlayışının bana hiç uymamasından dolayı...
- Gerilim filmlerinde kendisine tanınan şansı heba etmesinden dolayı...
- Her daim bana ‘biraz fazla sulu adam’ gibi görünmesinden dolayı...
- Birkaç muhteşem filme karşılık bize bir sürü berbat film hediye etmesinden dolayı.

Haberin Devamı

Benzetmek gibi olmasın

Evet, benzetmek gibi olmasın.
Ama ne yapayım, elimde değil, benzetiyorum:
Aslında Fenerbahçe’nin hakkı olan Şampiyonlar Ligi’ne, Fenerbahçe gidemediği için Trabzonspor gidecek ya...
Bu durum bana...
BDP’den milletvekili seçilen Hatip Dicle’nin yerine Meclis’e giren AK Parti’li Oya Eronat olayını çağrıştırıyor.

Elele’de köşe yazmak

Bir yıl boyunca 12 ünlü kadınla röportaj yaptım Elele’de.
Haftada altı yazı ve üç televizyon programına rağmen, bana mısın demedim.
İstikrarı sürdürdüm yani.
Ama şunu fark ettim:
İşin hakkını veremiyordum.
Oysa röportaj, çok nankör bir alandır.
Hakkını vermeden yaparsanız yüzüstü kalıverirsiniz.
Daha fazla yüzüstü kalmamak adına röportaj devrini kapattım.
Ama Elele ile ilişkimi kesmedim.
Artık yazı yazacağım Elele için.
Eylül sayısında ilk yazı yayınlanıyor.
‘Röportaj yaptığım 12 kadından bazıları hakkında fazla kişisel izlenimler’, ‘Ölmeden önce yapılması gereken beş şey’, ‘Türkiye’de ünlü olmak neden bu kadar kolay’ gibi başlıklar altında.
Bir bakın isterseniz...

Haberin Devamı

Çabalama Şahan

Hey genç adam!
Sen ‘Recep İvedik’ tarzı filmlerin komiğisin.
En fazla durum komiği yani...
Ya da şöyle söyleyeyim:
Odunsu bir mizah seninki...
Anında laf çakmak, ince espri yapmak, lafın altında kalmamak gibi hasletlerin yok.
O halde ne diye Cem Yılmaz’la boy ölçüşmeye kalkarsın ki?
Twitter’da Cem Yılmaz’ın yaptığı espriyi sürdürme gayretleri, acıklı güldürme çabası içine girmeler falan...
Neden başarılı olduğun alanla iktifa etmeyip ille de kesin mağlubiyete uğrayacağın alanlara heves edersin ki?
Olmuyor ama böyle...

Tuttum bunları

- Emine Uşaklıgil, ‘Benim Cumhuriyet’im’ adlı kitabında Atatürk ile Yunus Nadi ilişkisini anlatırken şöyle yazmış: “Yunus Nadi, Atatürk’ün kızdığı zaman da sevdiği biriydi.” Birinin kızdığı zaman da sevdiği biri olmak ya da birine kızarken de sevmeyi sürdürmek... Ne güzel bir şey!
- Eski mankenlerden Eyşan Özhim, gazetelere yansıyan bir fotoğrafından yola çıkılarak hakkında yapılan ‘Çok kilo aldı’ türü dedikodularla kafa bulmak için kendini iyice çirkinleştirip çıkmış kamuoyunun karşısında... Ali Saydam ne der bilmiyorum ama bana çok iyi bir ‘kriz yönetme biçimi’ gibi geldi.
- Spor Bakanı Suat Kılıç, her türlü fiyakalı sıfatları bir tarafa bırakarak, “Gençler bana Suat Abi derse memnun olurum” demiş. Hoşuma gitmedi desem yalan söylemiş olurum.

Yazarın Tüm Yazıları